top of page

Amsterdam’da Ne Yapılır? Her Bütçeye Uygun 20 Aktivite Önerileri

  • Yazarın fotoğrafı: Sabuha Öztürk
    Sabuha Öztürk
  • 2 May
  • 23 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 25 May

Amsterdam… Kanallarıyla, bisikletleriyle, sanat dolu sokaklarıyla Avrupa’nın en özgün şehirlerinden biri. Ama bazen akla şu sorular geliyor: “Bütçeme uygun neler yapabilirim? Amsterdam'da ne yapılır?” Merak etme, Amsterdam’da her keseye göre bir şeyler var!


Bu yazımızda size, aylara göre yapabileceğini tüm aktiviteleri anlatacağım. Ayrıca bu aktivitelerin hangileri ücretli hangileri ücretsiz, ortalama fiyatlar ne, nasıl erişim sağlarsınız? Hepsini detaylandıracağım. Haydi şimdi Amsterdam’ın tozunu attıralım. Ek olarak diğer Amsterdam rehberleri yazılarıma da göz atmayı unutmayın.

amsterdamda ne yapılır
Amsterdam

Amsterdam’da Ne Yapılır? (20 adet öneri)

1. Keukenhof'ta Lale Bahçelerini Ziyaret Et

Keukenhof
Keukenhof

Lale dendi mi akla ilk gelen yerlerden biri hiç şüphesiz Hollanda! Her ne kadar lalenin anavatanı Osmanlı toprakları olsa da, bu çiçek burada adeta ulusal bir sembole dönüşmüş. Bahar aylarında Amsterdam ve çevresi, rengarenk lale tarlalarıyla bambaşka bir atmosfere bürünüyor. İşte bu görsel şölenin en ihtişamlı adreslerinden biri: Keukenhof Bahçeleri.


Keukenhof, her yıl sadece mart sonundan mayıs ortasına kadar açık olan, dünyanın en büyük çiçek bahçelerinden biri. Yaklaşık 7 milyon çiçek, özellikle de laleler, burada özenle sergileniyor. Bahçenin içinde gezerken, kendini dev bir tabloya dalmış gibi hissediyorsun; sarı, kırmızı, pembe ve morun her tonu gözünü kamaştırıyor. Her yıl teması değiştiği için her ziyaret yeni bir sürpriz demek. Lale tarlaları etrafında bisiklet kiralayabileceğin yerler de mevcut. Alan çok büyük olduğundan bisiklet kiralayarak gezmeni öneriyorum.


Keukenhof’a Ulaşım Rehberi

  • Amsterdam’dan Schiphol Havalimanı’ndan: Trenle gidip oradan Keukenhof Express otobüsü (bus 858) ile direkt ulaşabilirsin. Bir diğer seçenekte yine Schipol Havalimanı’ndan 361 numaralı otobüsle ulaşabililirsin fakar Lisse durağından indikten sonra 15 dakika yürümen gerekiyor.


  • Combi Ticket (Gidiş-dönüş ulaşım + giriş bileti dahil): Yaklaşık 35–40 € .Satın almak için buraya bakabilirsin ya da NS uygulaması üzerinden alabilirsin.


  • Amsterdam Merkez’den: Merkez İstasyon durağından 4 numaralı tramvaya binip europaplein durağında inin, 852 numaralı otobüs sizi Lisse / Keukenhof durağına götürecek. Orada inebilirsiniz.


  • Bazı firmalar Amsterdam’dan direkt Keukenhof’a giden shuttle otobüsler düzenliyor.

    Kalkış Noktaları: Amsterdam RAI, Amsterdam Centraal yakınındaki turistik noktalardan, A’DAM Lookout, Museumplein gibi yerler.

    Fiyat: 30–50 € arası (giriş bileti dahil)


  • Eğer esnek olmak istersen: Araç kiralayarak Keukenhof’a yaklaşık 35–45 dakikada ulaşabilirsin.

    Otopark günlük 10 € civarı.

    Taksi/Uber ile gitmek istersen ortalama 50–70 €.


  • Bisikletle Gitmek İsteyen Macera Severler İçin: Amsterdam’dan doğrudan Keukenhof’a bisikletle gitmek ortalama 30–40 km sürüyor (tek yön). Kondisyonu olanlar ve bahar havasının tadını çıkarmak isteyenler için harika bir rota.

    Alternatif olarak: Schiphol ya da Haarlem’e kadar tren + oradan bisiklet kiralayarak da yapılabilir.


Keukenhof Giriş Ücreti (2025)

  • Yetişkin: 20–25 €

  • Çocuk (4–17 yaş): 10–12 €

  • 0–3 yaş: Ücretsiz

  • Kombine ulaşım + giriş bileti: 30–40 € arasında değişiyor


2. Amsterdamse Bos ve Westerpark’ta Kiraz Çiçeklerini Görün

Westpark
Westpark

Bahar geldi mi Amsterdam’ın havası bir başka olur. Ama doğanın gerçek büyüsünü görmek istiyorsan, o pembe beyaz çiçeklerin açtığı zamanı kaçırmamalısın. Kiraz çiçekleri (sakura), kısa ömürlü ama unutulmaz bir görsel şölen sunuyor. Hem şehre yakın hem de ulaşımı kolay olan Amsterdamse Bos ve Westerpark, bu güzelliği yakalamak için ideal iki adres.


Amsterdamse Bos’un içinde, Amstelveen tarafında yer alıyor. Japon kadınlar birliği tarafından bağışlanan 400’den fazla kiraz ağacı var. Yanına piknik örtüsü, termos kahve ve fotoğraf makinesi almayı unutma çünkü burası Instagram için cennet.

Amsterdam’dan Merkez’den metro + otobüs kombinasyonuyla yaklaşık 40–50 dakikada ulaşılabiliyor. Bisikletle gitmek isteyenler için de keyifli bir rota.



Westerpark daha küçük bir alan olsa da bahar aylarında kiraz ağaçlarıyla adeta bir tabloya dönüşüyor. Şehir merkezine çok yakın. Hem doğayla iç içe oluyorsun hem de sonrasında park çevresindeki kafelerde bir kahve molası verebiliyorsun. Burada yürüyüş yapabilir, kitap okuyabilir veya festival zamanına denk gelirsen açık hava etkinliklerine katılabilirsin.


3. Kral Günü (27 Nisan)

King’s Day
King’s Day

Amsterdam’da 27 Nisan’da bulunuyorsan, gerçekten çok şanslısın. Çünkü bu tarih, tüm ülkenin adeta bayram havasına büründüğü Kral Günü (Koningsdag)! Mevcut Kral Willem-Alexander’ın doğum günü olan bu gün, Hollanda’nın en büyük ve en çılgın sokak partisine dönüşüyor. Şehrin dört bir yanı turuncu kıyafetler, peruklar, bayraklar ve müzikle dolup taşıyor. Ciddiyim: Turuncu giymeyen dışlanmıyor ama eksik kalıyor!


Sabahın erken saatlerinde başlayan kutlamalar gece geç saatlere kadar sürüyor. Kanallar tıka basa tekne partileriyle dolarken, caddelerde dev bir bitpazar kuruluyor. İnsanlar evlerindeki eşyaları, ikinci el kitapları, eski CD’leri, ev yapımı kurabiyeleri yere bir örtü serip satıyor – hepsi Kral Günü ruhuna uygun, tamamen serbest bir şekilde. Hem alışveriş yapmak hem de çocukların sokakta gösteriler yaptığı bu “serbest pazar”ı gezmek çok keyifli.


Müzik severler içinse durum daha da heyecanlı: Şehrin dört bir yanında DJ’ler, canlı müzikler ve açık hava sahneleri kuruluyor. Museumplein, Jordaan ve Westerpark gibi bölgelerde kendini bir festivalin ortasında bulabilirsin.


4. Amsterdam Parklarında Piknik

Vondelpark
Vondelpark

Amsterdam, yeşil alanlarıyla piknik yapmak için harika bir şehir. Vondelpark, geniş çimen alanları ve gölet etrafındaki huzurlu atmosferiyle popüler bir tercih. Daha sakin bir ortam arıyorsan, Westerpark yerel bir havası ve şirin kafeleriyle tam sana göre. Oosterpark ise göletleri ve yürüyüş yollarıyla huzurlu bir deneyim sunarken, Amsterdamse Bos doğa içinde kaybolmak isteyenler için mükemmel bir seçenek. Şehir merkezine yakın olmak istersen, Sarphatipark’ta da çimenlere yayılıp, etrafın güzelliğini seyredebilirsin. Her park, doğayla iç içe bir piknik için farklı bir atmosfer sunuyor, yani ne kadar farklı bir deneyim istersen, Amsterdam’da her zaman seni karşılayacak bir yeşil alan var.


5. Amsterdam Çevresindeki Kasabaları Keşfet

Giethoorn
Giethoorn

Amsterdam’ın gürültülü sokaklarından ve kalabalığından bir adım uzaklaşmak isteyenler için çevresindeki kasabalar harika birer kaçış noktası sunuyor. Her biri kendine özgü bir karaktere sahip olan bu kasabalar, hem doğayla iç içe olmayı hem de Hollanda’nın tarihi ve kültürünü keşfetmeyi vaat ediyor. Volendam’ın renkli evleri ve geleneksel Hollanda atmosferi, Giethoorn’un kanal kenarındaki huzurlu yürüyüş yolları ve Zaanse Schans’ın rüzgar değirmenleri ile dolu kırsal manzaraları, Amsterdam’a yakın ama bir o kadar da sakin rotalar sunuyor. Ayrıca, Amersfoort ve Almaar gibi kasabalar, geçmişin izlerini taşıyan dar sokakları ve sevimli kafeleriyle tam birer zaman yolculuğu hissi veriyor. Amsterdam’a sadece kısa bir tren yolculuğu mesafesinde olan bu kasabalar, her biri benzersiz manzaralar ve tatlar sunarak, şehri keşfettikten sonra dinlenmek ve daha sakin bir deneyim yaşamak isteyenler için ideal.

6. Tulip Festivaline (Lale Festivali) Katıl

Hollanda lale bahçeleri
Hollanda’da Lale Zamanı

Lale aslında sandığımız gibi Hollanda’nın değil, Osmanlı’nın gözbebeği çiçeklerinden biriydi. 16. yüzyılda İstanbul’daki saray bahçelerinde yetiştirilen bu zarif çiçek, Osmanlı’da o kadar sevilirdi ki adına “Lale Devri” diye bir dönem bile yaşandı. Derken bir Avusturyalı elçi, İstanbul’a gelip bu güzel çiçeği görüp hayran kaldı, birkaç lale soğanını gizlice ya da nezaketle (orası muamma) Avrupa’ya götürdü.


Sonra bu lale soğanları Hollandalı bir botanikçinin eline geçti ve orada öyle çok sevildi ki adeta çılgınlık başladı. 1600’lü yıllarda insanlar lale soğanlarına servet harcıyor, hatta evlerini bile satıyorlardı! Bugün laleyle anılan Hollanda’nın bu tutkusu aslında Osmanlı’dan gelen bir hediyeyle başlamıştı. Yani kısacası, lale bizim topraklardan çıktı, ama gönlünü Hollanda’ya kaptırdı!


Biz şimdi bu festivale geri dönelim, her yıl nisan ayında düzenlenen bu festival, Amsterdam’ı baştan sona lalelerle donatıyor. Festivalin mottosu da oldukça içten: “Bir lale, her Amsterdamlı için!” Yani amaç, şehirde yaşayan herkes için bir lale dikmek ve tüm şehri adeta dev bir çiçek bahçesine çevirmek.


Laleler genellikle Nisan ayının ilk haftasından sonuna kadar en güzel halleriyle açıyor. Ancak doğanın takvimine göre hava biraz sıcak giderse mart sonlarında da açmaya başlayabiliyorlar. Festivalin tam tarihi yıl yıl biraz değişebiliyor ama Nisan ayı boyunca Amsterdam’ın dört bir yanında bu güzelliği yakalamak mümkün.


Festival şehir geneline yayılmış durumda. Bazı önemli noktaları şöyle sıralayabiliriz:

  • Museumplein: Rijksmuseum’un önündeki geniş alan rengarenk lalelerle doluyor.

  • Vondelpark: Hem piknik yap hem de çiçeklerin tadını çıkar.

  • Amsterdam Noord: Daha az turistik ama bol bol lale görebileceğin sakin rotalar.

  • Halkın yaşadığı mahalleler: Festivale sadece turistik bölgeler değil, yerel halkın yaşadığı mahalleler de dahil ediliyor. Yani şehirde yürürken her köşe başında karşına bir lale sürprizi çıkabiliyor.


7. Grachtlerde Tekne Turu Yap

Amsterdam'da Kanal Turu
Amsterdam'da Kanal Turu

Amsterdam’a gelip de grachtlerde, yani şehrin o meşhur kanallarında bir tekne turu yapmadan dönmek olmaz. Çünkü bu şehir gerçekten de suyla iç içe yaşıyor. Yüzlerce yıllık tarihi evler, arnavut kaldırımlı sokaklar, rengarenk bisikletler… Hepsi birer tablo gibi gözünüzün önünden akıp gidiyor teknede otururken. Amsterdam’ın “Kuzeyin Venedik’i” olarak anılması boşuna değil. Kanallar sadece ulaşım için değil, aynı zamanda şehrin ruhunu da yansıtıyor. Özellikle gün batımında yapılan bir turda, şehre aşık olma garantiniz var.


Tekne turu yapmak için en güzel zaman kesinlikle ilkbahar ve yaz ayları diyebilirim. Hava ısınınca açık hava tekneleriyle gezmek hem daha keyifli oluyor hem de etrafı çok daha net görebiliyorsunuz. Ama kışın geliyorsanız da üzülmeyin; kapalı ve ısıtmalı teknelerle rahat rahat gezinmek mümkün. Üstelik yılın her zamanı, teknede kahve eşliğinde bu masalsı şehri izlemek bambaşka bir deneyim.


Tur seçeneği bol. Klasik rehberli turlar, genelde 1 saat sürüyor ve Amsterdam’ın simge yapılarını tek tek gösteriyor. Daha özel bir deneyim isteyenler içinse akşam yemekli turlar ya da şarap ve peynir eşliğinde yapılan keyifli seferler var. Biraz daha özgür olmak isterseniz küçük gruplar için kiralanabilen tekneler ya da çevre dostu, elektrikli tekneler de oldukça popüler. Hatta biraz hareket olsun derseniz, su bisikletiyle kanal turu yapmak bile mümkün!


Kanal turlarını nasıl bulacağım dersen eğer Google Maps’ten şu anahtar kelimeleri arayabilirsin: "Canal tour Amsterdam", "Boat tour", "Canal cruise". Harita üzerinden iskelelerin tam konumunu görebilirsin. Resmi web siteler veya uygulamalar da şunlar:

  • Lovers Canal Cruises: Prins Hendrikkade 25 (Amsterdam Central Station Yakını), Prinsengracht 265 (Anne Frank Evi Yakını), Leidseplein ve Rijksmuseum çevresinden kalkış noktaları var.

  • Stromma: Amsterdam'da birçok kalkış noktasına sahip büyük bir tur firması. Özellikle Centraal Station, Damrak, Rijksmuseum ve Anne Frank Evi çevresindeki kalkış noktalarıyla biliniyor.

  • Blue Boat Company: Blue Boat Company, şehir merkezinde iki kalkış noktasına var bunlar; Rijksmuseum ile Leidseplein bölgelerinde.

  • Flagship Amsterdam: Anne Frank Evi ve Centraal Station'dan kalkan turlarıyla tanınır. Özellikle açık hava tekneleriyle sunduğu samimi ortamıyla ön plana çıkıyor.

  • CitySightseeing Amsterdam: Türkiye dahil dünyanın bir çok ülkesinde hop on hop off tarzı ulaşım hizmeti veren kuruluş. Amsterdam için hem otobüs hem de kanal turu var.(Aşağıda haritada paylaştım). 30 euro civarında bir fiyatı var.

Amsterdam Schiphol Havalimanı
Amsterdam Tekne Turu Haritası

Haritada gördüğünü kırmızı olan rota otobüs, yeşil olan rota tekne turu için.


Tur sırasında gözlerinizi dört açın çünkü Magere Brug (İnce Köprü), Westerkerk, Herengracht, Prinsengracht ve Jordaan gibi hem tarihi hem de görsel açıdan büyüleyici birçok yeri göreceksiniz. Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, teknede cam kenarında oturmaya dikkat edin. Ayrıca yanınıza mevsime uygun bir şeyler almayı unutmayın; ilkbaharda güneş gözlüğü, sonbaharda minik bir yağmurluk hayat kurtarıyor.


Benim favorim, günbatımına denk gelen akşamüstü saatleri. O ışık, kanallara vurunca şehir adeta altın gibi parlıyor. Sessizce süzülen teknede otururken kendinizi film sahnesindeymiş gibi hissetmeniz işten bile değil. Kısacası, Amsterdam’ı sokak sokak gezmek ne kadar güzelse, kanallar üzerinden bakmak da bir o kadar büyüleyici. Yolunuz düşerse, bu deneyimi sakın atlamayın.


8. Bisikletle Şehri Keşfet

Bisikletler Şehri Amsterdam
Bisikletler Şehri Amsterdam

1970'lerde Amsterdam'da otomobil sayısının artışı, trafik sıkışıklığı ve hava kirliliğini beraberinde getirdi. Özellikle akaryakıt fiyatlarının yükselmesi ve otopark vergilerinin artırılması gibi ekonomik faktörler, halkın otomobil kullanmak yerine daha ucuz ve pratik bir alternatif olan bisiklete yönelmesine sebep oldu. Artan vergilerle birlikte halk, çözümü araçla değil, bisikletle yola çıkarak buldu. Bu şekilde hem toplumsal tepkilerini dile getirdiler hem de düşük maliyetle bisiklet alıp ulaşımda bisikleti tercih etmeye başladılar. Zamanla belediyeler de bu ihtiyaca yanıt vererek bisiklet yolları yapmaya başladı. Böylece Amsterdam, bisiklet dostu bir şehir haline geldi. Amsterdam’da bisiklete binmeden dönen biri, sanki bu şehrin kalbine dokunmamış gibidir. Çünkü burada bisiklet sadece bir ulaşım aracı değil, bir yaşam biçimi. Sabah işe giden takım elbiseli birini de, çocuklarıyla parka giden bir anneyi de, hatta köpeğini sepetine oturtmuş gezintiye çıkan birini de görebilirsin. Hepsi bisikletle. Ve inanın, şehri en güzel hissettiren şeylerden biri de bu.


Ben de bir sabah erkenden kalkıp, kendime bir bisiklet kiralayarak sokaklara attım kendimi. İlk başta biraz tedirgindim açıkçası; o kadar çok bisiklet var ki, “Yanlış şeritten mi gidiyorum?” paniği yaşamadım desem yalan olur. Ama merak etme, birkaç sokak sonra akışa kapılıyorsun. Zaten şehir tamamen bisikletlilere göre düzenlenmiş. Kırmızı yollar senin, yayalar bile sana dikkat ediyor.


Grachtlar boyunca pedallamak, suya paralel giden o romantik sokaklarda hafif rüzgârla ilerlemek... Bazen hiç durmadan sürmek istiyorsun, bazen bir köprüde durup fotoğraf çekmek ya da kanal kıyısındaki bir kafede mola vermek istiyorsun. Özellikle Jordaan ve De Pijp mahalleleri, bisikletle keşfetmek için harika. Her köşesi ayrı bir karakter taşıyor.


Yol boyunca bolca çan sesi duyacaksın; bu Amsterdam’ın “dikkat ediyorum ama hızımı da kesmem” mesajı. Hem turistlerle hem diğer bisikletlilerle nazikçe anlaşılıyor burada. Bir de şu var: Lütfen tramvay raylarına dikkat! Ön tekeri kaptırdın mı, geçmiş olsun.


Amsterdam'da bisiklet kiralamak çok kolay, ama deneyimini daha keyifli hale getirecek güvenilir firmaları seçmek önemli.

İşte sana hem turist dostu hem de yerel halkın da tercih ettiği bisiklet kiralama firması önerileri:


MacBike:

Amsterdam’ın en bilinen bisiklet kiralama firmalarından biri. Kaliteli bisikletleri, turistik bölgelere yakın konumları dolayısıyla en çok tercih edilenlerden firmalardan biri.

Konum: Centraal Station, Oosterdok, Vondelpark yakınları

Fiyat: Günde yaklaşık €12-15


A-Bike Rental & Tours:

Hem bireysel kiralama hem de rehberli turlar sunuyorlar. Yeni başlayanlar için şehir turu eşliğinde bisiklet sürmek güzel bir başlangıç olabilir.

Konumlar: Vondelpark, Leidseplein

Fiyat: €10-13 günlük kiralama, rehberli tur ekstra


Black Bikes:

Daha “lokal” bir deneyim yaşamak isteyenler için ideal. Turist bisikletlerinden farklı olarak, markasız sade bisikletleri var — böylece sen de “bir Amsterdamlı” gibi görünüyorsun :)

Konumlar: 15’ten fazla şubesi var (Museumplein, Dam Meydanı vb.)

Fiyat: €11-13 civarı


Rent a Bike Amsterdam:

Çok merkezi, hızlı teslim-al sistemi var. Uygun fiyatlı seçenekleri ve kilitli sepetli modelleriyle günlük geziler için çok pratik.

Konum: Dam Meydanı’na çok yakın

Fiyat: €9’dan başlıyor.


Yellow Bike:

Hem klasik sarı bisikletleriyle dikkat çekiyor hem de uygun fiyatlarıyla öne çıkıyor. Gruplar ve aileler için de ideal.

Konum: Nieuwezijds Kolk (Merkeze 2 dakika)

Fiyat: €10-14

Web: yellowbike.nl Ayrıca bazı oteller ve airbnb ev sahipleri, misafirlerine ücretsiz bisiklet hizmeti de sunuyor. Sormanda fayda var.

Amsterdam Bisiklet Haritası
Amsterdam Bisiklet Yolları

Unutmadan, Amsterdam’da bisiklet kullanırken el sinyalleri vermek, hem senin hem de başkalarının güvenliğini sağlamak için önemli. Eğer sağa dönmek istiyorsan, sağ elini yatay bir şekilde uzatman yeterli. Sol dönüş için ise sol elini aynı şekilde uzatabilirsin. Yavaşlama veya durma sinyali vermek için sağ elini aşağıya doğru, düz bir şekilde indir. Eğer bir tehlike varsa, sağ elini yukarıya doğru açarak diğer bisikletçilere uyarı verebilirsin. Bu sinyalleri erken vermek, arkandaki kişilerin de ne yapacağını bilmesini sağlar ve trafikte daha güvenli bir şekilde hareket etmene yardımcı olur.


9. Müzeleri Ziyaret Et

Tropenmuseum
Tropenmuseum

Amsterdam, gerçekten sanatı ve kültürüyle iç içe bir şehir. Her köşe başında başka bir müze, başka bir hikaye sizi bekliyor. Eğer sanatı keşfetmek, tarihe tanıklık etmek ya da farklı kültürleri görmek istiyorsanız, buradaki müzeler tam size göre! Ama sadece sanat eserleri değil, aynı zamanda Hollanda’nın tarihini, insanlarını ve günlük yaşamını da görebilirsiniz.


Eğer Amsterdam’a gelirseniz, ilk gitmeniz gereken müze kesinlikle Rijksmuseum. Burası devasa bir yer ve Hollanda'nın Altın Çağı'ndan kalma pek çok önemli eseri barındırıyor. Özellikle Rembrandt'ın ünlü "Gece Devriyesi" adlı tablosu, sanatseverler için gerçekten unutulmaz bir deneyim. Eğer daha çok modern sanattan hoşlanıyorsanız, Stedelijk Müzesi’ni de kaçırmayın. Burada, Picasso’dan Warhol’a kadar pek çok ünlü sanatçının eserleri var ve kesinlikle görmeye değer.


Tabii ki, Van Gogh Müzesi’ni de atlamak olmaz! Van Gogh’un rengarenk tablolarıyla adeta başka bir dünyaya yolculuğa çıkabilirsiniz. Onun dünyasına girmek, insanın ruhunu derinden etkiliyor. Bir de eğer daha fazla tarih görmek isterseniz, Anne Frank Evi’ni ziyaret etmelisiniz. Anne Frank’ın II. Dünya Savaşı sırasında saklandığı evi gezmek, hem insanın tarih karşısındaki dayanıklılığını hem de savaşın acılarını çok etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Müzelerle ilgili tüm detaylar ''Amsterdam Gezi Rehberi: Gezilecek Yerler, Tavsiyeler ve Harita'' yazımızda.


Bunlar, sadece Amsterdam’daki müzelerden birkaçı. Şehirde keşfetmeniz gereken çok daha fazla galeri ve sergi var. Ve unutmayın, bazı müzeler belirli günlerde ücretsiz olarak gezilebiliyor! Yani, hem sanatı keşfederken hem de bütçenizi fazla zorlamadan keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz.


  • Van Gogh Müzesi: Her ayın ilk Pazartesi günü ücretsiz. Ücretsiz giriş için online rezervasyon gerekiyor. Resmi web sitesi ise burası.

  • Rijksmuseum: Her gün saat 17:00–18:00 arasında bahçelere ücretsiz giriş yapılabilirsin.

  • Cheese Museum: Müze, peynir yapımı tarihi ve Hollanda peynirleri hakkında bilgi sunuyor. Girişi ücretsiz.

  • Max Euwe Centrum: Müze, satranç tarihine ve ünlü satranç oyuncusu Max Euwe'a adanmış ve girişi ücretsiz.

  • Frankendael House: Müze, tarihi bir malikâne olup, sanat sergileri ve kültürel etkinlikler düzenlenmekte, girişi ücretsiz.


Amsterdam'daki çoğu müzeye online bilet almanız gerekiyor. Ki zaten günler önce popüler müzeler için biletler tükendiğinden mecburen online bilet almak zorunda kalıyorsunuz. Mesela Van Gogh ve Anne Frank Müzesi bunlardan birkaçı.


Amsterdam'da müze ziyaretlerinizi daha ekonomik hale getirecek birkaç kart seçeneğiniz de bulunmakta bunlar ise şöyle:


  • I amsterdam City Card: 70'ten fazla müze ve popüler yerlere ücretsiz giriş, sınırsız toplu taşıma kullanımı, kanal turu ve bisiklet kiralama imkanı sunuyor. Kart ücretleri ve kapsam içinde olan müzeleri incelemek isterseniz resmi web sitesi burası.


  • Museumkaart (Müze Kartı): Hollanda genelinde 400'den fazla müzeye bir yıl boyunca sınırsız giriş hakkı sağlıyor. Satın almak için resmi web sitesi burası.  Online satın alım için Hollanda'da kayıtlı bir adres ve IBAN gereklidir. Turistler, müzelerden geçici bir kart alabilirler.


  • Amsterdam GoCity Pass: Go City Amsterdam Pass, özellikle kısa sürede birden fazla yeri gezmeyi planlayan ziyaretçiler için maliyet avantajı sağlayabilir. Ancak, toplu taşıma hizmetlerini kapsamadığını ve bazı popüler müzelerin dahil olmadığını göz önünde bulundurmalısınız. Yine de bir göz atayım belki bana daha uygun olan budur derseniz resmi web sitesi burası.


Amsterdam’da müze gezmek zaten güzel ama bir de bunu gece yapma fikrine ne dersiniz? Müzeler Gecesi (Hollanda’daki adıyla Museumnacht), Amsterdam’da her yıl kasım ayında düzenlenen ve şehrin müzelerini gece saatlerinde gezme fırsatı sunan özel bir etkinliktir. Genellikle kasım ayının ilk cumartesi gecesi yapılıyor. Müzeler Gecesi’nde, normalde gündüz saatlerinde açık olan müzeler, akşam 19:00'dan gece 02:00'ye kadar ziyarete açık oluyor. Ama olay sadece sergi gezmek değil — içeride DJ performansları, konserler, atölyeler derken tam bir kültür partisi var. Eğlenceli, yaratıcı ve biraz da çılgın bir Amsterdam deneyimi yaşamak isteyenler için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir etkinlik.


Müzeler Gecesi oldukça popüler ve biletler hızla tükeniyor. Ekim ortasında satışa çıkıyor, kaçırmamak için takvimi kontrol et. Güncel ve detaylı bilgi için resmi Museumnacht Amsterdam web sitesini ziyaret edebilirsin.


10. Zandvoort’ta Bir Gün: Plaj Keyfi ve Formula 1 Havası

Zandvoort
Zandvoort

Amsterdam’dan sadece 30 dakikalık tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Zandvoort, şehirden kaçmak isteyenler için adeta bir cennet. Uzun, tertemiz plajı özellikle yaz aylarında güneşin tadını çıkarmak, denize girmek ya da sörf yapmak isteyenlerle dolup taşıyor. Plaj boyunca sıralanmış şirin kafe ve restoranlarda oturup deniz havası eşliğinde bir şeyler içmek ise gerçekten çok keyifli. Doğayı seviyorsanız, yakındaki Zuid-Kennemerland Ulusal Parkı yürüyüş yapmak ve vahşi yaşamı gözlemlemek için harika bir yer. Bisiklet kiralayıp keşfe çıkmak da çok yaygın; çünkü burası düz yolları ve doğal manzaralarıyla tam bir bisiklet kasabası.

Circuit Zandvoort
Circuit Zandvoort

Zandvoort, ünlü Circuit Zandvoort yarış pistine ev sahipliği yapıyor. Bu pist, 1948'de açıldığından beri motorsporları dünyasında önemli bir yere sahip. 1985'e kadar Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapmış ve 2021'de tekrar takvime dahil olmuştur. Max Verstappen gibi Hollandalı pilotların burada sergilediği performans, pistin adını daha da duyurmuş durumda. Ancak, maalesef finansal zorluklar nedeniyle 2026'dan sonra bu pistin takvimden çıkarılması planlanıyor. Yine de, Zandvoort'un yarış heyecanı hala bir efsane!


Ayrıca kasabanın kökeni bir balıkçı köyüne dayandığı için, geçmişine dair izler görmek de mümkün. Küçük ama sevimli müzeleri, sizi Zandvoort’un tarihine doğru kısa bir yolculuğa çıkarıyor. Kısacası; ister bir günlüğüne kaçamak yapın, ister hafta sonu için plan yapın, Zandvoort herkese göre bir şeyler sunuyor.


11. Amsterdam’ın Açık Hava Festivallerine Katıl

Amsterdam Dance Event (ADE)
Amsterdam Dance Event (ADE) 

Amsterdam, sadece kanalları ve bisiklet yollarıyla değil, aynı zamanda renkli açık hava festivalleriyle de ünlü. Şehir, yıl boyunca adeta bir festival cennetine dönüşüyor ve her bir etkinlik, şehri farklı bir şekilde keşfetmenize olanak tanıyor. Eğer enerjik bir ruh halindeyseniz, Amsterdam Dance Event (ADE) tam size göre. Ekim ayında düzenlenen bu elektronik müzik festivali, dünya çapında ünlü DJ’leri ve müzikseverleri bir araya getiriyor. Müzik, şehri saran bir enerjiyle doluyor.


Eğer daha sakin ama kültürel bir şeyler arıyorsanız, Vondelpark Open Air Theatre’da yaz boyunca düzenlenen tiyatro, dans ve müzik etkinliklerine göz atabilirsiniz. Eğer klasik müzik ve sanat tutkunuz varsa, Grachtenfestival (Canal Festival) tam size göre. Bu festivalde, dünyaca ünlü sanatçılar ve orkestralar kanal boyunca performans sergiliyor ve şehri müzikle büyülüyor.

Amsterdam Light Festivali
Amsterdam Light Festivali

Kışın ise Amsterdam Light Festival’e katılabilirsiniz. Şehirdeki sokaklar ve kanallar, büyüleyici ışık gösterileriyle adeta bir masal diyarına dönüşüyor. Amsterdam’daki açık hava festivallerinin bir diğeri ise Amsterdam Gay Pride. Bu festival, şehri rengarenk ve coşkulu bir hale getiriyor, katılan herkesin mutluluğuna tanık oluyorsunuz. Eğer sokak lezzetleri sizi cezbediyorsa, Amsterdam Food Truck Festival’da dünyanın dört bir yanından gelen şeflerin yemeklerini tatma fırsatı bulabilirsiniz.


Son olarak, sanat ve sokak kültürüne ilgi duyanlar için NDSM Werf Festival harika bir seçenek. Endüstriyel bölgeyi adeta bir sanat galerisine çeviren bu festivalde, sokak sanatı ve müzik bir arada. Ve tabii ki Open Garden Days’ı da unutmayalım! Bahar ve yaz aylarında düzenlenen bu etkinlik, şehrin gizli bahçelerinde huzurlu bir yürüyüş yapmanızı sağlıyor.


Amsterdam’ın açık hava festivalleri, her zevke hitap eden seçeneklerle dolu. Şehri ziyaret ettiğinizde bu etkinliklerden birine katılmak, Amsterdam’ın kültürüne ve enerjisine bambaşka bir açıdan bakmanızı sağlayacak.


12. Amsterdam’ın En Renkli Pazarlarını Keşfedin

IJ-Hallen Flea Market
IJ-Hallen Flea Market

Amsterdam, her köşe başında bir pazarla dolu. Şehirde gezilecek pek çok açık hava pazarı var ve her biri, farklı bir deneyim sunuyor. Eğer alışveriş yapmayı seviyorsanız, Amsterdam’daki pazarlar kesinlikle kaçırmamanız gereken yerler. İlk durağınız, şüphesiz Albert Cuyp Market olmalı. Bu pazar, şehrin en ünlüsü ve aynı zamanda en büyüğü. Taze meyve ve sebzelerden sokak yemeklerine kadar her şeyi burada bulabilirsiniz.


Eğer nostaljik eşyalar ve antikalar ilgini çekiyorsa, Waterlooplein Market tam sana göre. Bu pazar, Amsterdam’ın en eski açık hava pazarlarından biri ve burada çok sayıda eski kitap, plak ve vintage ürün bulabilirsiniz. Biraz daha organik ürünler arıyorsanız, Noordermarkt’ı ziyaret etmelisiniz. Burada, her hafta Salı ve Cumartesi günleri, yerel çiftliklerden gelen taze sebzeler ve peynirler satışa sunuluyor. Dappermarkt ise, farklı kültürlerden gelen satıcılarıyla oldukça renkli bir pazar. Hem alışveriş yapabilir, hem de şehrin farklı kültürlerine ait sokak lezzetlerini tadabilirsiniz.

Flower Market
Flower Market

Eğer çiçeklere ilginiz varsa, Flower Market’a mutlaka uğrayın. Amsterdam’ın kanalları boyunca sıralanmış rengarenk çiçeklerle dolu bu pazar, adeta bir cennet gibi. IJ-Hallen Flea Market ise, ikinci el eşyalar ve vintage ürünler için tam bir cennet. Avrupa’nın en büyük açık hava ikinci el pazarı olan bu pazar, her ay bir kez düzenleniyor ve gerçekten harika bir alışveriş deneyimi sunuyor.

Christmas Markets
Christmas Markets

Amsterdam'da sadece her hafta düzenlenen pazarlar yok, aynı zamanda yıl boyunca farklı temalara sahip pazarlar da düzenleniyor. Örneğin, Christmas Markets (Noel Pazarları), soğuk kış günlerinde şehri daha da büyüleyici hale getiriyor. Yılbaşı döneminde, şehirdeki pazarlarda el yapımı hediyeler, sıcak çikolata ve geleneksel tatlar bulunabiliyor.


Amsterdam’ın pazarlarında gezinmek, sadece alışveriş yapmak değil, aynı zamanda şehri daha yakından tanıma fırsatı da sunuyor. Hem yerel halkla kaynaşabilir, hem de şehrin kültürünü daha yakından keşfedebilirsiniz. Pazarlar genellikle kalabalık olabiliyor, bu yüzden erken gitmek iyi bir fikir. Ayrıca, pazarlarda pazarlık yapabileceğinizi unutmayın! Yani, hem güzel bir alışveriş yapabilir, hem de Amsterdam’ın renkli atmosferini doyasıya yaşayabilirsiniz.


13. Bira Turu Yap

amsterdam bira turu
Bira Turu

Amsterdam, bira severler için tam bir cennet! Eğer birayı seviyorsanız, şehri keşfederken her köşe başında bir bira turuna katılabileceğiniz bir yer bulabilirsiniz. Hem yerel biralarla tanışmak hem de Hollanda’nın bira kültürünü yakından keşfetmek için bira turları harika bir seçenek. İşte Amsterdam’daki bira turlarıyla ilgili birkaç önerim:


1. Heineken Experience:

Amsterdam’a gelip de Heineken’ı tatmadan dönmek olmaz, değil mi? Heineken Experience, şehrin en ünlü bira turu noktasından biri. Eski bir Heineken bira fabrikasında gerçekleşen bu turda, bira üretim sürecini adım adım öğrenip, tadım yapabilirsiniz. Aynı zamanda Heineken’ın tarihini ve şehrin kültüründeki yerini de daha yakından keşfetmiş oluyorsunuz. Hem eğlenceli hem de bilgilendirici bir deneyim.

Online bilet için resmi web sitesi burası.


2. Mikro Bira Fabrikaları Ziyareti:

Birada daha özgün tatlar arıyorsanız, mikro fabrikaların kapılarını çalabilirsiniz. Brouwerij 't IJ gibi küçük, bağımsız bira üreticilerinin üretim yerlerine gitmek, yerel bira kültürünü keşfetmek için harika bir yol. Burada, yaratıcı ve farklı biralarla tanışabilir, hatta bazı üreticilerin kendi hikayelerini dinleyebilirsiniz.


3. Amsterdam Bira Turu:

Eğer bir tura katılmayı tercih ediyorsanız, Amsterdam’daki popüler barlar ve dükkanlar arasında bir bira turuna katılabilirsiniz. Bu turlar, şehrin en iyi bira mekanlarını gezmenizi sağlıyor. Bir yandan Amsterdam’ın tarihi ve kültürel atmosferini solurken, bir yandan da yerel biraları tatmak gerçekten eğlenceli bir deneyim.


4. Bira ve Yemek Eşlikleri:

Biralar, lezzetli bir yemekle birleşince bambaşka bir keyif alırsınız! Eğer bira turlarında biraz daha gastronomik bir deneyim arıyorsanız, bazı turlar biraları ve yemekleri bir arada sunuyor. Amsterdam’daki bazı restoranlar ve barlar, biralarla eşleştirilmiş yemekler sunarak farklı tatlar deneyimlemenize olanak tanıyor. Hem damağınızı şenlendirebilir hem de biralarla uyumlu yeni tatlar keşfedebilirsiniz.

A'DAM Lookout giriş bileti ve 2 içecek turu burada.


5. Kanal Turu ve Bira:

Amsterdam’ın ünlü kanallarında bir bira turu yapmak da çok eğlenceli! Şehri tekneyle gezip, biralarınızı yudumlarken Amsterdam’ın muazzam manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Bu turlar, bir yanda kanal manzarası, diğer yanda soğuk bir bira. Hangi bira turlarının kanal turuyla birleştiğini araştırıp, güzel bir gün geçirebilirsiniz.

Tur önerisi burada.


6. Bira Festivalleri:

Amsterdam, bira festivalleri konusunda oldukça zengin. Eğer tura katılmak yerine festival havasında bira içmeyi tercih ediyorsanız, Amsterdam Craft Beer Festival gibi etkinliklere katılabilirsiniz. Her yıl düzenlenen bu festivallerde, dünyanın dört bir yanından gelen craft biralarla tanışma şansı bulabilirsiniz. Şehirdeki diğer bira festivallerini takip ederek, zamanlamanızı buna göre ayarlayabilirsiniz. Resmi web sitesi de burası.


Amsterdam, bira severler için harika bir şehir. Eğer şehri biraya doyarak keşfetmek isterseniz, bu turlar size hem biralar hem de eğlence sunacak. Hem şehri farklı bir açıdan görmek hem de harika biralarla tanışmak istiyorsanız, Amsterdam’daki bira turlarını kesinlikle kaçırmayın!


14. Ajax Maçına Git

Johan Cruyff Arena
Johan Cruyff Arena

Amsterdam’da müze gezmek, kanallar boyunca yürümek şahane ama… bir Ajax maçına gitmek bambaşka bir deneyim! Futbolu sevsen de sevmesen de bu şehirde bir maç izlemek sadece spor değil, tam anlamıyla kültürel bir etkinlik. Çünkü Amsterdam’da futbol bir yaşam tarzı. Ve bu yaşamın kalbi Johan Cruyff Arena’da atıyor.


Biletler için en güvenilir yer Ajax’ın resmi sitesi ya da Ticketmaster. Büyük maçlarda çok hızlı tükeniyor, o yüzden elini çabuk tutmakta fayda var. Turistsen, bazı maçlarda sınırlı sayıda koltuk turistler için ayrılıyor. Ayrıca bazı oteller veya şehir içi turizm noktaları da yardımcı olabiliyor.


Johan Cruyff Arena, şehir merkezine yaklaşık 20 dakika mesafede. Metro 54’e binip Bijlmer ArenA durağında indiğinde stadyum hemen karşında. Maç günleri metroya bindiğin andan itibaren bir heyecan havası başlıyor. Herkes formalarıyla, atkılarıyla, yüzünde heyecanla yol alıyor. Daha stattan içeri girmeden o coşkuya ortak oluyorsun.

F-Side Taraftar Grubu
F-Side Taraftar Grubu

Stadyum çevresi maçtan saatler önce hareketleniyor. Bir elinde hotdog, diğerinde bira, kalabalığın arasında dolanmak bile keyifli. İçeri girdiğinde ise seni kocaman, modern ve inanılmaz enerjik bir arena karşılıyor. Taraftarlar tezahüratlarla, şarkılarla hiç durmadan takımlarını destekliyor. Maç sonu herkesin hep bir ağızdan Bob Marley’nin Three Little Birds şarkısını söylemesi gelenek gibi bir şey. “Don’t worry about a thing…” derken binlerce kişinin bir anda yumuşayıp gülümsemesi… tüyler ürpertici güzellikte


Bir Ajax maçını tribünden izlemek, sadece futbol değil; Amsterdam kültürünü yaşamanın başka bir yolu. Eğer bu deneyimi yakalayabilirsen, seyahatinin en unutulmaz anlarından biri olacağına garanti verebilirim. Şehirdeki başka hiçbir aktivite seni binlerce kişiyle aynı anda hem heyecanlandırıp hem de gülümsetemez.


15. A'DAM Lookout

A’DAM Lookout
A’DAM Lookout

Eğer Amsterdam’da farklı bir deneyim yaşamak istiyorsan ve şehre bir de yukarıdan bakma fikri hoşuna gidiyorsa, A’DAM Lookout tam sana göre! Hem manzara var, hem adrenalin, hem de bol bol Instagram’lık an. Kısacası “Bir taşla üç kuş!”


A’DAM Lookout, Amsterdam Centraal tren istasyonunun hemen arkasındaki nehir kıyısında, göz alıcı bir kulede yer alıyor. Ama dikkat: karşı yakada. Merkez istasyondan ücretsiz feribota biniyorsun (evet, ücretsiz!) ve sadece birkaç dakika sonra Noord tarafına geçiyorsun. Hem ulaşım kolay hem de feribot yolculuğu küçük ama keyifli bir deneyim.


Asansöre biniyorsun, 20 saniye içinde 20 kat yukarıdasın. Ama öyle sıradan bir asansör değil! Işıklar, müzikler… daha yukarı çıkarken seni havaya sokuyor.

Over the Edge
Over the Edge

Tepedeki terasın manzarasıysa kelimenin tam anlamıyla nefes kesici. 360 derece Amsterdam! Şehir merkezi, kanallar, liman, gökdelenler, yeşil alanlar… Her yere bir bakışta hakim oluyorsun. Gün batımına denk gelirsen… işte o zaman tadından yenmez.


A’DAM Lookout’un en meşhur olayı ise dünyanın en yüksek salıncaklarından biri: Over the Edge. Bildiğin binanın çatısına kurulu ve seni ileri geri sallıyor — ama uçurumun kenarına doğru! İlk başta kalbin biraz hızlanabilir ama sonra manzaranın güzelliği ve rüzgarın özgür hissi her şeyi unutturuyor. Adrenalin sevenler için kesinlikle kaçmaz. Gün batımı saati en ideal zaman. Yaz aylarında 20:30 – 22:00 arası, kış aylarında ise 16:30 – 18:00 arası. Sabah erken saatlerde de oldukça sakin ve net manzara yakalayabilirsin.


Giriş bileti: Yaklaşık €14,50

Giriş + Salıncak paketi: Yaklaşık €20

Biletleri adamlookout.com sitesinden almak en iyisi — hem daha hızlı hem de bazen online indirim oluyor.

A’DAM Lookout
A’DAM Lookout

Tepeye çıkınca sadece manzara yok. Güzel bir kafe-bar da var. İster kahveni yudumla, ister kokteyl alıp gün batımını izle. Özellikle çiftler için romantik, arkadaş grupları için eğlenceli bir ortam. Fotoğraf çekmek için de harika bir yer.


A’DAM Lookout, Amsterdam’a “farklı bir açıdan” bakmak isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken bir nokta. Manzaraya doymak, biraz adrenalin yaşamak ve şehri kuşbakışı izlemek istiyorsan, bu deneyimi rotana kesinlikle eklemelisin. Özellikle gün batımı ve salıncak ikilisi: unutulmaz!


16. Gece Hayatını Keşfet

Amsterdam Gece Hayatı
Amsterdam Gece Hayatı

Amsterdam’ın gece hayatı tam anlamıyla “herkese göre bir şey var” diyebileceğin cinsten. Dans etmek isteyen de mutlu, kokteyl yudumlayıp caz dinlemek isteyen de. İster sabaha kadar dans et, ister kanalların kıyısında sakin bir bar bulup şehrin ışıklarını izle… Seçenek bol, eğlence garanti!


Paradiso: 60’lardan kalma bir kilise binası, şu an Amsterdam’ın en ikonik gece kulübü. İçeride dans edenleri görünce “vay be, kilisede rave mi olurmuş?” diyorsun ama oluyor, hem de çok güzel oluyor!

Tales & Spirits: Merkezde küçük ama ruhu büyük bir kokteyl bar. Menüde ne içeceğini bilmiyorsan, “beni şaşırt” dersen bartender harika şeyler yapıyor. İçkiler kadar sunumlar da sanat eseri gibi.

Bar Botanique: Bitkilerle dolu iç tasarımı ve retro havasıyla tam Instagram’lık. Tropikal kokteylleri ve sakin çalan müzikleriyle akşam için huzurlu ama havalı bir tercih.

Melkweg (Milkway): Hem konser salonu hem gece kulübü. Rock’tan hip-hop’a, reggae’den indie’ye kadar her tarzdan performans yakalayabilirsin. Programına göz atmadan geçme.

Bimhuis: Avrupa’nın en iyi caz kulüplerinden biri. Modern tasarımı ve muhteşem manzarasıyla caz dinlemek hiç bu kadar şık olmamıştı. Hem turistler hem yerel müzik tutkunları burada buluşuyor.

Cafe Alto: Daha küçük ve samimi bir ortam istersen, Leidseplein yakınındaki bu bar tam sana göre. Her akşam canlı caz var, içkiler uygun fiyatlı, ortam oldukça keyifli.

The Waterhole: Gece canlı müzik + bilardo + arkadaş ortamı = tam Amsterdam ruhu!

A’DAM Toren’un Dönen Restoranı (Moon): 360 derece dönen bir restoran düşün — hem yemek hem manzara keyfi bir arada.

Bar Bukowski: İsmini yazar Charles Bukowski’den alıyor, edebi ruhu olan, bira ve edebiyatı birleştiren barlardan biri.

Hiding in Plain Sight: Amsterdam’da gece dışarı çıkmak istiyorsun ama öyle herkesin gittiği, kalabalık ve gürültülü bir yer değil. Daha sofistike, daha az bilinen, hatta biraz gizli gibi bir yer arıyorsan: Hiding in Plain Sight tam sana göre.


Amsterdam’ın gece hayatı, her zevke hitap eden mekanları ve enerjik atmosferiyle unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlar. İster dans edin, ister sakin bir barda içkinizi yudumlayın, bu şehirde gece asla bitmiyor!


17. Donmuş Kanallarda Yürüyüş

Donmuş Kanal Üzerinde Yürüyüş ya da Paten Kaymak
Donmuş Kanal Üzerinde Yürüyüş ya da Paten Kaymak

Amsterdam zaten başlı başına büyülü bir şehir ama bir de kış bastırınca, o meşhur kanallar donarsa… işte o zaman şehir adeta bir kartpostal gibi oluyor. Şanslıysan, soğuklar gerçekten kendini gösterdiğinde kanallar buz tutuyor ve bu, Amsterdamlılar için adeta bir bayram havası demek!


Sabah uyanıp pencereden baktığında insanların buz üstünde yürüdüğünü, hatta bazılarının paten kaydığını görmek… anlatılmaz, yaşanır. Turistler şaşkın şaşkın izlerken, yerliler çocukluğuna dönmüş gibi neşeyle buzun üstünde süzülüyor. Bazıları köpek gezdiriyor, bazıları elinde sıcak kahveyle sadece yürüyor. Herkesin yüzünde aynı gülümseme: “Kanallar donmuş, bunu yaşıyoruz!”


Bu yürüyüş, klasik bir turistik aktiviteden çok farklı. Ne zaman yapılacağı belli değil çünkü her kış olmuyor. Ama denk gelirsen, mutlaka dene. Yerel kafelerde sıcak çikolata veya glühwein (sıcak şarap) alıp yürüyüş yaparsın. Fotoğraf çek, anın tadını çıkar, istersen bir paten kirala ama mutlaka kat kat giyin — çünkü o buz, gerçekten soğuk!


Kısacası, Amsterdam’da donmuş kanallar üstünde yürümek bir şans, bir mucize gibi. Hem şehirle, hem kışla hem de kendinle kurduğun özel bir bağ gibi düşünebilirsin. Denk gelirsen kaçırma; bu anı ömür boyu anlatırsın.


18. Gouda’dan Edam’a: Amsterdam’da Hollanda Peyniri Turu

Henri Willig Cheese & More
Henri Willig Cheese & More

Amsterdam sokaklarını adımlarken buram buram kokan peynir dükkanlarının önünden geçip, göz atmaman imkansız. Hollanda'nın dünyaca ünlü peynir kültürü, sadece market raflarında değil, doğrudan deneyimleyebileceğiniz butik dükkanlarda, tarihi pazarlarda ve tadım turlarında yaşıyor. Eğer peynir seviyorsanız, bu şehirde sizi bekleyen bambaşka bir lezzet yolculuğu var.

Henri Willig Cheese & More
Henri Willig Cheese & More

Peynir turunuza başlamak için en güzel noktalardan biri Henri Willig Cheese & More dükkanları olabilir. Şehrin birçok noktasında karşınıza çıkan bu şirin mağazalarda Gouda’dan Edam’a, trüflüden lavantalıya kadar envai çeşit Hollanda peyniri tadabilir, çalışanlardan peynirlerin hikayelerini dinleyebilirsiniz. Üstelik tadım yapmak ücretsiz! Güler yüzlü çalışanlar farklı peynirleri dilimleyip ikram ederken kendinizi bir anda gerçek bir gurme gibi hissediyorsunuz.

Amsterdam Cheese Museum
Amsterdam Cheese Museum

Bir sonraki durağınız Amsterdam Cheese Museum olabilir. Burası küçük ama dopdolu bir müze ve dükkan karışımı. Peynirin yapım aşamalarını öğrenip, tarihçesini inceleyebileceğiniz interaktif alanlar mevcut. Üst katta bolca peynir tadımı yapabilir, favorinizi seçip yanınıza alabilirsiniz. Müzenin en güzel yanı ise samimi atmosferi ve görevli personelin bilgi dolu sohbetleri.


Eğer zamanınız varsa, Amsterdam’dan bir trenle 20-30 dakika uzaklıktaki Edam veya Gouda kasabalarına günübirlik bir kaçamak da planlayabilirsiniz. Özellikle yaz aylarında kurulan peynir pazarları hem otantik hem de oldukça eğlenceli. Geleneksel kostümleriyle peynir taşıyan satıcılar, canlı müzik ve taze ürünler arasında kendinizi adeta bir film setinde gibi hissedebilirsiniz.


Bu tur boyunca öğrendiğiniz en güzel şey ise şu olacak: Hollanda peyniri sadece bir gıda değil, adeta bir yaşam biçimi. Her biri özenle mayalanmış, yıllandırılmış ve hikayesi olan bu peynirler, Amsterdam gezinize çok lezzetli bir boyut katacak. Ayrıca peynir ve şaraplı kanal turlarına da katılabilirsiniz.


Valizinize birkaç tekerlek peynir eklemeyi unutmayın. Hem kendinize lezzetli bir hatıra hem de sevdiklerinize tatlı bir Amsterdam hediyesi olur!


19. Rehber Eşliğinde Amsterdam Turu, Hem de Bedava!

Amsterdam'da Ücretsiz Şehir Turu
Amsterdam'da Ücretsiz Şehir Turu

Evet, yanlış duymadınız! Amsterdam gibi turistik bir şehirde rehberli bir tura katılmak için kesenin ağzını açmanıza gerek yok. Ücretsiz yürüyüş turları sayesinde şehri hem yerel bir gözle keşfedebilir hem de cebinizden tek kuruş çıkmadan bolca bilgi ve hikayeyle Amsterdam’a bambaşka bir açıdan bakabilirsiniz.


Bu turlar genellikle “free walking tour” adıyla anılıyor. Aslında tamamen gönüllülük esasına dayalı; tur sonunda dilerseniz rehbere bahşiş bırakıyorsunuz. Yani memnun kaldığınız kadar ödüyorsunuz diyebiliriz. Hem eğlenceli hem de esnek.


Amsterdam’da bu turları düzenleyen birkaç popüler şirket var. FreeDam Tours, Sandemans New Europe ve 360 Amsterdam bunlardan sadece birkaçı. Turlar genelde Dam Meydanı'ndan başlıyor ve yaklaşık 2-3 saat sürüyor. Şehrin tarihi, kültürü, mimarisi ve elbette ki o meşhur “kırmızı ışıklar” hakkında bolca bilgi alıyorsunuz. Ama merak etmeyin, anlatım dili oldukça samimi ve eğlenceli. Asla sıkıcı bir tarih dersi gibi değil. Bazı turlar klasik rotaları izlerken, bazıları daha tematik olabiliyor. Örneğin sadece Red Light District’e odaklananlar ya da “alternatif Amsterdam” rotaları sunanlar da var. Eğer ilk kez geliyorsanız klasik şehir turunu öneririm; hem merkezi tanırsınız hem de kanal manzaraları eşliğinde bolca fotoğraf molası olur.


Katılmak için tek yapmanız gereken internetten (veya otelinizin resepsiyonundan) bir tur bulup önceden rezervasyon yaptırmak. Özellikle hafta sonları turlar hızlı dolabiliyor, o yüzden erken davranmakta fayda var.


Son olarak küçük bir not: Amsterdam yürüyüş dostu ama hava her zaman dost canlısı olmayabiliyor. Bu yüzden yağmurluk ve rahat bir ayakkabı hayat kurtarır. Şehri bir turist gibi değil, bir Amsterdamlı gibi keşfetmek istiyorsanız bu turlar tam size göre. Hem bilgilendirici, hem ekonomik, hem de gerçekten keyifli!


20. Kanal Üstünde Alışveriş: Amsterdam’ın Yüzen Pazarlarını Keşfet

Bloemenmarkt
Bloemenmarkt

Amsterdam denince akla kanallar, bisikletler ve rengarenk evler geliyor ama şehrin en ilginç detaylarından biri çoğu gezginin gözünden kaçıyor: yüzen pazarlar! Evet, kelimenin tam anlamıyla suyun üzerinde kurulu tezgahlardan alışveriş yapabileceğiniz bu pazarlar, Amsterdam’a özgü en güzel deneyimlerden biri.


Bunların en ünlüsü kuşkusuz Bloemenmarkt. Şehrin kalbinde, Singel Kanalı üzerinde sıralanmış tekneler üzerine kurulu bu pazar, dünyanın tek yüzen çiçek pazarı olma özelliğini taşıyor. İlk bakışta rengarenk laleler, soğanlar, sümbüller göz kamaştırıyor. Eğer seyahatiniz ilkbahar aylarına denk geliyorsa, burası tam bir renk cümbüşü! Turistik bir yer olsa da atmosferi o kadar keyifli ki, sırf kokuları içime çekmek için bile uğruyorum.


Tezgahlarda sadece taze çiçekler değil, lale soğanları, minik hediyelikler, Amsterdam temalı magnetler ve rengarenk saksılar da bulabiliyorsunuz. Üstelik bazı soğanlar vakumlu paketlerde satılıyor, “vacuum packed” yani vakumlu ambalajlı olanları tercih etmeniz gerekiyor. Onları bavulunuza atıp Türkiye’ye götürebilirsiniz.


Pazar çok büyük değil ama çevresi de oldukça hareketli. Alışveriş sonrası bir kafede oturup kanal manzarasına karşı kahvenizi yudumlamak ya da birkaç sokak ötedeki Spui Meydanı’na uğramak iyi fikir olabilir. Özellikle cumartesi günleri Spui’de kurulan ikinci el kitap pazarı da görülmeye değer.

Bloemenmarkt
Bloemenmarkt

Pazarı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, bilmeniz gereken birkaç pratik detay da var. Bloemenmarkt haftanın her günü açık. Pazartesi’den Cumartesi’ye 09:00–17:30 saatleri arasında, Pazar günleri ise 11:30’da açılıyor. Konum olarak Singel Kanalı boyunca, Muntplein ile Koningsplein arasında yer alıyor. Dam Meydanı’ndan yaklaşık 10 dakikalık kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Dilerseniz 1, 2, 5, 12 veya 24 numaralı tramvaylarla Koningsplein durağında inerek de pazara kolayca ulaşabilirsiniz. Sabah saatlerinde gitmek, hem daha az kalabalık olması hem de fotoğraf çekmek açısından büyük avantaj sağlayacak.


Bloemenmarkt, Amsterdam’ın en turistik yerlerinden biri olsa da, kanal üstünde çiçeklerin arasında dolaşmak her zaman keyifli bir anı bırakıyor. Şehri gezmek için en romantik bahanelerden biri diyebilirim. Kanal kenarında yürürken bir anda teknelerden yükselen çiçek kokularını duymak ve bir tezgahtan alışveriş yaparken suyun hafif dalgasını hissetmek… Zihninizde harika bir Amsterdam anısı bırakacak.

amsterdam pozu

İster ilk kez gidiyor olun ister defalarca ziyaret etmiş olun, Amsterdam her seferinde farklı bir yüzünü gösteriyor. Bütçeniz ne olursa olsun, bu şehirde her köşede sizi şaşırtacak bir detay, bir lezzet, bir manzara mutlaka var. Bu listede yer verdiğim aktiviteler hem cebinizi yormayacak hem de şehri dolu dolu yaşamanıza yardımcı olacak. Siz de kendi favori Amsterdam anılarınızı yaratmak için bu önerilerden ilham alabilir, hatta keşfettiklerinizi benimle paylaşabilirsiniz. Şimdiden iyi gezmeler, bol bol bisiklete binmeyi ve kanallarda kaybolmayı unutmayın!





コメント


bottom of page