top of page

Paris Gezi Rehberi: Gezilecek Yerler, Tavsiyeler ve İşaretli Harita

  • Yazarın fotoğrafı: Sabuha Öztürk
    Sabuha Öztürk
  • 28 Nis
  • 20 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 May

''Dünya'nın En Turistik Şehirleri'' araştırmasında her sene listenin ilk 3'üne girmeyi başaran, özellikle biz Türklerin en popüler turistik destinasyonu olan Paris'i size tüm detaylarıyla anlatacağım. Öyle ki bu blog size; hem gezilecek yerleriyle, hem ulaşım seçenekleriyle, hem yeme-içme hem de alışveriş konusunda bir rehber olacak. Ek olarak tüm bu detayları haritalarla da destekleyeceğim o yüzden telefonunuza indirmeyi unutmayın. Yazının sonunda bulabilirsiniz.

paris gezilecek yerler
Paris, Fransa

Paris öyle bir şehir ki yediden yetmişe herkese hitap ediyor. İster sevdiceğinizle romantik bir seyahat planlayıp Eyfel'e karşı bir akşam yemeği yiyin, ister kız kıza Şanzelize'de alışverişe gidin, ister çocuğunuzla Disneyland'e gelin, arzu edersiniz de Saint German maçına gidin... Paris herkese ve her zevke göre bir şehir.


Peki benim Paris'le yolum nasıl kesişti? Henüz 20 yaşında kendi paramı yeni yeni kazandığım dönemlerde, tek başıma seyahat etmek isteyip, araştırmaya koyulduğumda içlerinde beni en çok heyecanlandıran Paris olduğundan, Schengen vizemi kaptım ve yola koyuldum. Paris benim için ve eminim ki seyahat eden hemen hemen herkes için en beğendiği 5 ülke arasına girmiştir. Gelin şimdi bu büyülü sanat şehrinin gezilecek tüm yerlerine bir göz atalım, hazırsanız Paris Rehberi'ne başlıyoruz!


Paris Gezilecek Yerler Listesi (37 Farklı Konum)

  1. Eyfel Kulesi

  2. Louvre Müzesi

  3. Notre Dame Katedrali

  4. Montmartre - Ressamlar Tepesi

  5. Sacre Coeur Bazilikası

  6. Disneyland

  7. Şanzelize Caddesi - Avenue des Champs-Élysées

  8. Zafer Takı - Arc de triomphe de l'Étoile

  9. Sen Nehri

  10. Opera Binası - Opéra National de Paris

  11. Versay Sarayı ve Bahçeleri

  12. Pantheon

  13. Orsay Müzesi

  14. Sainte Chapelle

  15. Lüksemburg Sarayı ve Bahçeleri

  16. Shakespeare and Company

  17. Pont des Arts - Aşıklar Köprüsü

  18. Galeries Lafayette

  19. Hotel de Ville

  20. Picasso Müzesi

  21. Tuileries Bahçesi - Jardin des Tuileries

  22. Concorde Meydanı - Place De La Concorde

  23. Moulin Rouge

  24. Pere Lachaise Mezarlığı

  25. Yer Altı Mezarları - Les Catacombes de Paris

  26. III. Alexandre Köprüsü - Pont Alexandre III

  27. Musee Jacquemart-Andre

  28. Parfüm Müzesi - Musee du Parfum Fragonard

  29. Sainte-Genevieve Kütüphanesi

  30. Coulee Verte Rene-Dumont

  31. Rue Cremieux

  32. Galerie Vivienne

  33. Passage des Panoramas

  34. Musee Marmottan Monet

  35. Petit Palace

  36. Le Marais

  37. Latin Quarter


Paris'i hakkını vererek gezeyim diyorsanız minimum 5 gün ayırın derim. Gerçi bu şehre bir kez gelen herkesin yolu eminim ki bir daha düşecek. Listedeki yerlerin çalışma günlerini, ücretleri sürekli güncel tutmaya çalışacağım. Özellikle seyahatiniz öncesi resmi tatil günlerine ve özellikle grev günlerine dikkat etmenizi öneririm. Paris bir nevi grevler şehri aslında. Seyahatinizde bunlarda birine denk gelirseniz grev konusuna göre; ya metro seferleri ya uçuşlar ya da otobüsler iptal olabilir. O yüzden seyahatiniz öncesi minik bir araştırma eminim işinize yarayacak.


1. Eyfel Kulesi

eyfel kulesi
Eyfel Kulesi

Eyfel Kulesi, 1889 Dünya Fuarı için Gustave Eiffel tarafından yapılmış ve fuar bittikten 20 yıl sonra sökülecek şekilde tasarlanmış. Paris halkı hemen hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da tepki göstermekten geri durmamış, onlara göre bu çirkin demir yığını hemen yıkılmalıymış. Üstelik bu halk yıkım için imza kampanyası bile başlatmış. Ünlü yazar Guy de Maupassant, kulenin çirkinliğinden o kadar nefret ediyormuş ki sık sık kulede yemek yemeye geliyormuş, ''Madem kuleden bu kadar nefret ediyorsunuz neden buraya gelip yemek yiyorsunuz?'' diye soranlara "Paris’te Eyfel Kulesi görünmeyen tek yer burası!" cevabını vermiş. Her ne kadar halk tepki gösterse de kule, radyo iletişimi için kullanışlı olduğu anlaşılınca yıkılmaktan vazgeçilmiş. Bugünlerdeyse Paris'in hatta Fransa'nın en ikonik yapılarından biri.


Kuleye çıkmak isteyenler için 2 ayrı seçenek var; ya orta katlar için ya da en üst kat için bilet alıyorsunuz. Seçeneğiniz hangisi olursa olsun önceden bilet almanızı öneririm. Upuzun kuyruklar olabiliyor çünkü. Arzu ettiğiniz kat ve giriş biletini resmi internet site olan bu sayfadan alabilirsiniz. Ayrıca çeşitli turlarla birleştirmek istiyorsanız buradan siz uygun olan turları satın alabilirsiniz.

paris üniversite sokağı
Rue de l’Universite

Kuleyi ziyaret etmek isteyenlerle ya bilet alıp şehri tepeden seyrediyor, ya da Eyfel manzarasına karşı oturup şehrin tadını çıkarıyor. Ben ikinci kesimdenim. Bana göre kuleye çıkıp şehri izlemektense, Eyfel manzaralı bir yerde oturup bir şeyler içip ışık gösterilerini izlemek daha keyifli bence! :)


2. Louvre Müzesi

louvre müzesi
Louvre Müzesi

Günümüzde müze olarak ziyaret ettiğimiz bina aslında 12.yüzyılda Fransız Kralı Philippe Auguste tarafından kale olarak yaptırılmış Yani Louvre, sanatı korumaktan önce Paris’i düşmanlardan korumayı amaçlamış. Sonrasında kraliyet sarayı olarak kullanılsa da 1793'te (Fransız Devrimi sırasında) halka açılmış. Napolyon döneminde müzenin adı bir süreliğine "Musée Napoléon" olarak değiştirilmiş. Ayrıca o dönemde Louvre’daki eserlerin büyük bir kısmı, Napolyon'un Avrupa’da yaptığı savaşların ganimetleri.

louvre apollon galerisi
Louvre, The Galerie d'Apollon

Louvre’daki tüm eserlerin her birine sadece 30 saniye ayırsanız, müzeyi gezmeniz yaklaşık 100 gün sürecek. Evet 100 gün şaka yapmıyorum :) Müze o kadar büyük ki dışarıdan gördüğünüz kısmından çok aslında yeraltında olan kısmı daha büyük. Dünyanın en çok eser barındıran müzesi burası.

mona lisa louvre
Louvre, Mona Lisa

Müzenin en meşhur eserleri; Venüs de Milo Antik Yunan heykeli olan Venüs de Milo, Samothrake'nin Kanatlı Zaferi, dünyanın en eski hukuk metinlerinden biri olan Hammurabi Kanunları, Delacroix’in Özgürlüğü Yöneten Halk tablosu ve tabi ki Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa tablosu. Fakat bu tabloyu öyle kocaman bir tablo gibi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Louvre Müzesi içinde onu farketmeniz zor olacak. Eğer müzede bir kalabalık görüyorsanız bilin ki Mona Lisa tablosu orada :)

Louvre, Red Rooms
Louvre, Red Rooms

Paris'teki birçok yer gibi buraya da giriş bir hayli zor çünkü bilet için ya upuzun sıraları beklemek zorunda kalıyorsunuz ya da biletinizi daha önceden almış olsanız bile girişinde kuyruk olabiliyor. Ama size önereceğim 2 yöntem sayesinde bunları minimuma getireceksiniz. İlki online bilet için kendi web sitelerinden önceden bilet satın almanız. İkicisi ise biletinizi aldıysanız eğer girişi Carrousel du Louvre adlı alışveriş merkezinden yapmanız. Bu alışveriş merkezinden bir yeraltı girişi bulunuyor ve nispeten müzenin kendi girişinden çok daha az yoğun burası.


Giriş Ücreti (2025): Yetişkinler için 22€

Ücretsiz Giriş: 18 yaş altı tüm ziyaretçiler ücretsiz. Ayrıca;

  • 18-25 yaş arası Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) ülkeleri vatandaşları (AB, Norveç, İzlanda, Lihtenştayn).

  • Engelli ziyaretçiler ve bir refakatçileri.

  • İş arayanlar ve gelir desteği alanlar (AEA ülkeleri vatandaşı olanlar, geçerli belge sunmalıdır).

  • Sanat öğretmenleri, ICOM/ICOMOS üyeleri, gazeteciler ve AIAP sanatçıları (geçerli kimlik veya belge ile).

  • Her ayın ilk Cuma günü saat 18:00'den sonra tüm ziyaretçiler için giriş ücretsizdir (Temmuz ve Ağustos ayları hariç).


3. Notre Dame Katedrali

Notre Dame Katedrali
Notre Dame Katedrali

Yapımına 1163'te başlanan ve tamı tamına 180 yılda tamamlanan gotik mimariye sahip bu katedral Paris Başpiskoposluğu’nun merkeziydi ve birçok Fransız kralı zamanında burada taç giydi. Katedral Fransız Devrimi'ne de şahit oldu ve pek çok heykel ve dini sembol tahrip edildi, ciddi şekilde zarar gördü.


Notre Dame zamanla değerini yitirmeye, git gide yıpranmaya devam etti fakat Victor Hugo’nun ünlü romanı "Notre-Dame'ın Kamburu" halkta farkındalık yarattı ve romanın bu başarısı sayesinde katedral restorasyona alındı. Hatta bu roman müzikale de çevrildi ve milyonların stadyumlarda izlediği bir eser haline geldi. Benim zaman zaman açıp izlediğim bu harika müzikalin linki burada. Vaktiniz varsa eğer izlemenizi öneririm. Vaktiniz yoksa bile 45.40 kısmına ilerletin ve kulaklarınızın pasını silin :)


15 Nisan 2019'da Notre-Dame'da büyük bir yangın çıktı. Yangında katedralin ana kulesi çöktü ve çatının büyük kısmı yandı. Hz. İsa'ya ait olduğu iddia edilen Diken Tacı Notre-Dame'da korunuyordu. Neyse ki 2019’daki yangında tacın kurtarıldığı açıklandı. Yangın sonrası katedral dakikalar içinde milyarlarca euro bağış aldı ve restorasyona alındı. 8 Aralık 2024’te restorasyon tamamlandı ve şu an ziyarete yeniden açıldı. Ziyaret için bilet alabileceğiniz online site burada.

paris point zero
Paris Point Zéro

Katedralin hemen önündeki "Point Zero" taşı, Paris'in tam sıfır noktası. Efsaneye göre üzerinde zıplarsan Paris'e geri döneceğin söylenir. Denemesi bedava! :)


4. Montmartre - Ressamlar Tepesi

Montmartre
Montmartre

Montmartre, Paris'in dışında daracık taş sokakları, küçük meydanları ve üzüm bağlarıyla bir köydü aslında. Zamanla Pablo Picasso, Salvador Dali, Vincent van Gogh, Modigliani, Renoir gibi isimler Montmartre’da yaşınması ve eserlerini burada üretmesiyle ''Monrmartre Ressamlar Tepesi'' olarak anılmaya ve ünlenmeye başlamış.


Montmartre'a gittiğimde kalbim deli gibi çarpmaya başlamıştı çünkü en sevdiğim film olan Amelie burada çekilmişti. Ben de tabi ki koyuldum yola ve filmin çekildiği sahneleri keşfetmeye başladım.

Amelie filminden sahneler


Buraya gelmişken nerede fotoğraf çekinmeliyim diyorsan eğer adresin; Rue de l'Abreuvoir ve "La Maison Rose" kafesi olacak. Burası Montmartre'ın en ikonik yerlerinden biri.

montmartre fotoğraf yeri önerisi
La Maison Rose

Şehrin manzarasını görmek istiyorsan eğer Montmartre Funiküleri ile çıkabilirsin tepeye çıkabilirsin, metro bileti geçerli. Ayrıca buraya kadar gitmişken Sacre Coeur'u ziyaret etmeyi ve Place du Tertre'de resmini yaptırmayı unutma, anı olsun :) ama fiyatı baştan konuşmayı unutma.

Place du Tertre
Place du Tertre

5. Sacre Coeur Bazilikası

Sacre Coeur Bazilikası
Sacre Coeur Bazilikası

1870'lerde Fransa'nın Prusya'ya karşı aldığı yenilgi ve 1871 Paris Komünü ayaklanması sonrası ülkenin manevi çöküşte olduğu düşünülüyordu. Fransız halkının günahlarının kefareti amacıyla Sacre Coeur inşa edildi. Bazilika Traverten taşı ile kaplanacak ve yağmurla temas ettiğinde özel bir kimyasal reaksiyonla beyaz bir tabaka salgılayacaktı. Bu sayede yıllar geçse de Sacre Cour hep bembeyaz kalacaktı.


Sacre Cour Bazilikası 1885'ten beri 24 saat açık. Gece ve gündüz sürekli dua ediliyor. Bu kesintisiz ibadet, "Sürekli Tapınma" (Adoration Perpétuelle) olarak adlandırılıyor ve Avrupa'da pekte çok görülmeyen bir gelenek.


Bazilikanın kubbesine (300'den fazla dar basamakla) çıkabiliyorsun. Girişi ücretsiz, kuleye çıkış için 8€ ödemen gerekiyor. Yukarıda 360 derece Paris manzarası seni bekliyor: Eyfel Kulesi, Montparnasse, La Defense ve açık havada Disneyland bile kadrajına girebilir.


6. Disneyland

disneyland paris
Disneyland

Çocuklara unutulmaz bir deneyim yaşatmak isteyen her ailenin, hatta biz yetişkinleri bile heyecanlandığı bir yer burası.


Disneyland Paris, Amerika dışındaki ilk Disney parkı. Tokyo Disneyland'den sonra Asya'da bir Disney oldu ama Avrupa’da ilk olarak burada yapıldı. İlk etaplarda Amerikan tarzı konseptler milliyetçi Fransızlar tarafından tabii ki soğuk karşılandı. Sonra park Fransızca seslendirme ve Avrupa’ya uygun menüler (örneğin peynirli ve şaraplı seçenekler) ekleyerek kültürel uyum sağlamaya başladı.


Buraya neredeyse bir tam gününüz gidecek. Yoğunluk çok fazla olduğundan önceden bilet almanızda fayda var. Bir ya da iki günlük giriş biletleri ya da ulaşım dahil paketleri de satın alabilirsiniz. Turları buradan inceleyebilirsiniz.


3 yaş altı çocuklar için giriş ücretsiz, 3-11 yaş arası çocuklar içinse indirimli biletler sunuluyor.


7. Şanzelize Caddesi - Avenue des Champs-Élysées

Şanzelize Caddesi
Şanzelize Caddesi

17. yüzyılda Kral XIV. Louis’in bahçıvanı Andre Le Notre tarafından planlanan bu cadde, başlangıçta bir bataklıkken zamanla düzenlenip genişletilerek bugün “dünyanın en güzel caddesi” unvanını kazanmış. Paris’in en ünlü ve en prestijli caddelerinden biri, öyle ki Türkçe bir adı bile var :)


Cadde, alışveriş tutkunları için gerçek bir cennet. Lüks markalardan, lokal butiklere, uygun fiyatlı mağazalardan en eski kafe ve restoranlara kadar hemen hemen her şey bu cadde üzerinde yerini almış.


Paris'e yolu düşen hemen hemen herkesin uğrayacağı popüler lokasyonlardan biri burası. ''Aman gitmeyeyim, alışveriş yapmadan duramam.'' diyorsanız haklısınız. Cadde boyunca sıralanmış dükkanlarda sizi resmen içine çekiyor.


8. Zafer Takı - Arc de triomphe de l'Étoile

Paris Zafer Takı
Zafer Takı

Şanzelize Caddesi’nin hemen bitiminde yer alan bu yapı, Napolyon'un Austerlitz Zaferi’nden sonra Fransız ordusunun kazandığı zaferleri onurlandırmak ve savaşta ölen askerleri anmak amacıyla, 128 savaş ve 558 generalin isimleri kemerin üzerine kazınarak yapılmış.


1921 yılında kemerin altına Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetmiş Meçhul Asker’in mezarı yerleştirilmiş. Burada her gün saat 18:30’da “ebedi alev” töreni düzenleniyor.

Charles de Gaulle Meydanı
Charles de Gaulle Meydanı

Zafer Takı’nın tepesine çıkmak isterseniz 280 basamaklı merdiveni göze almanız gerekiyor. Asansör de var ama yine de son kısımlara sadece merdivenle çıkılıyor. Zirveye ulaştığınızda Paris’in 12 büyük caddesinin birleştiği yıldız şekilli kavşağı ve Şanzelize’nin tamamını görebileceğiniz müthiş bir manzara sizi bekliyor.


Giriş ücreti: takvime göre 16-20 euro arasında değişmekte.


9. Sen Nehri

Sen Nehri
Sen Nehri

Sen Nehri, Paris’in can damarı diyebiliriz. Yaklaşık 777 km uzunluğundaki bu nehir tarih boyunca hem ticaret hem sanat hem de romantizmin sembolü olmuş.


Sen Nehri üzerinde 30’dan fazla köprü bulunuyor. Bunlardan en ünlüleri; Altın süslemeleriyle bilinen Pont Alexandre III, aşk kilitleriyle donatılmış Pont des Arts Köprüsü.


Sen kıyıları hem yürüyüş hem de piknik için Parislilerin en sevdiği yerlerden biri. Sizde kruvasanınızı alıp burada minik bir piknik yapabilir, gün batımının keyfini çıkarabilisiniz. Ayrıca Sen nehrinde tekne turları da oluyor. Sizde gündüz veya gece turlarına katılabilir, Eyfel Kulesi, Notre-Dame Katedrali, Louvre Müzesi ve daha birçok simge yapıyı su üzerinden izleyebilirsiniz. Akşam turları özellikle şehrin romantik ışıklandırmasıyla ayrı bir keyifli oluyor.


Sen Nehri tekne turları için buraya göz atabilirsiniz.


10. Opera Binası - Opéra National de Paris

Paris Opera Binası
Paris Opera Binası

1858 tarihinde İtalyan anarşistler tarafından III. Napolyon ve eşine suikast düzenlenmiş ama

şans eseri, III. Napolyon ve eşi yara almadan kurtulmuşlar. Bu olayın ertesi günü, suikastın yapıldığı yerde, yani eski Opera'nın bulunduğu yere, III. Napolyon tarafından bir Opera Binası yapılmasına karar verilmiş.

paris opera binası girişi
Opera Binası Girişi

Opera binası, dışarıdan bakıldığında tam bir görsel şölen: altın kaplamalı heykeller, sütunlar, kemerli girişler, girişteki mermer merdivenler, iç mekandaki devasa kristal avize ve Chagall’ın tavan freski, ziyaretçileri adeta büyülüyor.

paris opera binası sahnesi
Opera Binası Sahnesi

Palais Garnier hala aktif bir gösteri mekanı olarak kullanılıyor; burada bale, opera ve klasik müzik konserleri düzenleniyor. İç mekanını görmek isterseniz rehberli turlar ya da sesli rehber ile giriş yapabilirsiniz.


Etkinlik takvimi ve giriş biletleri için resmi sitelerine göz atabilirsiniz.


11. Versay Sarayı ve Bahçeleri

Versay Sarayı ve Bahçeleri
Versay Sarayı ve Bahçeleri

Kraliyet gücünü Paris’ten uzakta, merkezi bir noktada toplamak ve aristokrasiyi kontrol altında tutmak amacıyla yapılan bu saray, başta Louis XIII’in av köşkü olarak kullanılmaya başlandı. Daha sonra oğlu XIV. Louis döneminde, genişletilerek devasa bir saraya dönüştürüldü. Kraliyet gücünü Paris’ten uzakta, merkezi bir noktada toplamak ve aristokrasiyi kontrol altında tutmak amacıyla saray kullanılmaya devam edildi ta ki Fransız Devrimi’ne kadar.


Fransız monarşisinin gücünü, lüksünü ve gösterişini gözler önüne seren bu saray, hem tarih hem mimari hem de doğa sevenler için tam bir açık hava müzesi gibi.

Versay Sarayı
Versay Sarayı

Sarayın en etkileyici kısmı. 73 metre uzunluğundaki bu ihtişamlı salon, kristal avizeleri, mermer sütunları ve tavandaki savaş sahneleriyle bezeli freskleriyle büyüleyici bir atmosfere sahip. I. Dünya Savaşı'nın sona erdiren Versay Antlaşması burada imzalanmış.

Versay Sarayı Bahçeleri
Versay Sarayı Bahçeleri

800 hektarlık alan, geometrik düzenlenmiş ağaçlar, havuzlar, heykeller ve süs bahçeleriyle donatılmış. Bahçede yürüyüş yapmak, özellikle güzel havalarda adeta başka bir dünyaya adım atmak gibi.


Online bilet almak için resmi internet sitesi burası.


12. Pantheon

Pantheon paris
Pantheon

''Pantheon Roma'da değil miydi ya?'' dediğinizi duyar gibiyim. Ama hem yapım amacı hem de mimarisi birbirinden farklı iki ayrı yapı.

Pantheon paris
Pantheon

XIV. Louis'nin iyileşmesi adına Aziz Genevieve’e adamak için bu kilise inşa edilmiş. Şimdiyse Fransız kahramanlarının mezarlarının bulunduğu anıt mezar. Victor Hugo, Marie Curie, Jean Moulin, Voltaire, Rousseau mezarları burada.



1851 yılında fizikçi Leon Foucault burada dünyaca ünlü sarkacını kurmuş. Sarkacın salınımıyla, Dünya’nın döndüğünü görsel olarak kanıtlamış. Bugün Pantheon’un ortasında bu deneyin bir örneğini görebilirsiniz. Hem bilim hem tarih sevenler için harika bir detay!


Online bilet için resmi site burada.


13. Orsay Müzesi

Orsay Müzesi
Orsay Müzesi

Eğer sanatla, özellikle empresyonizmle ilgileniyorsanız, Louvre’dan sonra Paris’te görülmesi gereken en önemli müzelerden biri burası. Ama açık konuşayım: Burası öyle sıradan bir müze değil, bir zamanlar tren garı olan bu binanın içi başlı başına bir sanat eseri gibi!


İlk olarak Gare d'Orsay adıyla tren garı olarak inşa edilmiş ama sonra uzun süre kullanılmamış, hatta bir ara otel olarak da işlev görmüş. 1986 yılında büyük bir restorasyon sonrası Orsay Müzesi olarak kapılarını açtı.

Van Gogh Yıldızlı Gece
Van Gogh Yıldızlı Gece Üzerinde Rhone

Orsay, 1848 – 1914 yılları arasındaki döneme ait sanat eserleriyle meşhur. Bu, tam da empresyonizm (izlenimcilik) ve post-empresyonizm döneminin altın çağı. Monet, Manet, Degas, Renoir, Cézanne, Van Gogh, Gauguin, Toulouse-Lautrec... hepsi burada! Van Gogh’un “Yıldızlı Gece Üzerinde Rhone”, Monet’nin Nilüferleri, Degas’nın balerinleri, Courbet’nin “Dünyanın Kaynağı”, Orsay’ın göz bebeği eserlerinden.


Online bilet için resmi siteleri burası.


14. Sainte Chapelle

Sainte şapeli
Sainte Chapelle

Dışarıdan bakıldığında sade görünen bu yapı, içine adım attığınızda adeta bir renk ve ışık cennetine dönüşüyor. Paris’te “gizli mücevher” denebilecek yerlerden biri arıyorsan, kesinlikle Sainte-Chapelle’e gitmelisin. Büyüleyici ve kocaman vitrin pencereleri ile burası gotik mimarinin en önemli eserlerinden biri.


Hz. İsa’ya ait kutsal emanetleri (çarmıhın parçası, dikenli taç vb.) muhafaza etmek amacıyla Fransa Kralı IX. Louis tarafından yaptırılmış. Sainte-Chapelle’in 15 devasa vitray penceresi Eski ve Yeni Ahit’ten sahneler yer alıyor: Adem ile Havva, Musa’nın On Emir’i alışı, Hz. İsa’nın doğumu, çarmıha gerilişi…


Giriş ücreti 13€ Paris Müzeleri Pass satın aldıysanız giriş ücretsiz. Online bilet almak isteyenle için resmi web sitesi burası.


15. Lüksemburg Sarayı ve Bahçeleri

Lüksemburg Sarayı
Lüksemburg Sarayı ve Bahçeleri

Sanat, siyaset ve doğanın iç içe geçtiği bu büyüleyici alan; yerel halkın, öğrencilerin, çocukların ve elbette turistlerin favori molalarından biri. Eğer Paris’te “şehirden uzaklaşmadan kafa dinlenecek yer” arıyorsan, Lüksemburg Bahçeleri tam sana göre.


Saray, Floransa’daki Pitti Sarayından ilham alınarak yapılmış. Günümüzde Fransız Senatosu’na ev sahipliği yaptığından, yani aktif bir parlamento binası bu yüzden saraya giriş yapılamıyor. Fakat bahçe kısmı ziyarete açık.


Parkta birçok bank, masa ve geniş çim alan bulunuyor. Paris’te piknik yapmak istiyorsan, Lüksemburg Bahçeleri bunun için en güzel adreslerden biri. Ama unutma: Çimlere uzanmak serbest, ama bazı bölümlerde "oturmak yasak" tabelalarına dikkat etmenden fayda var.


16. Shakespeare and Company

Shakespeare and Company
Shakespeare and Company

Shakespeare and Company, Paris’in sadece bir kitapçısı değil; edebiyatla ilgilenen herkesin kalbini çalacak bir durak. Notre Dame Katedrali'nin hemen karşısında, Seine Nehri kıyısında yer alan bu küçük kitapçı, vintage ruhu, tahta gıcırtıları ve raflardan taşan kitaplarıyla edebiyatseverlerin içini kıpır kıpır eden mekan. Eğer Paris’te kitap kokusuyla sarhoş olacağın bir yer arıyorsan, doğru adrestesin!

Shakespeare and Company
Shakespeare and Company

Burası sadece bir kitapçı değil, aynı zamanda bir yazarlar misafirhanesi. Dünyanın dört bir yanından gelen genç yazarlar burada birkaç gün veya hafta kalabiliyor. Karşılığında yardım edip dükkanda çalışıyor ve her gece bir sayfa yazmaları bekleniyor. İçeride bir piyano, bir kedi, bir yatak, sayısız not, daktilo, el yazması, karalama ve minik kütüphaneler var. Sanki kitapların arasına sıkışmış bir başka dünya…


17. Pont des Arts - Aşıklar Köprüsü

paris aşıklar köprüsü
Pont des Arts (Âşıklar Köprüsü)

Köprünün Louvre Müzesi ve Institut de France arasında yer almasından dolayı ismi "Arts" yani "Sanatlar" kelimesinden gelmiş.


Zamanla burası aşıkların buluşma yeri olarak bilinmiş ve çiftler isimlerini yazdıkları asma kilitleri köprüye takıp anahtarı Seine Nehri’ne atmaya başlamışlar. Ama bu romantiklik köprünün başına büyük bir bela almasına sebep olmuş binlerce kilit, köprünün korkuluklarını çökme tehlikesine soktuğundan 2015'te belediye tarafından tüm kilitler kaldırılmış ve artık takılması yasak.


Köprü sadece aşıkların değil, ressamların, fotoğrafçıların, müzisyenlerin de uğrak noktası. Louvre’un önünden yürüyüp buraya geldiğinde, Seine kıyısına bakan eşsiz Paris manzarası seni karşılıyor. Burası açık hava galerisi gibi: zaman zaman sanat enstalasyonları, sergiler veya sokak performansları da görebilirsin.


18. Galeries Lafayette

Galeries Lafayette
Galeries Lafayette

Galeries Lafayette, Paris’in kalbinde modanın, alışverişin ve mimarinin buluştuğu ikonik bir yer. Haussmann Bulvarı üzerinde yer alan bu devasa mağaza, sadece alışveriş için değil, Paris’in büyüleyici atmosferini yaşamak isteyen herkes için en popüler yerlerden biri. Galeries Lafayette’in içinde başını yukarı kaldırdığında seni karşılayan o renkli Art Nouveau cam kubbe, binanın imza detayı.


İçinde lüks markalar, ünlü Fransız butikler, yeme-içme mekanları bulunuyor. Ayrıca terasında Eyfel Kulesi, Opera Binası, Sacre Cour manzarası seni bekliyor.


Galeries Lafayette’in her yıl kurduğu devasa yılbaşı ağacı, Paris’in en çok fotoğraflanan yılbaşı dekorasyonlarından biri. Eğer yılbaşı zamanı Paris'teysen buraya uğramalısın.


19. Hotel de Ville

paris belediye binası
Hotel de Ville

Hotel de Ville, Paris’in tam kalbinde yer alan ve yüzyıllardır şehrin yönetim merkezi olarak hizmet veren görkemli bir bina. Türkçe “Paris Belediye Sarayı” diyebiliriz. Ancak burası sadece resmi bir kurum değil; mimarisi, tarihi ve kamusal etkinlikleriyle Paris seyahatinde mutlaka uğraman gereken bir nokta.


Paris Belediye Başkanlığı burada faaliyet gösteriyor. Şehrin kültürel, sosyal, idari birçok kararı burada alınıyor.Resmi törenler, davetler, hatta nikah törenleri dahi bu binada yapılıyor. Aynı zamanda binanın bazı bölümleri rehberli turlarla gezebilirsin.


Binanın önündeki geniş açık alan şehrin en aktif meydanlarından biri. Yıl boyunca burada farklı etkinlikler düzenleniyor: Noel döneminde buz pateni pisti, açık hava konserleri, yaz festivalleri, Kültürel sergiler, ekran kurulumu ile spor yayınları burada olan aktivitelerden sadece birkaçı.


20. Picasso Müzesi

picasso müzesi
Picasso Müzesi

Paris’in sanat dolu semti Le Marais’ta yer alan ve dünyaca ünlü sanatçı Pablo Picasso’nun eserlerine adanmış en kapsamlı koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapan çok özel bir müze. Pablo Picasso, hayatının büyük bölümünü Fransa’da geçirmiş; özellikle Paris onun için sanatın, dostluğun ve ilhamın merkeziydi. Montmartre ve Montparnasse gibi semtlerde yaşamış, atölyelerinde eserlerini üretmişti. Müze, onun kişisel koleksiyonundan, eserlerinden ve yaşamına dair pek çok detaydan oluşuyor.


Müze 17. yüzyıldan kalma etkileyici bir sarayı olan Hotel Sale binasında yer alıyor. “Sale” kelimesi Fransızca’da “tuzlu” demek. Binanın adı, sahibi olan tuz vergisi toplayıcısından geliyormuş. Binanın içindeki geniş merdivenler, yüksek tavanlar ve doğal ışık alan salonlar müze deneyimini daha da keyifli hale getiriyor.

picasso müzesi
Picasso Müzesi

Müzede Kübizm, Mavi Dönem, Pembe Dönem, Sürrealizm gibi farklı dönemlerinden çok sayıda eser bulunuyor. Zaman zaman geçici sergiler düzenleniyor; başka sanatçılarla Picasso’nun eserleri yan yana getiriliyor. Müzede sanatçının atölye çizimleri, eskiz defterleri ve seramik çalışmaları da var. Picasso’nun ölümünden sonra ailesinin Fransa’ya verdiği miras ile kurulmuş.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


21. Tuileries Bahçesi - Jardin des Tuileries

Tuileries Bahçesi
Tuileries Bahçesi - Jardin des Tuileries

Louvre Müzesi ile Concorde Meydanı arasında uzanan bu bahçe, sadece yemyeşil bir park değil; aynı zamanda Fransız tarihinin, sanatının ve günlük Paris yaşamının iç içe geçtiği benim içinde çok huzurlu hissettiğim bir yer.


1564'te Kraliçe Catherine de Mdeicis tarafından, Tuileries Sarayı’nın bahçesi olarak yaptırılmış. “Tuileries” ismi, burada o dönemde yer alan kiremit (tuile) fırınlarından geliyor. 1871’de Tuileries Sarayı yanmış, fakat bahçeler korunarak halka açık bir parka dönüştürülmüş. Günümüzde ise hem yerli halkın hem de biz turistlerin en uğrak yeri haline geldi.


22. Concorde Meydanı - Place De La Concorde

Concorde Meydanı
Concorde Meydanı - Place De La Concorde

Champs-Elysees ile Tuileries Bahçesi arasında yer alan bu etkileyici alan, hem mimarisi hem de Fransız tarihindeki çarpıcı olaylarıyla öne çıkıyor. Paris gezinde Eyfel Kulesi’nden önce seni en çok etkileyebilecek yerlerden biri olabilir. Kadrajını hazırla harika manzaralar burada seni bekliyor olacak ama önce bu meydanın tarihine bir göz atalım.


Fransız Devrimi sırasında halkın gözü önünde burada idamla yapılıyormuş. Kral XVI. Louis, Kraliçe Marie Antoinette ve birçok önemli isim burada giyotinle idam edilmiş. Bu dönemde adı Place de la Revolution olmuş ama Devrim sonrası barışı ve ulusal birliği simgelemesi amacıyla adı Concorde (Uyum) olarak değiştirilmiş.


1836’da Mısır’daki Luksor Tapınağı’ndan getirilen, 3.300 yıllık bir dikilitaş Fransa’ya hediye edilmiş. Üzerinde hiyerogliflerle Mısır Firavunu II. Ramses’in zaferleri anlatılıyor. Dikilitaşın hemen yanında dönemin teknolojik başarısı olarak kabul edilen bir güneş saati de var.


Fontaine des Mers (Denizler Çeşmesi) ve Fontaine des Fleuves (Nehirler Çeşmesi) Roma’daki Piazza Navona’dan esinlenerek yapılmışlar.


Meydanın köşelerinde, Fransa’nın büyük şehirlerini temsil eden kadın figürleri: Bordeaux, Lyon, Marsilya, Strasbourg buluyor.


23. Moulin Rouge

Moulin Rouge
Moulin Rouge

Moulin Rouge, yani “Kırmızı Değirmen”, Paris’in en ikonik gece eğlence merkezlerinden biri. 19. yüzyıl sonlarından günümüze uzanan hikayesiyle sadece bir kabare değil; sanat, müzik, dans ve Paris gecelerinin ruhunu yansıtan bir yer. Eğer şehre biraz eğlence, nostalji ve ışıltı katmak istersen, Moulin Rouge kesinlikle listenin üst sıralarında olmalı!

Moulin Rouge
Moulin Rouge

Her akşam, “Feerie” adında etkileyici bir şov sahneleniyor: 100’den fazla sanatçı, 1000’in üzerinde kostüm, gösterişli dekorlar ve muhteşem müzikler, Akrobatlar, dansçılar, şarkıcılar ve tabii ki can-can (bacakların havada uçuştuğu o enerjik Fransız dansı). Gösteri yaklaşık 2 saat sürüyor. Dilersen akşam yemeği + gösteri paketini tercih edebilirsin. Kıyafet kuralı var: spor ayakkabı, kot pantolon ya da şortla girilemiyor, şık giyinmek şart.


Etkinlik takibi için buraya göz atabilirsin.


24. Pere Lachaise Mezarlığı

Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya yer aldığı mezarlık
 Pere Lachaise Mezarlığı

Burası sadece bir mezarlık değil; adeta bir açık hava müzesi, sanat galerisi ve geçmişle sessiz bir sohbet alanı… Hem dünyaca ünlü isimlerin sonsuz uykusuna yattığı yer, hem de Paris’in gotik ve melankolik yüzünü keşfetmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir durak.


Parisliler buraya gömülmek istemiyordu çünkü şehir dışında kalıyordu. Bu ilgisizliği kırmak için yetkililer Moliere, La Fontaine gibi ünlü yazarların mezarlarını buraya taşıdı ve işe de yaradı! Bugün yaklaşık 1 milyon mezar, 70.000’den fazla kişilik anıt bulunuyor.


Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın mezarları burada yer alıyor. Türkiye’den gelen ziyaretçiler için bu iki mezar, mezarlığın en anlamlı duraklarından biri haline gelmiş. Ahmet Kaya'nın mezarı mezarlığın 71. bölümünde, Yılmaz Güney ise 62. bölümde yer alıyor.


Mezarlık çok büyük olduğu için bilgi ofisinden ya da giriş kapısından mezarların yerini gösteren harita istemeni öneririm. Alternatif olarak, mobil uygulamalar ya da Google Maps üzerinden “Yılmaz Güney grave” ve “Ahmet Kaya grave” şeklinde aratıp tam konuma ulaşabilirsin.


25. Yer Altı Mezarları - Les Catacombes de Paris

Paris Yer Altı Mezarları
Yer Altı Mezarları - Les Catacombes de Paris

Les Catacombes de Paris, şehrin altındaki karanlık, gizemli ve biraz da ürpertici bir dünya… Eyfel Kulesi kadar fotojenik olmasa da, Paris’in en ilginç deneyimlerinden birini sunuyor. Gotik ruhu seviyorsan, tarih ve bilinmeyen seni çekiyorsa, bu yer altı yolculuğu tam sana göre!


18.yüzyılın sonlarına doğru Paris’in mezarlıkları aşırı kalabalık hale gelmişti ve bu, sağlık sorunlarına neden oluyordu. 1786’da, şehrin altında bulunan eski taş ocakları, mezarların taşınacağı yeni yer olarak seçildi ve 6 milyondan fazla Parizyen’in iskeleti buraya taşındı.

Zamanla sadece bir kemik deposu değil, bir anı mekanı ve hatta sanat eseri haline geldi: kafatasları ve kemikler, geometrik desenlerle dizildi.


Girişten sonra yaklaşık 130 basamakla aşağı iniyorsun – evet, baya derine! Labirent gibi uzayan koridorlarda duvarlara dizilmiş kafatasları ve kemikler arasında yürüyorsun. Ortam loş, sessiz ve serin… Aynı anda ürkütücü ve etkileyici. Duvarlarda Latince yazıtlar, ölümle ilgili felsefi cümleler var. Güzergah yaklaşık 1,5 km, ziyaret ortalama 45 dakika–1 saat sürüyor. Çıkışa yeniden 80 basamak tırmanıyorsun. Kalp rahatsızlığı, klostrofobi ya da panik atak geçmişi olanlar için burayı önermiyorum.


Giriş Ücreti: 2025 itibariyle 29€ (öncelikli giriş + sesli rehber dahil)


26. III. Alexandre Köprüsü - Pont Alexandre III

III. Alexandre Köprüsü
III. Alexandre Köprüsü - Pont Alexandre III

Paris’in en ihtişamlı ve zarif köprülerinden biri… Hatta sadece bir köprü değil; adeta bir açık hava sarayı! Seine Nehri üzerindeki bu göz kamaştırıcı yapı, hem tarihi hem de mimari anlamda Paris’in simgelerinden biri sayılıyor. Özellikle fotoğraf severler, romantikler ve mimari tutkunları için kaçırılmayacak bir durak.


1896 yılında, Fransa ile Rusya arasındaki dostluğu simgelemek amacıyla yapılmaya başlandı. İsmini, Rus Çarı III. Aleksandr’dan alıyor. Köprü boyunca: denizkızları, kanatlı atlar, çelenk taşıyan putti heykelleri, özellikle altın kaplamalar ve işlemeli lambalar, gün batımında muhteşem bir görüntü yaratıyor.


Köprü Seine Nehri üzerinde, Champs-Elysees ile Les Invalides’i birbirine bağlıyor. Tam ortasında durup sağa bakınca Eyfel Kulesi’ni, sola bakınca Grand Palais’i görebilirsin.


27. Musee Jacquemart-Andre

Jacquemart-André müzesi
Musée Jacquemart-André

Paris'in kalabalık klasik müzelerinden uzak, daha özel bir alternatif arayan sanat ve tarih tutkunları için adeta bir gizli mücevher. 19. yüzyıl Paris sosyetesine ait bu malikane-müze, ziyaretçilerine hem bir sanat koleksiyonunu hem de o dönemin üst sınıf yaşam tarzını bir arada deneyimleme fırsatı sunuyor.


Müze, zengin banker ve sanat koleksiyoncusu Edouard Andre ile ressam eşi Nelie Jacquemart’ın özel konutuydu. Çift, 19. yüzyıl boyunca İtalya başta olmak üzere Avrupa’yı gezerek birbirinden değerli sanat eserlerini toplamış. Nelie Jacquemart, eşinin ölümünden sonra koleksiyonu büyümüş ve evi müze olarak kamuya bırakmaya karar vermiş.


Online bilet için buraya bakabilirsiniz.


28. Parfüm Müzesi - Musee du Parfum Fragonard

Parfüm müzesi
Parfüm Müzesi - Musee du Parfum Fragonard

Hem buram buram tarih kokan hem de gerçekten "güzel kokan" nadir müzelerden biri. Eğer koku duyusuyla keşfetmeye açıksan ve parfüm dünyasına ufak bir yolculuk yapmak istersen, burası senin için biçilmiş kaftan.


Ücretsiz girişli olan bu müze, ünlü Fransız parfüm markası Fragonard tarafından işletiliyor. Opera Garnier'nin hemen yanında yer alıyor, yani lokasyon harika! Müzede hem parfümün tarihine dair bilgiler ediniyor hem de parfüm yapım sürecini yakından görebiliyorsun. 19. yüzyıldan kalma şık bir binada yer alıyor; içerisi hem zarif hem nostaljik.


Gezide şunları görüyorsun: Parfüm yapımında kullanılan çiçek özleri ve hammaddeler, eski dönem parfüm şişeleri (bazıları mücevher gibi), damıtma aletleri, esans karıştırma kapları, Koklama testleri (evet, parfümleri deniyorsun). Turun sonunda küçük bir "koku testi oyunu" var: burnun ne kadar iyi çalışıyor görelim!


29. Sainte-Genevieve Kütüphanesi

Sainte-Genevieve Kütüphanesi
Sainte-Genevieve Kütüphanesi

Latin Mahallesi’nde, Pantheon’un hemen karşısında yer alan bu tarihi kütüphane, yalnızca öğrenciler için değil, mimari tutkunları ve sessiz köşeleri seven gezginler için de gerçek bir keşif noktası.


Kütüphanenin kökeni, 6. yüzyılda kurulan Sainte-Genevieve Manastırı'na kadar uzanıyor. Bugünkü bina ise 1843–1850 yılları arasında inşa edildi ve dönemin en yenilikçi mimarlarından Henri Labrouste tarafından tasarlandı. O dönemde oldukça devrimsel bir mimari anlayışla, dökme demir iskelet yapısı kullanıldı (Eiffel Kulesi’nden önce düşün!) 1847’de halka açıldığında, Paris’in ilk modern halk kütüphanelerinden biri oldu. Kütüphanede 2 milyondan fazla kitap, el yazması, dergi ve dijital kaynak ve felsefe, edebiyat, tarih ve sanat ağırlıklı koleksiyon bulunmakta.


Müzeye giriş ücretsiz, yalnız gitmeden önce sitesinden kayıt yaptırmanız gerekli. Kayıt için buraya tıklayabilirsiniz.


30. Coulee Verte Rene-Dumont

Coulee Verte Rene-Dumont
Coulee Verte Rene-Dumont

Paris'in klasik park anlayışını baştan aşağı değiştiren, şehri yukarıdan keşfetmenin en huzurlu yollarından biri. Yüksekten giden bu yürüyüş yolu, şehrin ortasında gizlenmiş bir doğa koridoru gibi. Hem yeşil bir kaçış hem de Paris’in farklı yüzünü görme fırsatı sunuyor.


Burası aslında eski bir tren yolunun dönüştürülmesiyle ortaya çıkmış yüksek bir yürüyüş parkuru. 1988 yılında açılmış ve bu yönüyle New York’taki High Line’a ilham veren ilk proje olmuş. Yaklaşık 4,7 km uzunluğunda, doğuya doğru Bastille’den başlayıp Bois de Vincennes’e kadar uzanıyor. İsminiyse Fransız çevreci ve tarım mühendisi Rene Dumont’tan almış.


31. Rue Cremieux

Rue Cremieux
Rue Cremieux

Pastel renkli evleri, çiçekli pencereleri ve Arnavut kaldırımı zeminiyle adeta bir masal kitabından çıkmış gibi. Eğer Paris’in klasik görüntüsünden biraz uzaklaşıp daha “yerel, şirin ve fotojenik” bir köşe arıyorsan, Rue Cremieux seni fazlasıyla mutlu edecektir.


32. Galerie Vivienne

Galerie Vivienne
Galerie Vivienne

Paris gezi rehberi pasajsız olur mu hiç? Burası Paris’in saklı kalmış zarafet duraklarından biri. Alışveriş yapmak ya da sadece estetik bir yürüyüş için ideal olan bu tarihi pasaj, seni 19. yüzyıl Paris’ine ışınlayacak kadar atmosferik, şık ve büyüleyici.


Galeri’nin inşası, Napolyon döneminin hemen ardından yapılmış; o dönemin “lüks alışveriş” anlayışını yansıtıyor. Burası sadece alışveriş için değil, aynı zamanda edebiyatçılar ve sanatçılar için bir buluşma noktası olmuş. Şimdilerdeyse; tasarım butik ve vintage mağazalar (özellikle zarif, özgün parçalar arayanlar için), Librairie Jousseaume (eski kitaplar, haritalar, baskılar arasında kaybolacağın nostaljik bir kitapçı), dekorasyon ürünleri, el yapımı ürünler ve Paris’e özgü objeler ile ün kazanmış lokal pasajlardan biri.


33. Passage des Panoramas

Passage des Panoramas
Passage des Panoramas

Listeye bir pasaj daha iliştirmek istedim. 1799 yılında açılan bu tarihi pasaj, hem Paris’in geçmişine dair bir yolculuk yapmanızı sağlıyor hem de nostaljik bir alışveriş deneyimi sunuyor.

Paris’in ilk sineması da burada açılmış 19. yüzyılın sonlarında, Passage des Panoramas bir film salonuna ev sahipliği yapıyormuş. Eskiden, bu pasajda grafik sanatçılar ve görüntü tasarımcıları sergi açarlarmış. Bugün, hem nostaljik hem modern olan antika dükkanları ve minik galeri alanları, eski Paris’i keşfetmek isteyen gezginler için harika bir deneyim sunuyor. Michelin Guide listesinde yer alan bir bistro olan Racines de burada.


34. Musee Marmottan Monet

monet müzesi
Musee Marmottan Monet

Paris'in 16. bölgesinde yer alan, Claude Monet'nin eserlerine adanmış bir sanat müzesi. Müze, adını ünlü empresyonist sanatçı Claude Monet'den alıyor ve onun en önemli koleksiyonlarını barındırıyor. 1934'te kurulan müze, Monet'nin "Impression, Sunrise" adlı tablosunu içeren geniş bir koleksiyona sahip. Bu eser, aynı zamanda empresyonizm akımının adını aldığı tablo.


Marmottan Monet, sadece resimlerle değil, aynı zamanda sanatçının yaşamına dair belgelere ve kişisel eşyalara da ev sahipliği yapıyor. Müze koleksiyonları arasında, Monet'nin çeşitli evlerini, bahçelerini ve doğa manzaralarını resmettiği eserleri de bulunuyor. Ayrıca, bu koleksiyonlar arasında çok sayıda pastel ve yağlı boya çalışması yer alıyor.


Online bilet için resmi site burası.


35. Petit Palace

Paris Güzel Sanatlar Müzesi
Petit Palace

Petit Palais, 1900 Evrensel Sergisi için inşa edilmiş ve sonrasında Paris Güzel Sanatlar Müzesi olarak kapılarını halka açmış bir sanat evi.


Petit Palais sadece içindeki sanatla değil, binanın kendisiyle de bir sanat eseri. Detaylı sütunlar, fresklerle bezenmiş tavanlar ve ışıkla dolu geniş galeriler sizi büyülüyor. Müzenin merkezinde yer alan iç avluda ise huzur dolu küçük bir bahçe ve zarif bir kafe var. İster müze gezinizden önce, ister sonra burada oturup kahvenizi yudumlayabilir, Paris’in sakin yüzünü hissedebilirsiniz.


Paris’in en büyük müzeleri olan Louvre veya Orsay Müzesi kadar kalabalık olmayan Petit Palais, huzur içinde sanatla baş başa kalmak isteyenler için adeta bir vaha. Hem mimari tutkunlarına hem de sanat meraklılarına hitap eden bu zarif müzeyi listenize eklemeyi unutmayın.


Bu müzeye giriş ücretsiz, sadece geçici özel sanat sergileri olduğunda onlara giriş için ekstra ücret talep edebiliyorlar.


36. Le Marais

Le Marais
Le Marais

Paris'in klasik yüzünü temsil eden Louvre ya da Eyfel Kulesi’nden sıyrılıp biraz daha özgün, biraz daha bohem bir yer keşfetmek istiyorsanız, rotanızı mutlaka Le Marais'ye çevirin.


Paris’in en eski planlı meydanı olan Place des Vosges, kırmızı tuğlalı binaları ve simetrik yapısıyla büyüleyici. Ortasındaki parkta dinlenebilir, meydandaki Victor Hugo’nun eski evini (Maison de Victor Hugo) ziyaret edebilirsiniz.


Marais, Paris’in en iyi vintage ve tasarım butiklerine ev sahipliği yapar. Second-hand alışveriş sevenler için Free’P’Star, moda meraklıları için ise The Broken Arm gibi modern mağazalar sizi bekliyor.


Le Marais, Paris’te bir mahalleden çok daha fazlası. Tarihiyle, mutfağıyla, modasıyla ve kültürel çeşitliliğiyle tam anlamıyla şehrin ruhunu yansıtan bir yer. Bir sabah yürüyüşü için gelip tüm günü geçirmek isteyeceğiniz, her köşesinde başka bir ayrıntı keşfedeceğiniz türden. Eğer Paris’e ilk kez ya da beşinci kez geliyorsanız, Le Marais’yi listenizin üst sıralarına almayı unutmayın!


37. Latin Quarter

Latin Quarter
Latin Quarter

Paris’i Paris yapan semtlerden biri varsa, o kesinlikle Latin Quarter’dır. Yüzyıllardır sanatçıların, öğrencilerin, yazarların ve düşünürlerin buluşma noktası olmuş. Bugün hala o entelektüel havası, bohem ruhu ve daracık sokaklarıyla sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor.


Latin Quarter, Paris’in 5. ve kısmen 6. arrondissement'ında, Sorbonne Üniversitesi çevresinde yer alıyor. Adını, Orta Çağ’da üniversite eğitiminin Latince yapılmasından alıyor. Bu bölge, yüzyıllardır öğrencilerin ve akademisyenlerin yaşam alanı olmuş. Hala Paris’in en canlı, en kültürel ve en genç ruhlu semtlerinden biri.


Burası gün batımından sonra da cıvıl cıvıl kalmaya devam ediyor. Küçük publar, jazz barlar ve öğrenci mekanları sayesinde oldukça enerjik. Özellikle Rue de la Huchette çevresi canlı müzik seçenekleriyle dolu.


Paris Yeme İçme Önerileri ve Gezilecek Yerler Haritası, Telefonunuza Kaydedin!


Haritaya ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.


Paris, romantizmin, sanatın ve tarihin büyüsünü her adımda hissettiren bir şehir. Eyfel Kulesi’nden Seine Nehri’ne, Louvre’dan Montmartre’a kadar keşfedilecek o kadar çok güzellik var ki, her gezginin kendine özel anıları oluyor. Bu rehberin, Paris’teki maceranda yol gösterici olmasını, şehri daha kolay ve keyifli keşfetmeni sağlamasını umuyorum. Unutma, Paris her zaman yeni sürprizler ve anılarla dolu; yolun açık, seyahatin harika olsun!

Yorumlar


bottom of page