top of page

Kapadokya Gezi Rehberi: Gezilecek Yerler, Tavsiyeler ve İşaretli Harita

  • Yazarın fotoğrafı: Sabuha Öztürk
    Sabuha Öztürk
  • 1 Ağu
  • 22 dakikada okunur

Peri bacalarıyla süslü manzaraları, yer altı şehirleri, sıcak hava balonları ve masalsı köyleriyle Kapadokya, her mevsim başka bir güzelliğe bürünen, adeta başka bir gezegene ışınlanmışsınız hissi uyandıran bir yer. Eğer sen de “Kapadokya’da nereler gezilir?”, “Hangi vadilere mutlaka uğramalıyım?” ya da “Kafam karıştı, nereden başlamalıyım?” diyorsan, doğru yerdesin! Bu Kapadokya gezilecek yerler rehberinde sana hem en etkileyici durakları hem de işini kolaylaştıracak ipuçlarını ve harita üzerindeki konumlarını bir arada sunuyorum.

kapadokya gezilecek yerler
Kapadokya, Nevşehir

Kapadokya’yı gezerken fark edeceksin ki her bölgesi farklı bir ruh taşıyor. Ben de bu büyülü coğrafyayı senin için altı bölgeye ayırdım: Göreme, Ürgüp, Avanos, Uçhisar, Çavuşin ve Ortahisar. Kimisi peri bacalarıyla büyüler, kimisi taş sokaklarıyla seni zaman yolculuğuna çıkarır.


Göreme tam bir merkez üssü; vadiler, balonlar, müzeler burada. Ürgüp tarihi konakları ve şaraplarıyla öne çıkarken, Avanos Kızılırmak kıyısındaki çanak çömlek atölyeleriyle tam bir sanat köyü. Uçhisar, Kapadokya’nın en yüksek noktası olarak sana nefes kesen manzaralar sunar. Çavuşin köyü tarih kokan taş evleriyle oldukça etkileyici, Ortahisar ise kalabalıktan uzak, daha yerel bir Kapadokya deneyimi arayanlara birebir.


Her bölge farklı bir masal gibi; ben de bu rehberde hepsini tek tek anlatacağım. Hazırsan başlayalım!

Kapadokya için dolu dolu 3 gün ayırmanızı öneririz. Eğer civardaki yerleri de gezeyim diyorsanız 4 gün yeterli olacaktır.

Kapadokya Gezilecek Yerler Listesi (34 Önemli Konum)

  1. Göreme Ören Yeri

  2. Aşıklar Tepesi

  3. Aşk Vadisi

  4. Balon Turu

  5. Asmalı Konak

  6. Temenni Tepesi

  7. Üç Güzeller Peri Bacaları

  8. Gomeda Vadisi

  9. Ürgüp Müzesi

  10. Mustafapaşa

  11. Turasan Şarap Evi

  12. Uçhisar Kalesi

  13. Güvercinlik Vadisi

  14. Ortahisar Kalesi

  15. Hallac Deresi Vadisi

  16. Ortahisar Etnografya Müzesi

  17. Devrent Vadisi

  18. Avanos Tarihi Taş Köprü

  19. Kızılırmak Üzerindeki Asma Köprü

  20. Güray Müze

  21. Saç Müzesi

  22. Zelve Açık Hava Müzesi

  23. Çanak Atölyeleri

  24. Çavuşin Kilisesi

  25. Çavuşin Eski Camii

  26. Paşabağ Rahipler Vadisi

  27. Güllüdere Vadisi

  28. Kızılçukur Vadisi

  29. Vaftizci Yahya Kilisesi

  30. Derinkuyu Yeraltı Şehri

  31. Kaymaklı Yeraltı Şehri

  32. Mazı Yeraltı Şehri

Bonuslar:

Ihlara Vadisi

Narlıgöl

Göreme Gezilecek Yerler

Kapadokya denince akla ilk gelen yerlerden biri hiç şüphesiz Göreme. Peri bacalarının arasında kurulu bu büyüleyici kasaba, hem doğanın hem insanın elinden çıkmış gibi duran yapılarıyla adeta açık hava müzesi gibi. Tarihi, Roma dönemine kadar uzanıyor; o dönemde Hristiyanlar bu bölgeyi hem yaşamak hem de saklanmak için kullanmış, dağları oyarak kiliseler, evler ve manastırlar yapmışlar. Göreme ismi ise zamanla "Görünme" veya "Görünmez" anlamına gelen kelimelerden türemiş; çünkü bu bölgedeki yerleşimler dışarıdan fark edilmesi çok zor kaya evlerin içine gizlenmiş. Bugün ise bu saklanmış dünya tüm açıklığıyla karşımızda ve her köşesi keşfetmeye değer.

1. Göreme Ören Yeri

göreme ören yeri
Göreme Ören Yeri

Göreme Ören Yeri, Kapadokya'nın en ikonik duraklarından biri ve buraya geldiğinde kesinlikle atlamaman gereken bir yer. Düşünsene, yüzlerce yıl öncesinden kalma kiliseler, şapeller ve manastırlar yan yana sıralanmış, hepsi de kayaların içine oyulmuş! Üstelik çoğunun iç duvarlarında hala canlılığını koruyan freskler var; İsa'nın doğumundan çarmıha gerilişine kadar pek çok sahne, kaya duvarlara işlenmiş adeta birer tablo gibi. 4. yüzyıldan itibaren bu bölge, Hristiyan keşişler için önemli bir inziva merkezi olmuş


Burada dolaşırken sadece tarihi değil, o dönem insanların nasıl bir hayat sürdüğünü, nasıl ibadet ettiklerini, nasıl yaşadıklarını da hissediyorsun. Girişte bilet alıyorsun ama Karanlık Kilise için ekstra ücret ödemen gerekiyor – inanın, verdiğiniz paraya değiyor. Her adımında başka bir detaya hayran kalacağın bu yer, Göreme’nin ruhunu tam anlamıyla hissetmek için en doğru adreslerden biri.


Göreme Ören Yeri'nde; Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Malta Haçlı Kilise, Azize Catherine Kilisesi, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise bulunuyor.


a. Kızlar ve Erkekler Manastırı
Kızlar ve Erkekler Manastırı
Kızlar ve Erkekler Manastırı

Müze girişinin hemen karşısında yer alan bu yapı, kadın ve erkek keşişlerin yaşadığı iki ayrı manastır kompleksi. Katlar arasında tüneller ve taş merdivenlerle geçiş sağlanıyor. Yemekhane, şapel ve yaşam alanları gibi bölümler hala görülebilir durumda. Dönemin manastır hayatını anlamak için çok iyi bir başlangıç noktası.


b. Aziz Basil Kilisesi
aziz basil kilisesi
Aziz Basil Kilisesi

4. yüzyılda yaşamış Kapadokyalı Aziz Basil’e adanmış bu kilise, müzenin en eski yapılarından biri. İçinde basit ama etkileyici freskler yer alıyor. Haç planlı yapısı ve sade süslemeleriyle ünlü. Duvarlarda Aziz Basil ve diğer azizlerin betimlemeleri bulunuyor.


c. Elmalı Kilise
elmalı kilise
Elmalı Kilise

Adını bir zamanlar içinde bulunduğu düşünülen elma tasvirinden alıyor. 11. yüzyıla tarihlenen bu kilisenin freskleri oldukça canlı. İsa’nın hayatına dair sahnelerle dolu iç mekan oldukça etkileyici Küçük ama çok iyi korunmuş kiliselerden biri.


d. Azize Barbara Kilisesi
Azize Barbara Kilisesi
Azize Barbara Kilisesi

Bizans döneminde yaşamış bir kadın aziz olan Barbara’ya adanmış. Fresklerde geometrik desenler ve sembolik figürler öne çıkıyor. Özellikle kırmızı aşı boyasıyla yapılmış sade ama anlamlı süslemeler göz kamaştırıcı. Kaya içine oyulmuş yapısıyla oldukça mistik bir havası var. Google Maps'teki konumu yanlış gösterdiği için haritalara eklemedim, bu kilise Elmalı Kilise'nin hemen arkasında yer alıyor.


e. Yılanlı Kilise
yılanlı kilise
Yılanlı Kilise

İsmini duvardaki Aziz George’un bir ejderhayı (veya yılanı) öldürme sahnesinden alıyor. Fresklerde azizler ve çeşitli kutsal figürler betimlenmiş. Duvarlarda yer alan yılanlı sahne, kiliseye görsel anlamda ayrı bir karakter kazandırıyor. Küçük olmasına rağmen çok etkileyici bir atmosfere sahip.


f. Malta Haçlı Kilise (Haçlı Kilise)
haçlı kilise
Malta Haçlı Kilise

Kilisenin iç duvarlarında yer alan haç motiflerinden dolayı bu isimle anılıyor. Sade süslemeleriyle ön plana çıkıyor. Tavanında yer alan haç figürleri Bizans mimarisinin tipik özelliklerini taşıyor. Daha az ziyaret edilen ama görülmeye değer bir durak.


g. Azize Catherine Şapeli
Azize Catherine Şapeli
Azize Catherine Şapeli

Azize Catherine’e ithaf edilmiş bu küçük kilise, freskleriyle oldukça anlamlı. Özellikle Azize'nin çilesi ve mucizeleri betimlenmiş. Hristiyan ikonografisine ilgi duyanlar için detaylı inceleme fırsatı sunuyor. Yüksek tavanı ve sessizliğiyle huzurlu bir his veriyor.


h. Karanlık Kilise
Karanlık Kilise
Karanlık Kilise

Az ışık aldığı için freskleri olağanüstü iyi korunmuş olan bu kilise, Ören Yeri'nin en etkileyici yapısı. Ekstra giriş ücreti gerektiriyor ama gerçekten buna değiyor. Duvarlarda İncil’den sahneler muhteşem bir şekilde resmedilmiş. Kapadokya'da sanat ve tarihin buluştuğu en özel noktalardan biri.


ı. Çarıklı Kilise
çarıklı kilise
Çarıklı Kilise

Girişte yerdeki çarık izlerinden dolayı bu isim verilmiş. Tavan ve duvarlardaki freskler oldukça dikkat çekici. Yine İsa’nın hayatından sahnelerle dolu. Karanlık Kilise’ye benziyor ama biraz daha küçük ölçekte.


i. Tokalı Kilise
tokalı kilise
Tokalı Kilise

Müzenin en büyük ve en etkileyici kilisesi. Ana kilise dışında alt bölümler ve şapeller de bulunuyor. Renkli ve detaylı freskleriyle adeta bir sanat galerisi gibi. Müze girişinin biraz dışında, ayrı bir noktada yer alır ama mutlaka görülmeli.


Göreme Ören Yeri'ndeki bu önemli yerlere değinmesem kendime kızar, bu blogu da tam sayamazdım :)


Göreme Ören Yeri Giriş Ücreti: Müzekart sahiplerine giriş ücretsiz.

Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 08.00 - 20. 00 saatleri arası açık.

Göreme Ören Yeri'ni online ziyaret edebileceğiniz harika bir site buldum. Buyurunuz! :)


2. Aşıklar Tepesi

Aşıklar Tepesi
Aşıklar Tepesi

Göreme’yi tepeden izlemek, peri bacalarının arasında bir tabloya bakmak gibiyse, Aşıklar Tepesi de işte o tablonun en güzel çerçevesi! Özellikle gün batımında buraya geldiğinde, gökyüzünün turuncuya döndüğü anlarda vadilerin ve peri bacalarının üzerindeki ışık oyunları insanın içini kıpır kıpır yapıyor. Sabah erken saatlerde balonların gökyüzüne yükseldiği anları izlemek de ayrı bir deneyim; elinde kahvenle sessizce oturup o manzaraya dalmak gerçekten unutulmaz. Neden “Aşıklar” dendiğini anlamak hiç zor değil; çünkü manzara öyle romantik, öyle etkileyici ki ister yanında biri olsun, ister tek başına ol... O anı gerçekten kalbine yazıyorsun.


3. Aşk Vadisi

aşk vadisi
Aşk Vadisi

Kapadokya’da yürüyüş yapmak istiyorsan ve biraz da doğayla baş başa kalayım diyorsan, Aşk Vadisi tam sana göre. Göreme ile Çavuşin arasında yer alan bu vadi, adını biraz da hayal gücünü zorlayan ilginç şekilli peri bacalarından alıyor — artık neye benzediğini gidince sen karar verirsin :) Yaklaşık 2-3 kilometrelik yürüyüş rotası boyunca yemyeşil patikalar, kayaların arasından süzülen patika yollar ve arada karşına çıkan minik sürpriz kafeler seni bekliyor. Özellikle sabah erken saatlerde ya da gün batımına doğru yürürsen, kalabalıktan uzak, huzur dolu bir Kapadokya deneyimi yaşarsın.


4. Balon Turu

kapadokya balon turu
Göreme Balon Turu

Göreme’de balon turu yapmak, Kapadokya seyahatinin en unutulmaz anlarından biri… Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, daha ortalık yeni aydınlanırken otelinden alınıp balon kalkış alanına götürülüyorsun. Henüz şişirilen balonların büyüleyici görüntüsünü izlerken sana hafif bir kahvaltı sunuluyor, ardından güvenlik bilgilendirmesi geliyor. Sonra yavaşça gökyüzüne yükselmeye başlıyorsun; aşağıda peri bacaları, vadiler, bağlar… Her şey sessiz, her şey huzurlu.


Ortalama 1 saat süren uçuş boyunca bazen yüzlerce metre yükseğe çıkıyorsun, bazen alçalıp vadilerin içine doğru süzülüyorsun. Turun sonunda ise inişin şerefine yapılan klasik şampanya kutlaması ve sana verilen uçuş sertifikası, bu deneyimi daha da özel kılıyor. Eğer bütçen uygunsa ve hava koşulları elverişliyse, bu turu asla kaçırma derim. Katılmazsan da üzülme, çünkü Göreme’deki Aşıklar Tepesi gibi yerlerden balonları izlemek bile insanın içini kıpır kıpır yapıyor.


Balon turlarını incelemek için buraya göz atabilirsin.


Ürgüp Gezilecek Yerler

Kapadokya’nın ruhunu en derinden hissedeceğin yerlerden biri de hiç şüphesiz Ürgüp. Tarihi binlerce yıl öncesine, Hititler’e kadar uzanıyor; ardından Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı derken her dönemden iz taşıyor. Eski adı “Osiana” olan bölge, zamanla “Burgut” ve “Urgup” şeklinde evrilmiş; günümüzde ise Ürgüp olarak biliniyor. Sadece tarihiyle değil, taş evleri, şarap mahzenleri, peri bacaları ve sıcak atmosferiyle de insanı hemen içine çeken bir yer burası. Ürgüp sokaklarında dolaşırken sanki geçmişle bugünün iç içe geçtiği bir film setindeymişsin gibi hissediyorsun; hele ki gün batımında!


5. Asmalı Konak

asmalı konak
Asmalı Konak

Ürgüp denince birçok kişinin aklına önce Asmalı Konak gelir, değil mi? Özellikle 2000’li yılların başında yayınlanan dizi sayesinde bir anda tüm Türkiye’nin ilgisini çeken bu konak, aslında Kapadokya’nın geleneksel taş mimarisini en güzel yansıtan örneklerden biri. Ürgüp’ün Mustafapaşa yolunda yer alan Asmalı Konak, sarı taştan yapılmış, kemerli avlusu ve oymalı pencere detaylarıyla tam bir nostalji durağı. İçeriye adım attığında sadece diziden sahneleri değil, aynı zamanda o dönem yaşamın izlerini de görebiliyorsun. Fotoğraf çekmek için harika bir ortam sunan bu yer, hem anı tazelemek hem de Kapadokya mimarisini yakından görmek isteyenler için keyifli bir durak.


6. Temenni Tepesi

Temenni Tepesi
Temenni Tepesi

Ürgüp’ün kalbinde yer alan Temenni Tepesi, hem manzarası hem de hikayesiyle insanı kendine çeken bir yer. Adını, zamanında burada dilek tutulmasından alıyor; yani bir nevi “dilek tepesi” gibi düşünebilirsin. Tepeden baktığında Ürgüp’ün taş evleri, vadileri ve çevredeki eşsiz Kapadokya manzarası ayaklarının altında seriliyor. Özellikle gün batımında buraya çıkmak, hafif esen rüzgar eşliğinde dileğini tutup o anın tadını çıkarmak bambaşka bir his. Sessizce durup sadece etrafa bakmak bile insana iyi geliyor.


Ürgüp’teki Temenni Tepesi sadece manzarasıyla değil, kültürel bir hazineye ev sahipliği yapmasıyla da çok özel bir yer. Burası, 1855 yılında Osmanlı sarayında kütüphanecilik yapan Ürgüplü Tahsin Ağa tarafından kurulmuş. Tahsin Ağa, Sultan Abdülmecid’in izniyle saraydan tam 817 el yazması eseri develerle Ürgüp’e getirmiş ve bu kitapları halka açmak için bu taş kütüphaneyi yaptırmış. Ama hikaye burada bitmiyor. Yıllar sonra kütüphanede görev alan Mustafa Güzelgöz, nam-ı diğer Eşekli Kütüphaneci, kitaplara kimsenin gelmediğini görünce onları insanlara ulaştırmak için sırtına kitap sandığı bağladığı bir eşekle köy köy dolaşmaya başlamış. Bu azmi o kadar ses getirmiş ki, 1963’te ABD’den ödül almış ve bu ödül dönemin başkanı John F. Kennedy tarafından kendisine takdim edilmiş! Düşünsene, Ürgüp’ten bir adamın kitap sevgisi Kennedy’e kadar ulaşmış. Bugün hala ayakta olan bu kütüphane, sadece kitap dolu bir yapı değil, aynı zamanda ilham veren gerçek bir yaşam öyküsünün de taşıyıcısı.


7. Üç Güzeller Peri Bacaları

Üç Güzeller Peri Bacaları
Üç Güzeller Peri Bacaları

Kapadokya’nın simgesi haline gelen Üç Güzeller, belki de en çok fotoğraflanan, en çok kartpostala konu olan peri bacaları. Ürgüp girişinde, yolun hemen kenarında duran bu üç güzel, aslında yan yana duran biri büyük, ikisi biraz daha küçük üç peri bacasından oluşuyor. Halk arasında bu şekil “anne, baba ve çocuk” olarak yorumlanıyor ve Üç Güzeller adı da buradan geliyor. Efsaneler de boş durmamış tabii; bir prensesin aşkı uğruna ailesine karşı gelip bu üçlüye dönüştüğü anlatılır durur. Gün doğumunda ya da gün batımında uğrarsan, hem ışık şahane oluyor hem de manzara adeta büyüleyici bir tabloya dönüşüyor. Mutlaka fotoğraf makinesini yanına al ve kısa bir mola ver burada — Kapadokya’yı hissetmek için harika bir durak.


8. Gomeda Vadisi

gomeda vadisi
Gomeda Vadisi

Burası biraz gözlerden uzak, biraz da mistik bir havası olan bir yer — o yüzden “Kapadokya’nın karanlık yüzü” diyenler bile var. Yüzyıllar öncesine ait kaya oyma kiliseler, tüneller, güvercinlikler ve yeraltı yaşam izleriyle dolu; doğayla tarihin iç içe geçtiği etkileyici bir rota sunuyor. Üstelik Ihlara Vadisi’ni andıran bu yürüyüş yolunda, kalabalıktan uzak doğayla baş başa uzun uzun yürüyebilir, sakince dinlenebilir, hatta biraz ürperebilirsin! Eğer Kapadokya’nın sadece balonlardan ve kalabalıklardan ibaret olmadığını görmek istersen, Gomeda Vadisi seni bambaşka bir dünyaya davet ediyor.


9. Ürgüp Müzesi

Ürgüp Müzesi
Ürgüp Müzesi

1971’den beri ziyaretçilerini ağırlayan bu müze, bölgenin hem arkeolojik hem de etnografik zenginliğini gözler önüne seriyor. İçeri girdiğinde milyonlarca yıl öncesine, denizlerle kaplı bir İç Anadolu’ya ait mamut dişi fosilleriyle karşılaşmak insanı gerçekten şaşırtıyor. Tunç Çağı’ndan Bizans’a kadar uzanan seramikler, cam ve metal eşyalar, eski sikkeler, geleneksel kıyafetler ve günlük yaşamdan objelerle dolu vitrinler arasında dolaşırken, Kapadokya’nın sadece peri bacalarından ibaret olmadığını çok net görüyorsun. Şu an yeni binası yapılana kadar ziyarete kapalı ama kapılarını yeniden açtığında, mutlaka uğranması gereken bir kültür durağı.


10. Mustafapaşa

ürgüp Mustafapaşa
Mustafapaşa

Ürgüp’e sadece 5 kilometre uzaklıkta ama sanki başka bir dünyadaymış gibi hissettiren Mustafapaşa, eski adıyla Sinasos, Kapadokya’nın en sakin ve en etkileyici köylerinden biri. Bir zamanlar zengin Rum tüccarların yaşadığı bu köy, taş işçiliğiyle süslenmiş görkemli konakları, dar sokakları ve geçmişin izlerini hala taşıyan mimarisiyle adeta zamanın durduğu bir yer gibi. Aziz Konstantin ve Eleni Kilisesi, eski manastırlar, medreseler ve sanat dolu küçük müzelerle dolu bu köy, kalabalıktan uzak ama hikayelerle dolu. Eğer Kapadokya’yı biraz daha derinden, biraz daha dingin yaşamak istersen, Mustafapaşa’da yürüyüşe çık, eski bir konağın gölgesinde soluklan ve taş duvarların arasından süzülen o huzuru hisset — burası gerçekten çok başka.


11. Turasan Şarap Evi

Turasan Şarap Evi
Turasan Şarap Evi

Ürgüp’te, şarap severlerin mutlaka uğraması gereken yerlerden biri de Turasan Şarap Evi. 1943’ten beri bölgede üzümleri özenle seçip, hem geleneksel hem de modern tekniklerle harika şaraplar yapıyorlar. Burada sadece şarap satın almakla kalmayıp, üretim sürecini yakından görebilir, farklı çeşitlerin tadına bakma şansı yakalayabilirsin. Üstelik mekan, Ürgüp’ün tam merkezinde olduğu için gezip dolaşırken kısa bir mola vermek için de harika bir durak. Şarap ve Kapadokya kültürünü bir arada deneyimlemek isteyenler için burası kesinlikle kaçırılmaması gereken bir adres.


Uçhisar Gezilecek Yerler

Kapadokya’nın en yüksek noktalarından biri olan Uçhisar, sadece muhteşem manzarasıyla değil, tarih boyunca stratejik önemiyle de dikkat çeken büyüleyici bir yer. İsmini, bölgedeki yüksek kaya oluşumlarından biri olan ve adeta uçurum gibi yükselen “Uçhisar Kalesi”nden alıyor. Bu kale, yüzyıllar boyunca hem savunma amacıyla hem de yerleşim yeri olarak kullanılmış; içinde gizli tüneller ve odalar barındırıyor. Uçhisar, günümüzde hem doğa tutkunlarının hem tarih meraklılarının uğrak noktası olurken, sakin atmosferiyle de Kapadokya’nın ruhunu en güzel şekilde hissettiren yerlerden biri olarak öne çıkıyor.


12. Uçhisar Kalesi

Uçhisar Kalesi
Uçhisar Kalesi

Kapadokya’nın en yüksek noktası olan Uçhisar Kalesi, adeta bölgenin zirvesinden tüm manzarayı kucaklayan bir seyir noktası gibi. Nevşehir’e bağlı Uçhisar Köyü’nde yer alan bu tarihi kale, yumuşak tüf kayaların oyulmasıyla şekillenmiş ve zamanla çok katlı, tünelli, odalı bir yaşam alanına dönüşmüş. Roma döneminden bu yana varlığını sürdüren kale, özellikle Bizans döneminde savunma amacıyla yoğun olarak kullanılmış. İçerisinde odalar, tüneller, merdivenler, sarnıçlar ve gizli geçitler var—yani bir anlamda küçük bir yer altı şehri gibi. Kaleye tırmandıkça karşınıza çıkan manzara ise nefes kesici. Zirveye ulaştığınızda Erciyes Dağı’nın heybeti, Güvercinlik Vadisi’nin yemyeşil dokusu, Göreme’nin peribacaları, Ortahisar ve Avanos’un silüeti gözlerinizin önüne seriliyor. Gün doğumu ya da gün batımı saatlerinde buraya gelirseniz, ışığın büyüsüyle birleşen bu manzara adeta bir kartpostal gibi oluyor.


Giriş ücreti oldukça uygun ve kale genellikle sabah 8’den akşam 7’ye kadar açık. Eğer çıkmayı planlıyorsanız rahat bir ayakkabı giymenizi öneririm çünkü içerideki merdivenler ve yollar biraz dar ve kayalık. Yukarıda ise serin bir rüzgar sizi karşılayabilir, özellikle sabah ya da akşam saatlerinde. Bugün Kapadokya turları içerisinde mutlaka uğranan bir durak olan Uçhisar Kalesi, sadece etkileyici manzarasıyla değil, taşıdığı tarihi mirasla da büyüleyici. Düşmanları gözetlemek, halkı korumak ve hayatı yerin içinde sürdürebilmek için inşa edilen bu yapı, Kapadokya’nın o büyülü atmosferine güçlü bir tarihsel derinlik katıyor. Kısacası, Kapadokya gezinizde Uçhisar Kalesi’ni listenizin en üst sıralarına eklemeyi unutmayın.


13. Güvercinlik Vadisi

Güvercinlik Vadisi
Güvercinlik Vadisi

Kapadokya’nın en huzur dolu ve büyüleyici vadilerinden biri olan Güvercinlik Vadisi, adını geçmişte bölgede yaşayan halkın güvercinler için kayalara oyduğu minik yuvalardan alıyor. Uçhisar ile Göreme arasında uzanan bu vadi, hem doğa yürüyüşleri hem de manzara keyfi için harika bir rota sunuyor. Vadi boyunca yürürken sizi serinlik veren ağaçlar, lavanta kokuları, rengarenk çiçekler ve bazen de kayaların arasından çıkan küçük su yolları karşılıyor. Ama en dikkat çeken detaylar elbette yüzlerce yıl öncesine dayanan güvercin yuvaları. Bölgede yaşayan halk, bu güvercinleri hem doğal gübre kaynağı olarak hem de haberleşme için kullanmış. Bugünse bu oyuklar vadinin sembolü haline gelmiş durumda.


Yaklaşık 4 kilometrelik bu rota, yürüyüş yapmayı sevenler için oldukça keyifli. Yol çok zorlu değil ama yine de rahat bir ayakkabı giymekte fayda var. Vadinin en güzel zamanları sabahın erken saatleri ya da gün batımına yakın anlar; hem serinlik açısından rahat oluyor hem de ışık oyunları sayesinde ortaya çıkan manzara gerçekten büyüleyici. Üstelik Uçhisar Kalesi’nin eteklerinden başlayan bir yürüyüşle vadiye kolayca inilebiliyor. Kısacası, Kapadokya’nın sadece peri bacalarından ibaret olmadığını, doğayla iç içe başka bir yüzü daha olduğunu görmek isterseniz, Güvercinlik Vadisi mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri.


Ortahisar Gezilecek Yerler

Kapadokya’nın saklı güzelliklerinden biri olan Ortahisar, ismini bölgenin tam ortasında yükselen heybetli kaya kalesinden alıyor. “Orta” ve “hisar” yani “orta kale” anlamına gelen bu isim, kasabanın tarih boyunca stratejik bir durak olduğunu hemen anlatıyor. Bu devasa kaya kalesi, hem savunma amaçlı kullanılmış hem de çevresindeki yerleşimlerin kalbi olmuş. Bugün Ortahisar, tarihi dokusu, samimi atmosferi ve el değmemiş doğal güzellikleriyle Kapadokya’da keşfedilmeyi bekleyen huzurlu bir durak olarak öne çıkıyor.


14. Ortahisar Kalesi

Ortahisar Kalesi
Ortahisar Kalesi

Burası, tıpkı Uçhisar Kalesi gibi tüf kayaların oyulmasıyla oluşmuş ve yüzyıllar boyunca savunma, barınma ve gözlem amaçlı kullanılmış. Bölgedeki ilk yerleşimlerin Bizans dönemine kadar uzandığı biliniyor; kale ise adeta bölgenin kalbi gibi konumlanmış durumda. Kalenin zirvesine çıktığınızda sizi Kapadokya’ya özgü etkileyici bir manzara karşılıyor: bir yanda Uçhisar, diğer yanda Göreme, uzakta Erciyes Dağı... Tüm bu manzara, özellikle gün batımında altın sarısı bir ışıkla yıkanınca gerçekten büyüleyici oluyor. Kale içine doğru çıktıkça dar geçitler, taş basamaklar ve oyuklarla karşılaşıyorsunuz; biraz yorucu olabilir ama kesinlikle değer. Ayrıca Ortahisar Kalesi'nin eteklerindeki kasaba da keşfetmeye değer: taş evleri, sessiz sokakları ve sıcakkanlı insanlarıyla oldukça otantik bir atmosfere sahip. Burada yerel ürünler satan dükkanlar, küçük kafeler ve geleneksel taş mimariyi yansıtan konaklar bulunuyor. Kaleye giriş için küçük bir ücret alınıyor ve genellikle sabah 9’dan akşam 6’ya kadar ziyaret edilebiliyor. Eğer Kapadokya’da daha az turistik ama en az Uçhisar kadar etkileyici bir kale görmek istiyorsanız, Ortahisar Kalesi rotanıza mutlaka dahil edilmeli.


15. Hallac Deresi Vadisi

Hallac Deresi Vadisi
Hallac Deresi Vadisi

Kapadokya’nın en az bilinen ama belki de en huzurlu vadilerinden biri olan Hallac Deresi Vadisi, doğayla baş başa kalmak isteyenler için adeta gizli bir cennet. Göreme ile Ortahisar arasında, Güvercinlik Vadisi’nin biraz daha güneyinde yer alan bu vadi, turist kalabalığından uzak, sessiz ve sakin atmosferiyle öne çıkıyor. Adını bölgeden geçen küçük dereden alıyor; bu su yolu özellikle ilkbaharda canlanıyor ve vadiye ayrı bir serinlik katıyor. Vadi boyunca yürürken yemyeşil ağaçlar, kayalara oyulmuş eski güvercinlikler, birkaç küçük mağara ve Kapadokya’nın o eşsiz doğal dokusu size eşlik ediyor. Diğer ünlü vadiler kadar dramatik kaya oluşumları olmasa da, burası doğayla daha iç içe bir yürüyüş deneyimi sunuyor. Yaklaşık 2-3 kilometrelik patikalar boyunca zaman zaman kayaların arasından geçiyor, zaman zaman dereden atlayarak yolunuza devam ediyorsunuz. Yürüyüş oldukça kolay, ancak kaygan bölgeler için yine de dikkatli olmakta fayda var. En güzel kısmı ise neredeyse hiç kalabalık olmaması; sessizliği sadece kuş sesleri ve yaprak hışırtıları bozuyor. Eğer Kapadokya’da biraz daha az bilinen, doğayla baş başa kalabileceğiniz ve tur otobüslerinden uzak bir rota arıyorsanız, Hallac Deresi Vadisi kesinlikle aklınızda bulunmalı. Üstelik doğa yürüyüşüne Göreme ya da Ortahisar’dan kolayca başlayabilirsiniz.


16. Ortahisar Etnografya Müzesi

Ortahisar Etnografya Müzesi
Ortahisar Etnografya Müzesi

Ortahisar Etnografya Müzesi, bölgenin geleneksel yaşamını tüm detaylarıyla gözler önüne seren özel bir müze. 2004 yılında Berrin Yıldız ve Murat Sarıkaya’nın girişimiyle kurulan bu müze, kasabanın eski belediye binası ve Kapadokya’nın ilk turistik oteli olan Göreme Oteli’nin restore edilmesiyle hayat bulmuş . Müze, 12 odadan oluşuyor ve her biri Kapadokya halkının günlük yaşamını, geleneklerini ve kültürel zenginliklerini mankenler ve canlandırmalarla anlatıyor. Kayaların oyularak ev ve kilise haline getirilmesi, tarım aletleri, pekmez yapımı, halı ve kilim dokumacılığı, Türk hamamı, köy meydanı, kız isteme, kına gecesi ve gelin odası gibi temalar, ziyaretçilere adeta zamanda bir yolculuk sunuyor . Müze aynı zamanda bir restoran ve kafeterya ile ziyaretçilere dinlenme imkanı da sağlıyor.


Avanos Gezilecek Yerler

Kızılırmak’ın kıvrımlarında yer alan Avanos, binlerce yıllık tarihi ve kendine has kültürüyle bölgenin en özel duraklarından biri. Adını, Hititler döneminden kalma “Venessa” kelimesinden aldığı söyleniyor ve bu da “yerleşim yeri” anlamına geliyor. Avanos, özellikle çömlekçilik geleneğiyle meşhur; yüzyıllardır Kızılırmak’ın killi toprakları ustaların ellerinde şekil buluyor. Hem tarihi hem sanatı bir arada yaşatan bu şehir, samimi atmosferiyle ziyaretçilerine Kapadokya’nın ruhunu doyasıya hissetme fırsatı sunuyor.


17. Devrent Vadisi

Devrent Vadisi
Devrent Vadisi

Kapadokya'nın en sıradışı, en eğlenceli vadilerinden biri olan Devrent Vadisi, nam-ı diğer Hayal Vadisi, insanın hayal gücünü gerçekten de harekete geçiren bir yer. Ürgüp ile Avanos arasında, Zelve Açık Hava Müzesi’ne çok yakın bir konumda yer alan bu vadi, diğer Kapadokya vadilerinden farklı olarak içinde ne eski bir kilise, ne de yerleşim kalıntıları barındırıyor. Ama asıl büyüsü de tam burada başlıyor. Çünkü burası doğanın milyonlarca yıl süren sabrıyla şekillendirdiği, her biri başka bir şeye benzeyen kayalarla dolu bir açık hava galerisini andırıyor. Kayalara bakınca bir deve, bir fok balığı, bir peri, hatta şapkalı bir insan figürü bile görebiliyorsunuz—tabii biraz hayal gücüyle! Vadinin en meşhur kaya oluşumu ise kuşkusuz Deve Kayası; çökmüş bir deveye tıpatıp benziyor ve gelen herkes bu kayanın önünde mutlaka bir hatıra fotoğrafı çektiriyor.


Vadiye giriş tamamen ücretsiz, üstelik genellikle çok kalabalık olmuyor, bu da huzur içinde gezip kendi hayal dünyanıza dalmanıza olanak tanıyor. Gün doğumu ya da gün batımında buraya gelirseniz, ışığın kayalar üzerinde yaptığı renk oyunları gerçekten görülmeye değer. Kısacası, Kapadokya’da sadece tarih değil, doğanın sanatsal yönüyle de tanışmak istiyorsanız, Devrent Vadisi mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri. Kim bilir, belki de siz kayalarda başka hiç kimsenin fark etmediği yepyeni figürler keşfedersiniz! :)


18. Avanos Tarihi Taş Köprü

Avanos Tarihi Taş Köprü
Avanos Tarihi Taş Köprü

Avanos Tarihi Taş Köprü, Kapadokya’nın kalbinde yer alan Avanos’u Kızılırmak’ın iki yakasında birleştiren zarif bir yapı. 1900’lü yılların başında Osmanlı döneminde inşa edilen bu köprü, kesme taşlardan yapılmış ve yıllardır dimdik ayakta durarak hem şehre hem ziyaretçilerine tarihsel bir dokunuş sunuyor. Üzerinden geçerken hem Kızılırmak’ın huzurlu akışını izleyebilir hem de Avanos’un geleneksel dokusunu hissedebilirsin. Özellikle gün batımında, köprü üstünden görünen manzara tam bir kartpostal gibi. Hem yöre halkı için hem de turistler için adeta buluşma noktası olmuş bu köprü, sadece bir geçiş yolu değil, aynı zamanda geçmişle kurulan bir bağ gibi... Avanos’a yolu düşen herkesin mutlaka üzerinden yürümesi gereken bir yer bence.


19. Kızılırmak Üzerindeki Asma Köprü

Kızılırmak Üzerindeki Asma Köprü
Kızılırmak Üzerindeki Asma Köprü

Avanos’taki Kızılırmak Üzerindeki Asma Köprü, ilçenin en keyifli ve ikonik duraklarından biri. Halk arasında "Sallanan Köprü" olarak da bilinen bu köprü, tamamen yaya geçişi için yapılmış ve yürürken hafifçe sallanmasıyla meşhur. Ahşap zeminli ve metal halatlarla desteklenen köprü, Kızılırmak’ın iki yakasını birbirine bağlayarak hem yerel halkın hem de turistlerin en çok fotoğraf çektiği yerlerden biri olmuş. Özellikle yaz akşamları köprüden geçerken ırmağın serin esintisi ve çevredeki gün batımı manzarası insanın içini huzurla dolduruyor. Bir yandan çocuk kahkahaları, bir yandan nehirden gelen kuş sesleriyle burası adeta Avanos’un ruhunu yansıtan bir nokta. Hem romantik yürüyüşler hem de eğlenceli anılar için birebir.


20. Güray Müze

Güray Müze
Güray Müze

Güray Müze, Avanos’un yer altına saklanmış sürprizlerinden biri diyebilirim. Burası, dünyanın ilk yer altı seramik müzesi olma özelliğini taşıyor ve bu yönüyle hem şaşırtıyor hem de büyülüyor. Tüf kayaların içine oyularak yapılmış bu etkileyici müze, hem binlerce yıllık seramik tarihine ışık tutuyor hem de modern sanatla harmanlanmış bir atmosfer sunuyor. Antik döneme ait çömleklerden günümüz sanatçılarının yaratıcı işlerine kadar uzanan geniş bir koleksiyon var. Hele bir de seramik yapımını deneyeceğiniz atölyelere katılırsanız, hem eğleniyor hem de Avanos’un o meşhur çömlekçilik ruhunu bizzat deneyimliyorsunuz. İçeride gezerken kendinizi bir sanat galerisiyle tarihî bir arkeoloji müzesinin arasında bir yerde hissediyorsunuz. Güray Müze, hem seramiğe merakı olanlar için hem de farklı bir Kapadokya deneyimi yaşamak isteyen herkes için kesinlikle uğranması gereken yerlerden biri.


21. Saç Müzesi

Saç Müzesi
Saç Müzesi

Avanos Saç Müzesi, Kapadokya’nın en sıra dışı ve belki de en duygusal köşelerinden biri. Her şey, 1979’da Fransız bir kadının çömlek ustası Galip Usta’ya veda ederken ona bir tutam saç bırakmasıyla başlamış. Bu küçük anı, zamanla büyüyerek binlerce kadının saç tutamını ve notlarını bıraktığı, tavanlardan sarkan kocaman bir koleksiyona dönüşmüş. 16.000’den fazla saç tutamıyla dünyanın “en fazla saç örneği sergilenen müzesi” unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı'na bile girmiş. Mağaranın içi tamamen saçlarla kaplı; her biri bir hikaye, bir anı barındırıyor. İlk başta biraz tuhaf gelse de, gezdikçe bu yerin aslında ne kadar samimi, dokunaklı ve özel olduğunu hissediyorsunuz. Hatta isterseniz siz de saçınızdan bir tutam bırakıp bu benzersiz müzenin parçası olabiliyorsunuz. Kapadokya’da masalsı bir atmosfer yaşarken, Saç Müzesi de size bambaşka bir insan hikâyesi sunuyor. Bence mutlaka uğranması gereken, unutulmayacak bir deneyim.


22. Zelve Açık Hava Müzesi

Zelve Açık Hava Müzesi
Zelve Açık Hava Müzesi

Avanos’a çok yakın bir mesafede, üç ayrı vadiden oluşan bu geniş alanda gezerken kendinizi adeta taşların içine gizlenmiş bir tarihin izini sürerken buluyorsunuz. Eskiden papazların eğitim gördüğü, Hristiyanlığın ilk izlerinin şekillendiği bu yerleşim, hem dini hem de günlük yaşamın kayalara oyulmuş izlerini taşıyor. Üzümlü, Balıklı ve Geyikli kiliseleri, sade ama etkileyici dokularıyla size bin yıl öncesinden sesleniyor. Vadide dolaşırken eski yaşam alanları, tüneller, hatta kayaya oyulmuş bir cami bile görebilirsiniz. Zelve bir zamanlar yaşam dolu bir köymüş ama 1950’lerde erozyon yüzünden boşaltılmış. Bugün ise, doğayla tarihin iç içe geçtiği bu büyüleyici alanda yürürken hem huzur buluyorsunuz hem de Kapadokya’nın ruhunu daha derinden hissediyorsunuz. Özellikle sabah saatlerinde ya da gün batımına yakın bir zamanda ziyaret ederseniz, Zelve’nin büyüsünü çok daha yoğun yaşarsınız.


23. Çanak Atölyeleri

Çanak Atölyeleri
Çanak Atölyeleri

Avanos’a gittiğinizde çömlek atölyelerine uğramadan dönmek olmaz. Yüzyıllardır Kızılırmak’ın bereketli kırmızı toprağından şekillenen çanak çömlekler, hala geleneksel yöntemlerle yapılıyor. İlçenin dört bir yanına yayılmış bu atölyeler hem üretim hem de deneyim alanı gibi. Mesela Chez Hakan gibi köklü aile atölyelerinde ustaları iş başında izleyebiliyor, hatta çarkın başına geçip kendi çömleğinizi yapma şansı yakalayabiliyorsunuz. Elleriniz çamura bulanırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz; bir yandan ustalardan hikayeler dinliyor, bir yandan da o toprağın ne kadar “canlı” olduğunu hissediyorsunuz. Bazı atölyelerde çay ikramı, samimi sohbetler ve sıcacık bir karşılama da işin bonusu. Kapadokya’nın sadece doğal değil, kültürel mirasını da yaşamak istiyorsanız, Avanos’un bu atölyeleri kesinlikle listenizde olmalı. Hem eğlenceli, hem öğretici, hem de el emeği bir hatıra ile dönüyorsunuz.


Çavuşin Gezilecek Yerler

Kapadokya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çavuşin, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, taşın içine işlenmiş hikayeleriyle büyüleyen bir köy. İsminin nereden geldiği tam olarak bilinmese de, Osmanlı döneminde “Çavuş” unvanına sahip bir kişinin bu bölgeyle bağlantılı olduğuna dair rivayetler var. Eski kiliseleri, kayalara oyulmuş evleri ve sakin atmosferiyle Çavuşin, Kapadokya’nın kalabalığından biraz uzaklaşıp tarih içinde huzurlu bir yolculuğa çıkmak isteyenler için ideal bir durak. Burada her taş, her sokak adeta geçmişin sessiz tanığı gibi seni karşılıyor.


24. Çavuşin Kilisesi

Çavuşin Kilisesi
Çavuşin Kilisesi

Çavuşin Kilisesi, Kapadokya’nın en eski ve en etkileyici kiliselerinden biri. Göreme’ye çok yakın, sadece birkaç dakikalık mesafede bulunuyor ve binlerce yıl öncesine, Bizans dönemine ışık tutuyor. Kaya içine oyulmuş bu kilise, zamanla yıpranmış ama içindeki freskler hala göz kamaştırıyor; özellikle Hz. İsa’nın hayatından sahneler ve Başkalaşım teması çok dikkat çekici. Kilisenin duvarlarında, dönemin imparatoru ve ailesinin tasvirlerini görmek de ayrı bir nostalji katıyor. Buraya adım attığınızda hem o dönemin ruhunu hissediyor hem de Kapadokya’nın tarih kokan atmosferinde küçük bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz. Tarihe meraklıysanız, Çavuşin Kilisesi kesinlikle listenizde olmalı.


25. Çavuşin Eski Camii

Çavuşin Eski Camii
Çavuşin Eski Camii

Çavuşin Eski Camii, Kapadokya’nın benzersiz tarihinden bir parça gibi. Aslında burası eskiden kiliseymiş, sonra Selçuklular zamanında camiye dönüştürülmüş, yani adeta iki dinin izlerini bir arada taşıyan çok özel bir yer. Kaya içine oyulmuş, kendine has mimarisiyle dikkat çekerken, içerideki kemerler ve taş sütunlar sizi zamanda küçük bir yolculuğa çıkarıyor. 1958’de yaşanan bir heyelan yüzünden bir süre kapalı kalmış ama sonra restore edilip yeniden ziyarete açılmış. Çavuşin Köyü’nün bu saklı hazinesi, hem tarihi merak edenler hem de farklı mimari yapılar görmek isteyenler için harika bir durak. Burası, Kapadokya’nın o büyülü atmosferinde ruhunuzu dinlendirecek, gözlerinizi ve kalbinizi doyuracak bir yer kesinlikle.


26. Paşabağ Rahipler Vadisi

Paşabağ Rahipler Vadisi
Paşabağ Rahipler Vadisi

Paşabağ Rahipler Vadisi, Kapadokya’nın en büyüleyici ve mistik yerlerinden biri diyebilirim. Burası öyle sıradan bir vadi değil; kocaman üç başlı peribacalarıyla hemen dikkat çekiyor. Efsaneye göre, 5. yüzyılda Halep’ten kaçan Aziz Simeon burada, yüksek bir peribacası üzerinde inzivaya çekilmiş ve halktan uzak kalmış. Vadideki peribacalarının içine oyulmuş şapeller ve küçük hücreler ise o dönemin keşişlerinin nasıl yaşadığını gözler önüne seriyor. Burada yürürken hem doğanın muhteşem şekillenişini izliyor hem de binlerce yıl önce yaşamış insanların izlerini hissediyorsunuz. Özellikle fotoğraf tutkunları için harika kareler yakalayabileceğiniz, huzurlu ve farklı bir atmosfere sahip bir yer Paşabağ. Kapadokya gezinizde mutlaka uğramalısınız.


27. Gül Vadisi

Gül Vadisi
Gül Vadisi

Göreme ile Çavuşin arasında uzanan bu vadi, adeta doğayla tarihin iç içe geçtiği bir cennet. Yürürken etrafınızda kayadan oyulmuş eski kiliseler, rengarenk çiçekler ve mistik peribacaları size eşlik ediyor. Buranın en güzel yanlarından biri de gün batımında vadinin pembe ve kırmızı tonlara bürünmesi; tam bir görsel şölen! Trekking yapmayı seviyorsanız, Güllüdere’de yürüyüş yapmak hem ruhunuza iyi geliyor hem de Kapadokya’nın saklı güzelliklerini keşfetmenizi sağlıyor. Eğer sakin, huzurlu ve doğayla baş başa kalabileceğiniz bir yer arıyorsanız, Gül Vadisi tam size göre.


28. Kızılçukur Vadisi

Kızılçukur Vadisi
Kızılçukur Vadisi

Kızılçukur Vadisi, Kapadokya’nın en renkli ve büyüleyici yerlerinden biri. Özellikle gün batımında vadi o kadar güzel bir kırmızı-pembe tonuna bürünüyor ki, adeta doğanın kendi ışık gösterisini izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Göreme ile Çavuşin arasında uzanan bu vadi, yürüyüş yapmak için harika bir rota sunuyor; etrafınızda peribacaları, kaya içine oyulmuş kiliseler ve gizemli inziva odaları var. Doğa ve tarihin iç içe geçtiği bu yerde, sakin bir yürüyüş yaparken hem ruhunuz hem de gözleriniz bayram ediyor.


29. Vaftizci Yahya Kilisesi

Vaftizci Yahya Kilisesi
Vaftizci Yahya Kilisesi

Vaftizci Yahya Kilisesi, Kapadokya’nın saklı güzelliklerinden biri ve kesinlikle keşfedilmeye değer. Kaya içine oyulmuş bu kilise, hem tarih hem de sanat açısından zengin bir hazine gibi. İçerideki freskler, Hz. Yahya’nın hayatından kesitler sunarken, rengarenk detaylar ve mistik atmosfer sizi hemen içine çekiyor. Burası sadece dini bir mekan değil, aynı zamanda Kapadokya’nın yüzyıllar boyunca süren kültürel dokusunun da canlı bir yansıması. Eğer tarihi ve ruhani bir deneyim yaşamak isterseniz, Vaftizci Yahya Kilisesi’ni ziyaret etmek tam size göre. Hem huzurlu hem de büyüleyici bir atmosfer sizi bekliyor.


Kapadokya Yeraltı Şehirleri

Kapadokya deyince akla ilk gelen güzelliklerden biri, şüphesiz bu benzersiz yeraltı şehirleri oluyor. Binlerce yıl önce, insanların güvenlik ve korunma amacıyla kayaların içine kazdığı bu labirentler, tarih boyunca pek çok medeniyetin sığınma noktası olmuş. İsimleri farklı olsa da, hepsi ortak bir amaç için inşa edilmiş; savaşlardan, istilalardan kaçmak için güvenli bir yer sağlamak. Kapadokya’nın yeraltı şehirleri, sadece mühendislik harikası değil, aynı zamanda bölgenin zengin kültürel geçmişine dair eşsiz ipuçları sunuyor — keşfederken hem heyecanlanacak hem de tarihin derinliklerine yolculuk yapacaksınız.


30. Derinkuyu Yeraltı Şehri

Derinkuyu Yeraltı Şehri
Derinkuyu Yeraltı Şehri

Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde bulunan bu devasa yeraltı şehri, tam 8 katlı ve yaklaşık 85 metre derinliğe iniyor; yani adeta yerin altındaki küçük bir şehir gibi! 1963 yılında tesadüfen bir evin bodrumunda keşfedilen bu yapı, tarih boyunca Friglerden Bizans’a pek çok medeniyetin sığınma ve yaşam alanı olmuş. Özellikle Roma zulmünden kaçan ilk Hristiyanlar için adeta bir korunak görevi görmüş. İçinde erzak depoları, kiliseler, şarap imalathaneleri, su kuyuları ve daha birçok alan var. Dar tünellerle birbirine bağlanan odalar ve devasa taş kapaklar, güvenliği sağlamak için yapılmış. Derinkuyu sadece bir yerleşim değil, aynı zamanda gerçek bir mühendislik harikası. Kapadokya’ya yolunuz düşerse, bu yeraltı şehrini ziyaret etmek sizi zamanda kısa bir yolculuğa çıkaracak ve tarihin derinliklerine adım atmanızı sağlayacak.


31. Kaymaklı Yeraltı Şehri

Kaymaklı Yeraltı Şehri
Kaymaklı Yeraltı Şehri

Nevşehir’in Kaymaklı kasabasında bulunan bu devasa yeraltı şehri, tam 8 katlı ve ilk katları Hititler dönemine kadar uzanıyor. Zamanla Roma ve Bizans dönemlerinde genişletilen bu şehir, özellikle Roma zulmünden kaçan ilk Hristiyanlar için adeta güvenli bir sığınak olmuş. Günümüzde dört katı ziyaretçilere açık ve her köşesinde sizi tarihin derinliklerine götüren tüneller, odalar ve gizli geçitler var. Kaymaklı, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda gerçek bir mühendislik harikası; dar tüneller, havalandırma bacaları, depo ve kiliselerle dolu. Ayrıca araştırmalara göre tam olarak kanıtlanamasa da, Derinkuyu ile Kaymaklı Yeraltı Şehirleri 9 km uzunluğundaki gizli bir yol ile birbirlerine bağlanıyormuş. Buda bölgedeki yeraltı şehirlerinin tekil yapılardan çok entegre bir sistem olarak planlandığını göstermekte. Kapadokya gezinizde burayı mutlaka görmelisiniz; hem tarih hem de kültürle dolu bu yer, unutulmaz bir deneyim sunuyor.


32. Mazı Yeraltı Şehri

Mazı Yeraltı Şehri
Mazı Yeraltı Şehri

Mazı Yeraltı Şehri, Kapadokya’nın en etkileyici ve biraz daha az bilinen yeraltı şehirlerinden biri. Ürgüp’e 18 km, Kaymaklı’ya ise 10 km mesafede, Mazı Köyü’nde yer alıyor ve 1995 yılında bir çobanın tesadüfen keşfiyle gün yüzüne çıkmış. Sekiz katlı olan bu dev yeraltı şehrinin şu anda sadece iki katı ziyarete açık. Girişte düzensiz taşlarla örülmüş koridorlar ve güvenlik için kullanılan büyük sürgü taşları var. Mazı’nın giriş katında hayvanlar için kayadan oyulmuş yalakların olduğu geniş ahırlar dikkat çekiyor. Ayrıca, üzümlerin şıra haline getirildiği şırahane bölümü ve kabartmalarla süslenmiş küçük ama etkileyici bir kilise de burada yer alıyor. Yaklaşık 6.000 kişinin uzun süre burada yaşayabileceği düşünülüyor ve hatta banyo olarak kullanılan bölümlerin bile bulunması, bu yeraltı şehrinin ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. 2015 yılında düzenlemelerle ziyarete açılan Mazı Yeraltı Şehri, Kapadokya gezinizde mutlaka keşfetmeniz gereken, tarihle dolu, huzur veren ve şaşırtıcı bir yer.


Nevşehir'e Kadar Gelmişken

Nevşehir’e kadar yolunuz düştüyse, sadece Kapadokya’nın peri bacalarını görmekle kalmayın; doğanın saklı cennetlerinden Ihlara Vadisi ve huzur dolu Narlı Gölü’nü de keşfetmeden dönmeyin. Burası, hem yürüyüş yapmayı sevenler için harika rotalar sunuyor hem de sessiz sakin doğa kaçamağı arayanlara kucak açıyor. Kapadokya’nın o büyülü atmosferinden biraz uzaklaşıp, yeşilin ve suyun huzur veren dansını izlemek için Ihlara Vadisi ile Narlı Gölü’ne doğru küçük bir maceraya çıkmaya ne dersiniz?


33. Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi
Ihlara Vadisi

Ihlara Vadisi, Kapadokya’nın en etkileyici doğal ve tarihi güzelliklerinden biri. Yaklaşık 14 kilometre uzunluğunda, dik kayalıklarla çevrili bu derin vadi, Melendiz Çayı’nın sakin suları boyunca uzanıyor. Vadi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış; özellikle erken Hristiyanlık döneminde kaya kiliseleri ve manastırlarla dolu bir yaşam alanı olmuş. Yürüyüş parkurları boyunca görebileceğiniz bu oyma kiliseler, freskleriyle adeta tarihin canlı tanıkları gibiler. Doğa yürüyüşü sevenler için oldukça ideal olan vadi, yemyeşil bitki örtüsü, serin çayı ve temiz havasıyla da huzur dolu bir kaçamak sunuyor. Kapadokya’ya gidip sadece peri bacalarını görmekle yetinmeyin; Ihlara Vadisi’ni keşfedip hem doğanın hem de tarihin tadını çıkarın.


34. Narlı Göl

Narlı Göl
Narlı Göl

Narlı Göl, Kapadokya bölgesinde, özellikle Derinkuyu ve Ihlara Vadisi rotaları üzerinde konumlanan volkanik kökenli bir krater gölü. Göl, ismini şekil olarak “nar tanelerini” andıran kıvrımlı yapısından alıyor. Yer altı sularıyla beslenen bu gölün suyu hem tuzlu hem de sodalı ve termal özellikler taşıyor; bu nedenle çevresinde zamanla sıcak su kaynakları da oluşmuş. Jeotermal özellikleri nedeniyle tarih boyunca bölge halkı tarafından hem şifa niyetine hem de tarımda çeşitli amaçlarla kullanılmış. Gölün çevresinde antik dönemlere ait kalıntılara rastlanmasa da, doğanın binlerce yıllık çalışmasıyla oluşmuş bu etkileyici manzara, bölgenin jeolojik zenginliğini gözler önüne seriyor. Gölün turkuaza çalan rengi ve sakin ortamı, özellikle gün batımı saatlerinde bambaşka bir güzelliğe bürünüyor. Ihlara Vadisi’ne giderken kısa bir mola verip bu doğa harikasını görmek, Kapadokya seyahatinize huzur dolu bir anı daha eklemenizi sağlayacak.


ıhlara vadisi
Ihlara Vadisi

Kapadokya, sadece bir yer değil; doğanın ve tarihin el ele verip yarattığı büyüleyici bir masal diyarı. Peri bacaları arasında dolaşırken, binlerce yıllık yeraltı şehirlerini keşfederken ya da gün batımında vadilere bakarken hissedeceğiniz o huzur, burayı özel yapan şeyin ta kendisi. Umarım bu rehber, gezinizde size yol gösterir ve Kapadokya’nın güzelliklerini doya doya yaşamanıza yardımcı olur. Haritayı cebinize koyun, tavsiyeleri aklınızda tutun ama en önemlisi; keşfederken anın tadını çıkarmayı unutmayın. Şimdiden keyifli bir Kapadokya yolculuğu dilerim!


Kapadokya İşaretli Gezilecek Yerler Haritası, Telefonunuza Kaydedin!

Haritaya ulaşmak için buraya tıklayınız.

Yorumlar


bottom of page