top of page

Viyana Gezi Rehberi: Gezilecek Yerler, Tavsiyeler ve İşaretli Harita

  • Yazarın fotoğrafı: Sabuha Öztürk
    Sabuha Öztürk
  • 13 May
  • 21 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 May

İlk adımımı attığım anda kalbimi çalan, beni büyüleyen o şehir… Tarihin ve sanatın, müziğin ve edebiyatın kucaklaştığı bir yer burası. Habsburg İmparatorluğu’nun ihtişamını hala sokaklarında hissettiğiniz, Mozart’ın, Beethoven’in notalarının havada dans ettiği, Stefan Zweig’ın edebi izlerinin saklı olduğu bir yer.

viyana gezilecek yerler
Klienes Cafe, Viyana

Viyana sadece bir başkent değil, aynı zamanda bir kültür hazinesi, bir sanat mabedi ve hayran kalınası bir yaşam tarzı sunuyor. Burada her köşe başı bir hikaye, her bina bir sanat eseri, her kafe ise sizi yıllar öncesine götüren bir zaman makinesi gibi. Ben Viyana’ya ilk adım attığımda deyim yerindeyse bu şehre aşık oldum; şimdi de bu Viyana gezilecek yerler rehberi ile sizlere, benim hissettiğim o büyüyü ve şehri keşfetmenin en keyifli yollarını aktarmak istiyorum. Hazırsanız, gelin birlikte bu muhteşem şehri keşfedelim!

Viyana'ya kaç gün mü ayırmalı? Yaz ordan bi' 4 gün! :)

Viyana Gezilecek Yerler Listesi (35 Önemli Konum)

  1. Rathausplatz

  2. Rathaus (Viyana Belediye Binası)

  3. Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)

  4. Hofburg Sarayı

  5. Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)

  6. İspanyol Binicilik Okulu

  7. Belvedere Sarayı

  8. Schönbrunn Sarayı

  9. State Opera House (Opera Binası)

  10. Judenplatz (Yahudi Mahallesi)

  11. Albertina Müzesi

  12. Avusturya Parlamento Binası

  13. Hundertwasser Evi

  14. Burgtheater

  15. Sigmund Freud Müzesi

  16. Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi)

  17. Karntner Caddesi

  18. Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)

  19. Karlskirche (Karl Kilisesi)

  20. Mozarthaus

  21. Burggarten ve Mozart Heykeli

  22. Leopold Müzesi

  23. Peterskirche (St. Peter Kilisesi)

  24. Ankeruhr Saati

  25. Stadtpark (Viyana Şehir Parkı)

  26. Votivkirche (Votiv Kilisesi)

  27. Cafe Central

  28. Volksgarten

  29. Prater & Dönme Dolap

  30. Haus Der Musik

  31. Flohmarkt am Naschmarkt

  32. Naschmarkt

  33. Stefan Zweig'ın Evi

  34. Graben Caddesi ve Veba Sütunu

  35. Maria-Theresien-Platz


1. Rathausplatz

Rathausplatz
Rathausplatz

Viyana’nın kalbinde yer alan Rathausplatz, şehrin en canlı ve fotojenik meydanlarından biri. Hemen yanında yer alan görkemli Rathaus (Belediye Binası), adeta bir masal şatosunu andırıyor. Gotik tarzda inşa edilen bu bina, hem dış mimarisiyle hem de akşamları ışıklandırıldığında sunduğu manzarayla büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.

Rathausplatz
Rathausplatz

Rathausplatz yılın neredeyse her dönemi farklı bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Eğer kışın gidersen burada kurulan Viyana Noel Pazarı (Christkindlmarkt) seni sıcacık şarap kokuları ve tarçınlı tatlarla karşılayacak. Yaz aylarında ise açık hava film gösterimleri, konserler ve sokak lezzetleriyle tam bir festival alanına dönüşüyor.


Kısacası Rathausplatz, Viyana’da hem yerel hayatı gözlemlemek hem de tarihi bir atmosferde zaman geçirmek için harika bir durak.


2. Rathaus (Viyana Belediye Binası)

Rathaus (Viyana Belediye Binası)
Rathaus (Viyana Belediye Binası)

Viyana’nın en etkileyici yapılarından biri olan Rathaus, yani Belediye Binası, ilk bakışta seni bir saraya bakıyormuşsun gibi hissettirebilir. Gotik mimarinin zarif detayları, ince kuleleri ve devasa boyutlarıyla bu bina aslında bir belediye binasından çok daha fazlası gibi duruyor – ve gerçekten de öyle!


1883 yılında tamamlanan Rathaus, mimar Friedrich von Schmidt tarafından tasarlanmış. Ana kuledeki figür, kentin sembollerinden biri olan “Rathausmann” adını taşıyor ve bir çeşit Viyana maskotu gibi düşünülüyor.

Rathaus (Viyana Belediye Binası)
Rathaus (Viyana Belediye Binası)

Rathaus’un içi de dışı kadar etkileyici. Altın varaklı salonlar, kristal avizeler ve ihtişamlı merdivenlerle tam anlamıyla bir “wow” etkisi yaratıyor. Özellikle balo salonu, şehrin en önemli etkinliklerine ev sahipliği yapıyor: Viyana Balosu, konserler, resmi törenler...


İçeri girmek için rehberli turlara katılmak gerekiyor ama dışarıdan bile binanın havası insanı etkiliyor.


3. Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)

Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)
Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)

Viyana’nın tam göbeğinde, Stephansplatz meydanında yükselen bu görkemli yapı, şehrin simgesi haline gelmiş. Yerel halk ona kısaca "Steffl" diyor, yani “küçük Stefan” – ama aslında hiç de küçük değil.


Stephansdom’a ilk kez yaklaştığında dikkatini ilk çekecek şey, rengarenk desenli çatısı olacak. Tam 230.000 seramik kiremit kullanılarak yapılmış bu çatı, katedrale masalsı bir hava katıyor. Özellikle güneş vurduğunda o çatı parıl parıl parlıyor.

Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)
Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)

Stephansdom’un tarihi 12. yüzyıla kadar uzanıyor. İlk başta daha küçük ve Romanesk bir kilise olarak inşa ediliyor ama zamanla Gotik tarzda büyütülerek bugünkü halini alıyor. Yüzyıllar boyunca Viyana’nın en önemli olaylarına tanıklık etmiş: kraliyet düğünleri, cenazeler, savaşlar…

Hatta Mozart'ın düğünü ve cenaze töreni de burada gerçekleşmiş!

Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)
Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)

İçeri girdiğinde seni yüksek tavanlar, gotik sütunlar ve loş ama büyüleyici bir atmosfer karşılıyor. Devasa org, mistik heykeller ve vitray pencereler etkileyici bir ortam yaratıyor. Dilersen bir mum yakıp küçük bir dilek de dileyebilirsin, kimse garipsemez.


Ayrıca içerideki rehberli turlar sayesinde hem mimariyi daha iyi anlayabiliyor hem de tarihine dair ilginç detaylar öğrenebiliyorsun.


Stephansdom’un Güney Kulesi (Südturm) tam 136 metre yüksekliğinde. Dilersen 343 basamak tırmanarak zirveye ulaşabiliyorsun (evet, asansör yok ama her adımına değer). Yukarıdan Viyana’nın muazzam şehir manzarası ayaklarının altında. Asansörle çıkmak istersen, Kuzey Kulesi’ni tercih edebilirsin. Orada da ünlü “Pummerin” çanı var – Avrupa’nın en büyük ikinci çanı.


Katedralin altında yer alan katakomblar (mezar odaları), biraz ürkütücü ama çok ilginç. Rehberli turlarla gezilebiliyor. Eski dönemlerde veba salgınları sonrası gömülen iskeletleri, mumyalanmış bedenleri ve tarihi mezarları görebiliyorsun. Viyana'nın karanlık ama gerçek yüzüne bir pencere adeta.


Rehberli turlar ve katedralde konser deneyimi için buradan bilet alabilirsiniz.


4. Hofburg Sarayı

Hofburg Sarayı
Hofburg Sarayı

Yüzyıllar boyunca Habsburg Hanedanı'nın kışlık sarayı olarak hizmet vermiş ve imparatorların gündelik yaşamından resmi törenlerine kadar her şey bu duvarların arasında yaşanmış.


Bugün Hofburg, müze, ofis, kilise ve kütüphane gibi birçok farklı yapıyı barındırıyor. Bir başka deyişle: burası hem geçmişin izlerini sürebileceğin hem de günümüz Viyana’sını hissedebileceğin bir yer.

Hofburg Sarayı
Hofburg Sarayı

Hofburg Sarayı’nın içinde gezilecek o kadar çok yer var ki, adeta küçük bir şehir gibi! En ilgi çekici bölümlerden biri, Franz Joseph ve İmparatoriçe Elisabeth’in yaşadığı İmparatorluk Daireleri. Mobilyalar, perdeler ve eşyalar öylesine iyi korunmuş ki, sanki imparator az önce dışarı çıkmış gibi bir his veriyor. Sarayın içinde bir de oldukça etkileyici bir Sisi Müzesi bulunuyor. İmparatoriçe Elisabeth’in zarif ama bir o kadar da hüzünlü hayatı burada detaylı şekilde anlatılıyor; günlükleri, kıyafetleri ve özel eşyaları sayesinde onu daha yakından tanıyabiliyorsun.

Hofburg Sarayı
Hofburg Sarayı

Sarayın içinde bir başka nefes kesici alan ise Avusturya Ulusal Kütüphanesi. Burası sadece bir kütüphane değil, tavan freskleri ve antik kitaplarla süslenmiş raflarıyla tam anlamıyla bir sanat eseri gibi. Eğer biraz şanslıysan, İspanyol Binicilik Okulu’nda düzenlenen ve Lipizzan atlarının zarif gösterilerine denk gelebilirsin. Atlar kadar binicilerin asaletine de hayran kalıyorsun. Hofburg’un her köşesi tarih ve estetikle bezeli; her adımda başka bir hikayeye tanıklık ediyorsun.

Hofburg Sarayı
Hofburg Sarayı

Hofburg Sarayı, Viyana’nın tarihini, ihtişamını ve zarafetini aynı anda yaşatan nadir yerlerden biri. İster tarih meraklısı ol, ister sadece güzel binalar gezmeyi sev – buradan etkilenmeden çıkmak pek mümkün değil.


Rehberli turlara buradan göz atabilirsiniz.


5. Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)

Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)
Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)

Viyana’da bir kütüphane gezeceğim desem belki kulağa çok da heyecanlı gelmeyebilir… ama söz konusu yer Prunksaal olunca işler değişiyor! Burası sadece kitapların saklandığı bir yer değil, tam anlamıyla bir sanat eseri, bir zaman kapsülü gibi. Hatta “dünyanın en güzel kütüphanelerinden biri” denmesi hiç abartı değil.

Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)
Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)

Prunksaal, 18. yüzyılda Habsburg İmparatoru VI. Karl’ın emriyle inşa edilmiş. Tavanındaki freskler, süslü mermer sütunlar ve tavana kadar uzanan ahşap kitap raflarıyla içeri adım atar atmaz seni etkisi altına alıyor. Sessizlik içinde yürürken, bir yandan bu gösterişli mimariye hayran kalıyor, bir yandan da etrafındaki 200.000’e yakın eski kitaba göz gezdiriyorsun. Latince el yazmaları, eski atlaslar, tarihi ciltler… İnsan gerçekten kendini bir film sahnesindeymiş gibi hissediyor.

Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)
Prunksaal (Avusturya Ulusal Kütüphanesi)

Salonun ortasında imparatorun heykeli yer alıyor ve bu detay bile buranın bir kütüphane olmanın ötesinde, bir imparatorluk mirası taşıdığını hatırlatıyor. Eğer kitaplara ya da tarihe ilgin varsa buradan çok etkileneceksin; ama olmasa bile sadece atmosferi görmek bile yeter. Fotoğraf çekmek serbest, ama flaşsız tabii – bu güzelliklerin bozulmasını kimse istemez.


Online bilet için resmi web sitesi burası.

Rehberli turlar için de buraya göz atabilirsiniz.


6. İspanyol Binicilik Okulu

İspanyol Binicilik Okulu
İspanyol Binicilik Okulu

Viyana’nın kalbinde, Hofburg Sarayı'nın bir köşesinde öyle bir yer var ki, atları bu kadar zarif ve etkileyici görmemiş olabilirsin: İspanyol Binicilik Okulu. Burası, dünyada klasik binicilik sanatını hala geleneksel yöntemlerle sürdüren en eski okullardan biri. Ve evet, adı üstünde: buradaki atlar dans ediyor gibi hareket ediyor!


Okula bu ismin verilmesinin nedeni, burada kullanılan atların kökeninin İspanya’ya dayanması. 16. yüzyılda Habsburg Hanedanı döneminde, asil ve zarif hareketleriyle bilinen İspanyol atları, özellikle de Andalusian cinsi, Avusturya’ya getirilmiş. Bu atlar, savaşlarda ve törenlerde kullanılmış; ama aynı zamanda “yüksek okul” denilen klasik binicilik sanatının gelişmesinde de çok önemli rol oynamış.


Zamanla bu İspanyol atları, Avusturya’daki yerel cinslerle ve özellikle Karintiya ile Slovenya’daki atlarla melezlenerek, bugün Lipizzan olarak bildiğimiz o asil ve bembeyaz atlara dönüşmüş. Yani kökenleri hala İspanya’ya dayanıyor. İşte bu yüzden, binicilik sanatı Avusturya'da gelişmiş olsa da, okula “İspanyol Binicilik Okulu” adı verilmiş — köklerine bir saygı duruşu gibi düşünebilirsin.

İspanyol Binicilik Okulu
İspanyol Binicilik Okulu

Her şey Lipizzan adı verilen beyaz tüylü asil atlarla başlıyor. Bu atlar, uzun yıllar süren özel eğitimlerden geçiyor. Sonrasında binicileriyle birlikte senkronize, neredeyse baleyi andıran figürler sergiliyorlar. Düşünsene; bir at havaya sıçrıyor, yere zarifçe iniyor ve bunu neredeyse müzikle uyumlu şekilde yapıyor. İzlerken hem hayran kalıyorsun, hem de nasıl mümkün olabildiğine şaşırıyorsun.


Okulda düzenli olarak gösteriler yapılıyor. Eğer önceden bilet alırsan bu muazzam gösterilerden birini izleyebilirsin. Genelde sabah saatlerinde yapılan antrenmanlar (Morgenarbeit) da izlenebiliyor ve bunlar biraz daha uygun fiyatlı oluyor. Antrenmanlar sırasında klasik müzik eşliğinde, atların temel hareketlerini nasıl öğrendiğini görebiliyorsun.


Binicilik gösterileri, barok tarzı inşa edilmiş devasa bir salonda yapılıyor. Kristal avizeler, beyaz duvarlar, süslemeler… Böyle bir mekanda at izlemek başlı başına özel bir deneyim haline geliyor. Gerçekten, bu kadar estetik bir at binme salonu görmen çok zor :)


Rehberli turlar için buraya göz atabilirsiniz.


7. Belvedere Sarayı

Belvedere Sarayı
Belvedere Sarayı

Viyana’nın göbeğinde, sadece tarihiyle değil, estetiğiyle de büyüleyen bir yer var: Belvedere Sarayı. Ama öyle bildiğiniz saraylardan değil; burası adeta Barok mimarinin sanatla dans ettiği bir açık hava sahnesi gibi. Üstelik sadece gözünüze değil, sanatsever ruhunuza da hitap ediyor.

Belvedere Sarayı Bahçesi
Belvedere Sarayı Bahçesi

Belvedere aslında iki ayrı saraydan oluşuyor: Alt Belvedere ve yukarıda tepede yer alan Üst Belvedere. Bu iki yapı, birbirine rüya gibi düzenlenmiş bir bahçeyle bağlanıyor. Bahçeler öyle sıradan değil, sanki Versailles’tan bir parça koparıp buraya eklemişler gibi. Heykeller, süs havuzları ve ince ince düşünülmüş detaylar… Kısacası, her adımda “Vay be!” dedirtiyor.


Sarayın ilk sahibi de az kişi değil: Osmanlılara karşı zaferleriyle ünlenen Prens Eugene of Savoy. Kendisi bu sarayı yazlık evi olarak yaptırmış.

Upper Belvedere, Gustav Klimt The Kissing
Upper Belvedere, Gustav Klimt The Kissing

Belvedere bugün Avusturya’nın en önemli sanat müzelerinden biri. İçeride, Avusturya sanat tarihinin başyapıtları var. Ama açık ara en çok ilgi gören eser Gustav Klimt’in meşhur "Öpücük" tablosu. Gerçekten de o tabloyu karşınıza aldığınızda zaman bir an duruyor gibi. Biraz aşk, biraz altın, biraz da hayranlık...


Saray sadece güzel görünümüyle değil, tarihiyle de etkileyici. 1955 yılında Avusturya’nın bağımsızlığını kazandığı antlaşma tam da burada, Üst Belvedere’de imzalanmış. Yani burası hem sanatın hem de tarihin buluşma noktası.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


8. Schönbrunn Sarayı

Schönbrunn Sarayı
Schönbrunn Sarayı

Viyana'da "saray" deyince çoğu kişinin aklına ilk gelen yer muhtemelen Schönbrunn Sarayı oluyor. Ve bu hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü burası tam anlamıyla bir masal diyarı. Göz alıcı mimarisi, devasa bahçeleri ve tarihin her köşesine işlenmiş ihtişamıyla Schönbrunn, Avusturya’nın adeta gurur kaynağı.


Fransız tarzı düzenlenmiş bahçeler, heykeller, labirentler ve fıskiyelerle dolu. Özellikle Gloriette Tepesi’ne çıkarsanız, Viyana manzarası bir tablo gibi karşınıza seriliyor.

Bahçelerin içinde yürümek o kadar keyifli ki, saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Hatta yorgunluk hissettiğinizde bir banka oturup çevreyi izlemek bile terapi gibi geliyor.


Schönbrunn’un sürprizlerinden biri de Tiergarten Schönbrunn, yani dünyanın hala aktif olan en eski hayvanat bahçesi! 1752 yılında açılmış. Bugün ise pandalardan zürafalara kadar birçok hayvanı görebileceğiniz, hem çocukların hem de büyüklerin bayıldığı bir yer.

Schönbrunn Sarayı
Schönbrunn Sarayı

Bu gösterişli saray, Habsburg Hanedanı'nın yazlık eviymiş. Ama öyle “ufak tefek yazlık” değil, içinde 1.441 oda var! Habsburglar yaşasın diye yapılmış ama şimdi biz gezebilelim diye ayakta duran koca bir tarih hazinesi.


Sarayın en meşhur sakini kim derseniz, cevabı belli: İmparatoriçe Sisi. Hem güzelliğiyle hem de özgür ruhuyla tanınan Sisi, burada yıllarını geçirmiş. Hatta onun özel eşyaları, yatak odası ve kişisel eşyaları hala sarayın içinde görülebiliyor.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


9. State Opera House (Opera Binası)

State Opera House (Opera Binası)
State Opera House (Opera Binası)

Viyana’yı gezerken bir noktada şu düşünce mutlaka gelir: “Bu şehirde adım başı sanat var!” İşte bu duygunun kalbi sayılabilecek yerlerden biri de, şüphesiz, Viyana Devlet Operası. Diğer adıyla Staatsoper. Burası öyle sadece bir bina değil — bir gelenek, bir duruş, hatta biraz da bir aşk hikayesi gibi. Kimi insanlar için Eiffel Kulesi neyse, müzik tutkunları için de Viyana Operası odur.


Operanın dışı etkileyici ama içeri girdiğinizde gerçek “vay be” başlıyor. Tavan süslemeleri, kristal avizeler, kırmızı kadife koltuklar... Sanki bir kraliyet kutlamasına davetli gibisiniz. Bu binanın 1869 yılında açıldığını ve ilk gösterinin Mozart’ın Don Giovannisi olduğunu düşününce tüyler diken diken oluyor.

State Opera House (Opera Binası)
State Opera House (Opera Binası)

Operada her akşam başka bir eser sahneleniyor. Bazen bir Verdi operası, bazen bir Strauss balesi, bazen de çağdaş bir eser... Üstelik bu dünya çapında prodüksiyonlara bilet almak sanıldığı kadar zor ya da pahalı değil.


Minik bir ipucu: Eğer içeride bir akşam geçirmek isterseniz ama bütçeniz sınırlıysa, ayakta izleme biletleri (standing tickets) tam size göre. 10 Euro’nun altında bir fiyata, en heyecan verici gösterilerden birini izleyebiliyorsunuz! Sadece biraz erken gidip sıraya girmeniz gerekiyor.


Yaz aylarında dışarıda büyük bir ekran kuruyorlar ve içerideki gösteriler canlı olarak yayında. Yani bir banka oturup elinizde dondurmayla Mozart izlemek mümkün. Sanat bu kadar ulaşılabilir olunca, insan Viyana’ya bir kez daha hayran kalıyor.


Ziyaret etmek için illa bir gösteri izlemeniz gerekmiyor; bina içi rehberli turlar da var. Yaklaşık 40-45 dakika sürüyor ve perde arkasını da görüyorsunuz — sahne arkasındaki sistemler, kostüm atölyeleri ve sanatçı kulisleri dahil.


Online bilet ve etkinlik takvimi gibi tüm detaylar burada.

Eğer tükenmiş olursa buraya da göz atabilirsiniz :)


10. Judenplatz (Yahudi Mahallesi)

Judenplatz (Yahudi Mahallesi)
Judenplatz (Yahudi Mahallesi)

Orta Çağ’da Viyana’daki Yahudi topluluğunun merkezi tam da burasıymış. 13. ve 14. yüzyıllarda burada bir sinagog, dini okullar ve Yahudi evleri varmış. Ancak 1421 yılında gerçekleşen “Viyana Geçici Sürgünü” sırasında topluluk dağıtılmış, sinagog yıkılmış ve bu meydan tarihin karanlık bir dönemine tanıklık etmiş. Yıllar sonra bu tarih unutulmasın diye Judenplatz, yeniden anlam kazandırılarak düzenlenmiş.


Meydanın tam ortasında sizi oldukça sade bir anıt karşılar: Holokost Anıtı, diğer adıyla Namenlosen Bibliothek (İsimsiz Kütüphane). Sanatçı Rachel Whiteread tarafından tasarlanmış bu anıt, Nazi rejimi tarafından öldürülen Avusturyalı Yahudiler’in anısına yapılmış. Yapının dışındaki kitaplar içe dönük şekilde duran beton bloklardan oluşuyor. Bu sembol, anlatılamayan, okunamayan, artık var olmayan hikayeleri temsil ediyor.


11. Albertina Müzesi

Albertina Müzesi
Albertina Müzesi

Viyana’da sanat dolu bir gün geçirmek istiyorsanız, adımlarınız eninde sonunda Albertina Müzesi’ne çıkar. Belki ilk bakışta bir saray gibi görünüyor ama içeri girdiğinizde, sizi Van Gogh’tan Monet’ye, Picasso’dan Klimt’e uzanan dev bir sanat koleksiyonu karşılıyor. Yani öyle sıradan bir müze değil, resmen sanatla dolu bir zaman kapsülü gibi!

Albertina Müzesi

Albertina, aslında bir zamanlar Habsburg ailesine ait bir konutmuş. Özellikle Arşidük Albert bu binada yaşamış ve zamanla kendi koleksiyonunu oluşturmaya başlamış. Bugünse bu tarihi yapı, Avrupa’nın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor.


Binanın içi de dışı kadar etkileyici. Mermer merdivenler, görkemli salonlar ve tavan süslemeleri arasında gezerken, bir yandan da orijinal Monet tablolarıyla göz göze geliyorsunuz. Kim derdi ki bir sarayda Van Gogh ile buluşacaksınız?

Albertina Müzesi

Müzenin en popüler bölümü hiç kuşkusuz Batı sanatının dev isimlerine ait kalıcı koleksiyonlar. Claude Monet'nin pastel suluboyaları, Picasso’nun farklı dönemlerine ait resimleri, Edgar Degas’nın bale sahneleri… Hepsi burada.


Ama Albertina sadece ressamları değil, aynı zamanda grafik sanatlarını da odağına alıyor. Müzenin arşivinde tam bir milyondan fazla baskı ve çizim olduğu söyleniyor! Albrecht Dürer’in meşhur “Genç Tavşan” çizimi de burada sergileniyor – hem de çok özel bir koruma altında.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


12. Avusturya Parlamento Binası

Avusturya Parlamento Binası
Avusturya Parlamento Binası

Binayı görünce insanın aklına direkt “Burada ne işi var bu Yunan mimarisinin?” sorusu geliyor. Cevap: Tesadüf değil. 19. yüzyılda inşa edilen bu bina, Antik Yunan mimarisi örnek alınarak tasarlanmış. Neden mi? Çünkü demokrasi fikri Antik Yunan’dan doğmuştu ve Avusturya da bu fikri vurgulamak istemişti. Yani her sütun, her heykel bir mesaj taşıyor aslında.


En dikkat çeken detaylardan biri de önündeki Pallas Athena Heykeli. Bilgelik ve adaletin tanrıçası Athena’nın bu devasa hali, Parlamento’nun amacını tam yerinde simgeliyor.

Avusturya Parlamento Binası
Avusturya Parlamento Binası

Avusturya Parlamento Binası sadece dışarıdan bakıp geçilecek bir yer değil. Rehberli turlarla içeri girip meclis salonlarını, büyük oturum odalarını ve tarihi detayları görebilirsiniz. İç dekorasyon da en az dışı kadar etkileyici: Yüksek tavanlar, büyük freskler, kırmızı halılar…

2022’de uzun bir restorasyon sürecinden çıktı, o yüzden şu an pırıl pırıl ve modern sistemlerle donatılmış halde. Ama tarihine ve estetiğine sadık kalınarak yenilenmiş.


İçeride sadece meclis değil, aynı zamanda Demokrasi Merkezi diye bir bölüm de var. Ziyaretçilere açık bu interaktif alanda, Avusturya'nın siyasi yapısı, demokrasi süreci ve tarihteki dönüm noktaları ilgi çekici ve sade bir şekilde anlatılıyor. Yani sadece turistler değil, Viyanalılar da buraya gelip bir şeyler öğreniyor.


Rehberli tur için online bilet alabileceğiniz resmi web sitesi burası.


13. Hundertwasser Evi

Hundertwasser Evi
Hundertwasser Evi

Viyana'nın klasik mimarisine alışkınsanız, Hundertwasser Evi sizi şaşırtacak. Ünlü Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından tasarlanan bu bina, yuvarlak hatlar, canlı renkler ve doğal formlar ile dikkat çekiyor. Burası sadece bir bina değil, doğa ile insanın buluştuğu bir sanat eseri.


Hundertwasser, binayı tasarlarken doğa ile uyum içinde olmayı hedeflemiş. Yeşil alanlar, mozaik taşlar ve doğal şekiller ile binanın dış yüzeyi, tıpkı bir tablo gibi. Ayrıca, her şey dalgalı ve organik bir şekilde tasarlanmış, hiçbir düz çizgi yok.


Ziyaretçi yoğun olsa da, Hundertwasser Evi hala sakin ve huzurlu bir atmosfer sunuyor. Ayrıca, evin yanında bir Hundertwasser Müzesi de var. Sanatçı hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için harika bir fırsat.


14. Burgtheater

Burgtheater
Burgtheater

Viyana’da klasik sanatın kalbinin attığı yerlerden biri de hiç kuşkusuz Burgtheater. Rathaus’un hemen karşısında, geniş bir alana yayılan bu etkileyici yapı, sadece mimarisiyle değil, taşıdığı kültürel mirasla da büyülüyor. 18. yüzyılda İmparatoriçe Maria Theresia’nın emriyle kurulan tiyatro, bugün hala Almanca konuşulan dünyanın en prestijli sahnelerinden biri olarak kabul ediliyor.

Burgtheater
Burgtheater

Dış cephesindeki heykeller ve zarif detaylar kadar iç mekanı da başlı başına bir sanat eseri – ihtişamlı avizeleri, freskli tavanları ve altın işlemeleriyle gerçekten görülmeye değer. Eğer Almanca biliyorsanız bir oyuna bilet almak şahane bir deneyim olabilir, ama bilmiyorsanız bile rehberli turlarla binayı gezmek mümkün. Tiyatroya ilginiz olmasa bile bu tarihi yapının önünde biraz durup fotoğraf çekmek, Viyana’nın kültürel zenginliğini hissedebilmek için yeterli.


Eğer sadece dışarıdan bakmakla yetinmek istemezsen, Burgtheater’ın etkileyici iç mekanını rehberli turlar sayesinde keşfedebilirsin. Turlar genellikle haftanın belirli günlerinde, çoğunlukla Almanca olarak yapılıyor ama bazen İngilizce seçenekleri de oluyor. Yaklaşık 50 dakika süren bu gezide tiyatronun tarihini dinleyip, büyüleyici izleyici salonunu, kraliyet locasını, hatta Gustav Klimt’in erken dönem tavan fresklerini görebiliyorsun. Biletleri doğrudan tiyatronun kendi web sitesinden ya da girişteki gişeden alabiliyorsun.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


15. Sigmund Freud Müzesi

Sigmund Freud Müzesi
Sigmund Freud Müzesi

Viyana'nın en ilgi çekici müzelerinden biri olan Sigmund Freud Müzesi, modern psikolojinin babası Sigmund Freud'un hayatına ve çalışmalarına adanmış. Freud, hayatının büyük bir kısmını burada geçirmiş ve psikanaliz teorilerini geliştirmiş.


Müze, Freud'un eski evi ve çalışma alanı olan Berggasse 19 adresinde yer alıyor. İçeride, Freud’un orijinal mobilyaları, kişisel eşyaları ve psikanaliz ile ilgili önemli belgeler sergileniyor. Ayrıca Freud'un ünlü çalışma odası da korunmuş, burada Freud’un hastalarıyla görüşmeler yaptığı odada fotoğraflar ve eserler yer alıyor.


Ziyaretçilerine, psikanaliz dünyasına dair derinlemesine bir bakış sunan bu müze, özellikle psikoloji ve Freud’un hayatına ilgi duyanlar için oldukça etkileyici.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


16. Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi)

Kunsthistorisches Museum Sanat Tarihi Müzesi
Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi)

Viyana’daki Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi), sanatseverler için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Burası, Avusturya İmparatorluğu’nun muazzam koleksiyonlarını barındıran, dünyanın en önemli sanat müzelerinden biri.

Kunsthistorisches Museum Sanat Tarihi Müzesi
Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi)

Kunsthistorisches Museum, Rönesans’tan Barok döneme, Antik Mısır’dan Roma İmparatorluğu’na kadar çok geniş bir yelpazeye yayılmış eserleri bünyesinde barındırıyor. Müzenin koleksiyonları, sadece Avusturya'nın değil, tüm Avrupa'nın kültürel mirasını temsil eden nadir parçalarla dolu.


Büyük Usta Resim Koleksiyonları: Eğer Rönesans ve Barok dönemi sanatına ilgi duyuyorsanız, burada Vermeer, Rembrandt, Titian, Raphael gibi ünlü ressamların başyapıtlarını görmek mümkün. Özellikle Vermeer’in “Düşünen Kadın” ve Rembrandt’ın “Gece Devriyesi” gibi eserleri, müzenin en dikkat çekici parçalarından.


Antik Eserler: Müzede ayrıca Mısır ve Yunan-Roma dönemlerine ait zengin bir koleksiyon da bulunuyor. Mısır’a ait mumya ve mezar eşyaları, Antik Yunan heykelleri ve Roma’dan kalan mozaikler, tarih meraklılarını oldukça etkiliyor.


Kutsal Sanatlar: Orta Çağ’a ait dini sanat eserleri de müzenin önemli bir parçası. Gotik altın işçiliği, İtalyan dini tablolarda ise İsa’nın yaşamına dair sahneler büyük bir detayla işlenmiş.

Kunsthistorisches Museum Sanat Tarihi Müzesi
Kunsthistorisches Museum (Sanat Tarihi Müzesi)

Sanat sadece koleksiyonlarda değil, Kunsthistorisches Museum’un binasında da kendini gösteriyor. Müzeye girdiğinizde, görkemli mermer merdivenler, yüksek tavanlar, altın varaklarla süslü salonlar ve ihtişamlı freskler sizi karşılıyor. Bina, Johann Bernhard Fischer von Erlach tarafından tasarlanmış ve 1891 yılında açılmış.


Her odada farklı bir tarihi dönem ya da sanat akımına dair özel koleksiyonlar sergileniyor ve binanın mimarisiyle bütünleşen bu eserler, ziyaretçiye gerçekten eşsiz bir deneyim sunuyor.


17. Karntner Caddesi

Karntner Caddesi
Karntner Caddesi

Karntner Caddesi, lüks butikler, dünya markalarının mağazaları ve zarif Avusturya dükkanları ile dolup taşan bir alışveriş caddesi. Eğer alışveriş yapmayı seviyorsanız, burada kendinizi kaybedebilirsiniz! Bunun yanı sıra, caddenin kenarlarında yer alan şirin kafelerde bir kahve içmek veya Avusturya mutfağından lezzetler denemek de harika bir seçenek.


Caddenin başladığı noktada yer alan State Opera Binası (Viyana Devlet Operası) ve Stephansdom (St. Stephen Katedrali) gibi Viyana'nın sembolü haline gelmiş yapılar, bu caddeyi yürüyerek keşfetmenin keyfini arttırıyor. Karntner Caddesi’nden geçerken, tarihi ve modern yapıları bir arada görebilirsiniz.


18. Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)

Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)
Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)

Naturhistorisches Museum, şehrin en zarif binalarından birinde yer alıyor. Johann Bernhard Fischer von Erlach tarafından tasarlanan bu ihtişamlı bina, Neoklasik tarzda yapılmış ve içeri girdiğinizde, size görkemli bir atmosfer sunuyor. Büyük salonlar, yüksek tavanlar ve görkemli merdivenler ile müze, bir sanat galerisi gibi görünüyor.


Dinozor Salonu, Mamut İskeleti ve Fosil Bölümü gibi klasik sergiler dışında, müzenin Jeoloji ve Biyoloji alanlarındaki koleksiyonları da oldukça etkileyici. Ayrıca, müze zaman zaman geçici sergiler düzenleyerek, ziyaretçilere farklı bilimsel ve doğa temalı sergiler sunuyor.

Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)
Naturhistorisches Museum (Doğa Tarihi Müzesi)

Doğa Tarihi Müzesi, çok çeşitli fosil koleksiyonları, madenler, büyük hayvan iskeletleri ve taşlar ile dolu. Özellikle dinozor fosilleri ve mamut iskeletleri gibi devasa sergiler, ziyaretçileri adeta zaman yolculuğuna çıkarıyor. Müzede ayrıca yeryüzündeki yaşamın evrimi, biyoçeşitlilik ve iklim değişikliği gibi konularda çok detaylı bilgiler sunuluyor.


Bir de Mısır bölümünde mumyalama teknikleri ve eski medeniyetlere ait eserler yer alıyor. Kaya sanatı, antik objeler ve mumyalar, tarihe olan ilginizi derinleştirecek detaylarla dolu.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


19. Karlskirche (Karl Kilisesi)

Karlskirche Karl Kilisesi
Karlskirche (Karl Kilisesi)

Karlskirche, Johann Bernhard Fischer von Erlach tarafından tasarlanmış ve Barok dönemin ihtişamını yansıtan zarif bir yapıdır. Kilisenin en dikkat çeken özelliklerinden biri, dış cephesindeki iki sütun ve büyük kubbesidir. Bu sütunlar, Roma’daki Trajan Sütunu'nu andıran bir tasarıma sahiptir ve kilisenin öne çıkan simgelerinden.


Kilisenin ön cephesindeki büyük merdiven ve giriş bölümü, ihtişamlı bir atmosfer yaratır. İçeri girdiğinizde ise göz alıcı freskler, altın süslemeler ve zarif detaylar sizi bekler. Kilisenin içi, hem mistik bir hava yaratmak hem de dini temaları vurgulamak için büyük bir titizlikle tasarlanmış.

Karlskirche Karl Kilisesi
Karlskirche (Karl Kilisesi)

Karlskirche’un içinde muazzam freskler ve yüce heykeller sergileniyor. Özellikle Kubbe içindeki fresk dikkat çekici. Bu freskte, Saint Charles Borromeo’nun hayatından sahneler yer almakta ve görsel olarak oldukça etkileyici bir anlatım sunuyor.


Kilisenin içindeki altın detaylar ve süslemeler, Barok döneminin estetik anlayışını tam anlamıyla yansıtır. Ayrıca, kilisenin alt kısmında bir sualtı galerisi bulunuyor ve burada kilisenin yapımına dair bazı tarihi belgeler sergileniyor.


Karlskirche, özellikle güzel bir manzara sunan yerlerden biri. Kilisenin avlusunda dolaşırken St. Charles Borromeo'ya adanmış bu zarif yapıyı daha yakından keşfetme fırsatı buluyorsunuz. Ayrıca, kilisenin tepe katına çıkarak Viyana’nın muazzam manzarasına hakim olabilirsiniz. Asansör ile tepeye çıkılabilmesi, ziyaretçilere kolayca bu manzarayı görme imkanı sunuyor.


Karlskirche'yi ziyaret etmek için giriş ücreti 8 Euro civarında. Öğrenciler, yaşlılar veya grup ziyaretçileri için indirimli biletler sunulabiliyor. Ayrıca, kilisenin tepe katına çıkmak isterseniz, bu ekstra bir ücret gerektiriyor ve bu ücret de 6 Euro.


20. Mozarthaus

Mozarthaus
Mozarthaus

Viyana, bestelediği operalar ve senfonileriyle müzik tarihine damgasını vuran Wolfgang Amadeus Mozart'ın ev sahipliğini yapmış bir şehir. Mozarthaus (Mozart Evi), Viyana'da Mozart’ın yaşamına dair derinlemesine bir bakış sunan eşsiz bir müze. Müzikseverler için oldukça özel bir ziyaret noktası olan bu ev, Mozart'ın 1784-1787 yılları arasında yaşamış olduğu Barok tarzı bir bina içinde yer alıyor.


Mozarthaus, Mozart’ın Viyana'da en uzun süre kaldığı ev olma özelliği taşıyor. Burada kaldığı yıllarda, ünlü "Figaro’nun Düğünü" ve "Don Giovanni" gibi başyapıtlarını besteledi. Evin içindeki odalar, Mozart’ın yaşamı, müzikal dehası ve kişisel yaşamına dair birçok önemli bilgiyi ziyaretçilerine sunuyor.

Mozarthaus
Mozarthaus

Mozarthaus'ta, Mozart’ın yaşamına dair kişisel eşyalar ve bütünleşik bir müzik tarihine ışık tutan eserler sergileniyor. Burada, onun müzik kariyerindeki dönüm noktaları, bestelerinde kullandığı aletler ve önemli notaları da görebilirsiniz. Müze, Mozart'ın ailesiyle geçirdiği yıllar, Viyana'daki müzik çevreleri ve bu dönemin önemli figürleri hakkında da çok değerli bilgiler sunuyor.


Mozarthaus, sadece bir müze değil, aynı zamanda bir müzikal yolculuk sunuyor. Interaktif sergiler, müzikli anlatımlar ve Mozart’ın eserlerinin dinlenebileceği sesli rehberlik ile ziyaretçilere adeta onun dünyasında bir gezinti yapma fırsatı veriyor. Mozart’ın en ünlü eserleri müzenin her köşesinde yankı buluyor.


Rehberli turlar için buraya göz atabilirsiniz.


21. Burggarten ve Mozart Heykeli

Burggarten ve Mozart Heykeli
Burggarten ve Mozart Heykeli

Burggarten, Viyana'nın Hofburg Sarayı’nın hemen yanında yer alan, şehre huzur veren güzel bir park. Yeşil alanlar, gölgelik ağaçlar ve Palmenhaus gibi tropikal bitkilerle dolu bu park, doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenler için harika bir mekan.


Burggarten’in tam ortasında, Mozart Heykeli yer alıyor. Wolfgang Amadeus Mozart’ın altın heykeli, Viyana’daki müzik mirasını simgeliyor ve her yıl ziyaretçilerine ilham veriyor.


22. Leopold Müzesi

Leopold Müzesi
Leopold Müzesi

Viyana'da sanatla iç içe bir gün geçirmek istiyorsanız, Leopold Müzesi tam size göre! Müzeler Bölgesi'nde yer alan bu müze, Avusturya'nın modern sanat dünyasına dair harika bir keşif sunuyor. Eğer Egon Schiele'nin keskin çizimlerine, Gustav Klimt'in altın sarısı tablolarına ve Oskar Kokoschka'nın dramatik portrelerine hayransanız, burası sizi büyüleyecek.

Leopold Müzesi
Leopold Müzesi

Leopold Müzesi, özellikle Egon Schiele'nin eserleriyle ünlü. Schiele'nin çalışmalarındaki duygusal derinlik, sizde bambaşka bir etki bırakacak. Ayrıca, Klimt'in altın dokunuşları ve Kokoschka'nın güçlü renkleriyle şekillenen eserleri de müzede sizi bekliyor. 20. yüzyılın başlarından kalan bu muazzam koleksiyon, Viyana’nın sanat sahnesinin ne kadar derin ve etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


23. Peterskirche (St. Peter Kilisesi)

Peterskirche (St. Peter Kilisesi)
Peterskirche (St. Peter Kilisesi)

Stephansplatz’a çok yakın bu barok kilise, dışarıdan oldukça sade görünse de, içeri adım attığınız anda adeta başka bir dünyaya giriyorsunuz.

Peterskirche (St. Peter Kilisesi)
Peterskirche (St. Peter Kilisesi)

İçeride sizi karşılayan altın süslemeler, mermer detaylar ve yukarıya baktığınızda şaşkınlıkla izleyeceğiniz tavan freskleri, kiliseyi adeta bir sanat galerisine çeviriyor. Sessizliği ve atmosferiyle insanı büyülüyor. Üstelik zaman zaman ücretsiz org konserleri de oluyor; denk gelirseniz kesinlikle kaçırmayın!


24. Ankeruhr Saati

Ankeruhr Saati
Ankeruhr Saati

Viyana sokaklarını gezerken yukarı bakmayı unutmayın! Çünkü bir köşede sizi Ankeruhr (Anker Saati) karşılayabilir. Hoher Markt meydanında yer alan bu sıra dışı saat, sadece zamanı değil, adeta tarihi gösteriyor.


Ankeruhr, 1900’lerin başında yapılmış ve tam bir Art Nouveau (Jugendstil) şaheseri. Saatin üzerinde her saat başı tarihi bir figür beliriyor ve yavaşça ilerliyor. Mozart, Maria Theresa, Marcus Aurelius gibi önemli isimler her gün bu saatte "yürüyüşe" çıkıyor. En görkemli anı ise öğlen 12:00 – çünkü tam o saatte tüm figürler sırayla geçit töreni yapıyor :)


25. Stadtpark (Viyana Şehir Parkı)

Stadtpark Viyana Şehir Parkı
Stadtpark (Viyana Şehir Parkı)

Viyana'nın koşuşturmasından biraz uzaklaşıp nefes almak isterseniz, Stadtpark (Şehir Parkı) tam size göre. 1862 yılında açılan bu yemyeşil park, şehrin tam ortasında uzanan bir doğa molası gibi.


Geniş çimenlerde uzanabilir, yürüyüş yollarında dolaşabilir ya da banklara oturup Viyana’nın ritmini uzaktan izleyebilirsiniz. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında park rengarenk çiçeklerle doluyor ve atmosferi iyice büyüleyici hale geliyor.


26. Votivkirche (Votiv Kilisesi)

Votivkirche Votiv Kilisesi
Votivkirche (Votiv Kilisesi)

Votivkirche, 1850’lerde İmparator Franz Joseph’e düzenlenen bir suikast girişiminden sonra, “şükür” anlamında yaptırılmış. Bu yüzden adı da "Votive" yani adak anlamına geliyor. İnce işçilikli kuleleri, yükselen kemerleri ve renkli vitraylarıyla tipik bir neo-gotik başyapıt.

Votivkirche Votiv Kilisesi
Votivkirche (Votiv Kilisesi)

İçeri girdiğinizde sizi göğe uzanan sütunlar, detaylı taş oymalar ve göz alıcı vitray pencereler karşılıyor. Sessizliği ve huzurlu ortamıyla kalabalıktan uzaklaşıp soluklanmak için harika bir yer. Dış cephesindeki ince detaylar ise fotoğraf severler için ayrı bir cennet!

27. Cafe Central

Cafe Central
Cafe Central

Viyana’da bir kafeye oturup sadece kahve içmek değil, aynı zamanda tarihle iç içe olmak isterseniz, rotanızı mutlaka Cafe Central’a çevirin. 1876’dan beri ayakta olan bu kafe, sadece güzel tatlılarıyla değil, geçmişin izlerini taşıyan atmosferiyle de büyülüyor.

Cafe Central
Cafe Central

Bu kafe öyle sıradan bir yer değil. Freud, Troçki, Stefan Zweig, hatta Hitler gibi tarihe damga vurmuş isimler burada oturmuş, yazmış, tartışmış… O yüzden Café Central’a girdiğinizde sadece kahve değil, sanki bir dönem ruhunu da yudumluyorsunuz.


Menüde Viyana’ya özgü Apfelstrudel, Sachertorte gibi tatlılar başrolde. Yanına ise klasik bir Melange (Viyana usulü sütlü kahve) harika gider. Tatlılar hem göze hem damağa hitap ediyor, ama biraz sıra beklemeye hazır olun – özellikle öğleden sonraları epey kalabalık oluyor.


Cafe Central, sadece bir kafe değil, adeta Viyana’nın kültürel hafızası. İçeri girince kendinizi bir romanın içinde hissetmeniz işten bile değil :)


28. Volksgarten

Volksgarten

Viyana’da şöyle bir banka oturup dinleneyim, etrafı seyredeyim diyorsanız, Volksgarten sizin için biçilmiş kaftan! Şehrin kalbinde, tam da Parlamento Binası ile Hofburg Sarayı arasında yer alan bu park, huzur arayanların gözdesi.


Volksgarten, Napolyon Savaşları’ndan sonra 1820’lerde halka açık ilk parklardan biri olarak düzenlenmiş. Aynı zamanda parkın içinde Avusturyalı imparatoriçe Elisabeth’e (Sisi) adanmış zarif bir anıt da bulunuyor.


Volksgarten özellikle gül bahçeleriyle meşhur. Bahar ve yaz aylarında parkın içi rengarenk açmış yüzlerce gülle doluyor ve mis gibi kokuyor. Arka planda klasik müzik çalıyor gibi hissettiren bir ambiyansı var. Burada yürümek ya da sadece oturup kitap okumak bile Viyana deneyiminizi bambaşka bir seviyeye taşıyor.


29. Prater & Dönme Dolap

Prater & Dönme Dolap
Prater & Dönme Dolap

Prater aslında devasa bir alan: içinde hem lunapark, hem yeşil yürüyüş yolları, hem de piknik yapabileceğiniz doğal alanlar var. İstersen çimlere uzan, istersen roller coaster’a bin – keyif tamamen sana kalmış.


1897’de açılan bu dönme dolap, şehrin en eski simgelerinden biri. Kabinler biraz nostaljik, biraz da romantik... Tepedeyken tüm Viyana’yı kuş bakışı izleyebiliyorsunuz. Gün batımında binerseniz manzara bir başka güzel oluyor.


Wiener Riesenrad’a binmek için yetişkinler için yaklaşık 14-15 Euro civarında bir ücret ödemeniz gerekiyor (2025 itibarıyla). Ama bence o manzara için kesinlikle değer.


30. Haus Der Musik

Haus Der Musik
Haus Der Musik

Viyana’nın müzikle ne kadar iç içe olduğunu hepimiz biliyoruz, ama bu şehirde müziği sadece dinlemekle kalmıyor, onunla oynuyorsunuz. Eğer klasik müzikle eğlenceli bir deneyim yaşamak isterseniz, mutlaka Haus der Musik’e uğrayın.

Haus Der Musik
Haus Der Musik

Bu interaktif müzede Mozart’tan Beethoven’a, Mahler’den Strauss’a kadar birçok ünlü bestecinin hayatına dair bölümler var. Ama asıl farkı, her şeyi sadece okumak değil, dokunarak, deneyimleyerek keşfedebilmeniz.


Kendi vals melodinizi bestelemek, dijital orkestra yönetmek (evet, gerçek şef gibi!), sesin bilimsel yönlerini eğlenceli deneylerle keşfetmek burada mümkün. Hem yetişkinlere hem çocuklara hitap eden nadir yerlerden biri.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


31. Flohmarkt am Naschmarkt

Naschmarkt Flea Market
Naschmarkt Flea Market

Naschmarkt Flea Market (Flohmarkt am Naschmarkt), Viyana’nın en popüler bit pazarlarından biri. Her cumartesi günü kuruluyor ve özellikle antikalar, ikinci el eşyalar, eski plaklar, kitaplar ve vintage giyim ürünleriyle ilgilenenler için adeta bir cennet.


32. Naschmarkt

Naschmarkt
Naschmarkt

''E yukarıdaki ile aynı değil mi, bunu neden önerdi ki?'' dediğinizi duyar gibiyim. Ama iki pazar birbirinden farklı yukarıdaki bit pazarı sadece cumartesi günü kuruluyor. Burası hem yerel halkın hem de turistlerin en çok uğradığı pazarlardan biri. Yüz yılı aşkın süredir varlığını sürdüren bu pazar, artık sadece taze sebze meyve alınan bir yer değil; aynı zamanda yeme-içme tutkunlarının buluşma noktası.


Naschmarkt, iki ana bölümden oluşuyor: 1. Kısım: Taze sebze ve meyveler, peynir çeşitleri (özellikle Avusturya ve Fransız menşeli), baharatçılar, kuruyemişçiler, salam, jambon, pastırma, turşu, zeytin stantları, Uzak Doğu, Ortadoğu ve Balkan mutfaklarına özgü ürünler.


2. Kısım: Pazarın ortalarına doğru geldiğinizde ortam bir anda minik restoranlarla dolu bir açık hava yeme-içme sokağına dönüşüyor. Falafel, döner, börek gibi Orta Doğu ve Türk mutfağı lezzetleri, İtalyan pizzacılar, sushi barlar, Vietnam noodle’cıları, Avusturya’ya özgü yemekler sunan şık ama samimi restoranlar, modern kafeler, şarap barları, tatlıcılar oluyor. Burada hem ayakta atıştırmalık bir şeyler bulabilir hem de oturup güzel bir öğle yemeği yiyebilirsiniz.


33. Stefan Zweig'ın Evi

Stefan Zweig'ın Evi
Stefan Zweig'ın Evi

Ben tam bir Stefa Zweig aşığıyım. Kitaplığım 2 raf boyunca sadece onun kitaplarına ayrılmış durumda. E hal böyle olunca Viyana'ya gitmeden yana yakınla Stefan Zweig araştırmasına koyuldum. Gelin görün ki, müze ya da herhangi bir anıt-heykel bile yok ona ait. Neyse, ben de Viyana'dan bir Stefen Zweig kitabı alırım anı olarak saklarım diyordum, taaa ki burayı bulana kadar :)


Burası 1881-1942 yılları arasında Stefan Zweig’ın yaşadığı ev ama maalesef ziyaretçilerine açık değil. Bu bina özel mülk olduğu için içeri girilemiyor ama dışardan görmek isteyenler için bir edebi ziyaret noktası.


Sokağından geçmek, kaldırımda oturup “Acaba hangi eserlerini bu evde kaleme döktü? Hitlerin zulmümden kaçıp Brezilya’ya gitme kararını bu evde mi aldı? İnsan ruhunu, psikolojisini, duygularını bu kadar güzel ifade edip kaleme dökebilen birisi nasıl hayatına son verebildi? Hem de eşiyle beraber!” diye diye düşünmeden edemiyor insan. 


Stefan Zweig hayranıysanız ve Viyana’ya kadar gitmişseniz burayı görmeden dönmeyin. Binanın üzerinde küçük, sade bir anı plaketi (Gedenktafel) yer alıyor. Almanca yazılı olan bu küçük plaket şu anlamı taşıyor: “Bu evde yazar Stefan Zweig 1881–1942 yılları arasında yaşamıştır.”


Adres: Schönburgstraße 2, 1040 Wien (4. Viyana Bölgesi Wieden semti)


34. Graben Caddesi ve Veba Sütunu

Graben Caddesi ve Veba Sütunu
Graben Caddesi ve Veba Sütunu

Viyana’nın tam kalbinde, Stephansdom’un önünden yürümeye başladığınızda kendinizi bir anda Graben Caddesi’nde buluyorsunuz. Burası sadece şehrin en şık alışveriş caddelerinden biri değil, aynı zamanda adeta açık hava müzesi gibi. Cadde boyunca yürürken zarif binalar, tarihi kafeler ve sokak sanatçıları arasında kayboluyorsunuz.


Yolun tam ortasında ise göz kamaştıran Veba Sütunu yükseliyor. 1679 yılında Viyana büyük bir veba salgını ile sarsılmış. O dönemde Kutsal Roma İmparatoru I. Leopold, Tanrı’ya dua ederek veba sona ererse bir anıt yaptıracağına söz vermiş. Salgın sona erdiğinde bu şükran nişanesi olarak Veba Sütunu inşa edilmiş. Sütunun üstünde altın varaklı melek figürleri, dua eden insanlar ve vebayı temsil eden dramatik sahneler var. Sütun barok tarzıyla ve tüm ihtişamıyla geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Özellikle akşam saatlerinde ışıklandırmalarla bambaşka bir görünüme bürünüyor; Graben’de yürümek bir anda sıradan bir alışveriş değil, tarihle iç içe bir yolculuğa dönüşüyor.


35. Maria-Theresien-Platz

Maria-Theresien-Platz
Maria-Theresien-Platz

Hofburg Sarayı ile MuseumsQuartier arasında yer alan bu geniş ve zarif meydan, adını Avusturya’nın en önemli hükümdarlarından biri olan Maria Theresia’dan alıyor. Meydanın tam ortasında yükselen anıtsal heykeli çevreleyen düzenli peyzajlı bahçeler, banklar ve çiçeklerle dolu yollar hem dinlenmek hem de etrafı izlemek için harika bir atmosfer sunuyor.


Sağınızda Doğa Tarihi Müzesi, solunuzda ise neredeyse aynısı gibi duran Sanat Tarihi Müzesi yükseliyor — bu simetrik ikiz yapılar mimari anlamda da oldukça etkileyici. Fotoğraf çekmek için ideal, tarihi hissetmek için birebir. Yaz aylarında çimenlere uzanıp müzelerden çıkan insanları izlemek bile başlı başına bir keyif. Hem kültürel hem de görsel anlamda Viyana’nın en zarif noktalarından biri burası.

avusturya bozuk parası

Viyana, insanda iz bırakan o nadir şehirlerden biri. Sokaklarında yürürken sadece güzel binalar ya da tarihi yapılar değil, bir zarafet, bir melodik akış hissediyorsunuz. Müzik sokaklara karışıyor, geçmiş bugüne dokunuyor, her köşe başı sizi başka bir hikayeye sürüklüyor. Ben bu şehri geride bırakırken içimde garip bir hüzün taşıdım; çünkü Viyana insanın sadece gözünü değil, ruhunu da doyuran bir yer. Umarım bu rehber size de hem ilham verir hem de seyahatinizi kolaylaştırır. Viyana’yı keşfederken benim gibi siz de ona aşık olursanız, hiç şaşırmayın. Belki de bu şehirden dönmek değil, onunla hep yaşamak isteyeceksiniz. Şimdilik hoşça kal Viyana, ama eminim yine görüşeceğiz :)


Viyana İşaretli Gezilecek Yerler Haritası, Telefonunuza Kaydedin!

Haritaya ulaşmak için buraya tıklayınız.

Comments


bottom of page