top of page

Bremen Gezi Rehberi: Gezilecek Yerler, Tavsiyeler ve İşaretli Harita

  • Yazarın fotoğrafı: Sabuha Öztürk
    Sabuha Öztürk
  • 17 May
  • 13 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 May

Kuzey Almanya’da Weser Nehri kıyısında kurulmuş, masallardan fırlamış gibi görünen bir şehir düşünün… Evet, Bremen’den bahsediyorum. Almanya’nın en küçük ikinci eyaleti olan Bremen Eyaleti’ne bağlı bu şehir, hem tarihi dokusuyla hem de canlı kültürel yaşamıyla sizi hemen içine çekiyor. Orta Çağ'dan kalma sokakları, gotik mimarisi ve ünlü Bremen Mızıkacıları heykeliyle geçmişin izlerini her köşede hissetmek mümkün. Ama Bremen sadece nostaljiye kapılacağınız bir yer değil; aynı zamanda Almanya’nın önemli liman kentlerinden biri olarak ekonomik ve kültürel açıdan da hayli dinamik. Bu yazıda sizi Bremen’in tarihi binalarından yemyeşil parklarına, sanat dolu müzelerinden lokal lezzetlerine kadar her köşesini birlikte keşfetmeye davet ediyorum. Haydi, Bremen sokaklarında kaybolmaya hazır mısınız?

bremen gezilecek yerler
Freimarkt zamanı Bremen Markplatz
Eğer kısa bir seyahat planlıyor ama nereye gideceğinize karar veremiyorsanız Bremen listenizin başında olmalı. Bu şehre 2 gün ayırmanız yeterli olacaktır. Ek olarak Bremen işaretli gezilecek yerler haritasını yazının sonunda bulabilirsiniz.

Bremen Gezilecek Yerler Listesi (20 Önemli Konum)

  1. Bremen Marktplatz

  2. Bremer Rathaus

  3. Roland Heykeli

  4. Bremer Stadtmusikanten (Bremen Mızıkacıları) Heykeli

  5. Bremer Dom (St. Petri Katedrali)

  6. Böttcherstrasse

  7. Schnoorviertel (Schnoor Bremen)

  8. Universum Bremen

  9. Bürgerpark Bremen

  10. Mühle am Wall (Rüzgar Değirmeni)

  11. Ostertorsteinweg

  12. Übersee-Museum Bremen

  13. Kunsthalle Bremen

  14. Weserpromenade Schlachte

  15. Weserburg Museum Of Modern Art

  16. Schütting Bremen

  17. Kleiner Weser

  18. Spuckstein

  19. Beck’s Bira Fabrikası

  20. Bürgerweide


1. Bremen Marktplatz

Bremen Marktplatz
Bremen Marktplatz

Bremen Marktplatz, şehre adım attığınız anda sizi zamanda yolculuğa çıkaran harika bir meydan. Tarihi binalarla çevrili bu alan, özellikle görkemli Belediye Binası ve önündeki Roland Heykeli ile de hemen dikkatinizi çekiyor – ikisi de UNESCO Dünya Mirası listesinde!


Meydanın bir köşesinde ise herkesin mutlaka fotoğraf çektirdiği Bremen Mızıkacıları heykeli var; o masaldaki eşek, köpek, kedi ve horozun üst üste çıktığı bronz heykel işte burada. Rivayete göre heykelin ön ayaklarına dokunmak şans getiriyormuş, denemesi bedava :)


Çevredeki kafeler ise tam oturup bu tarihi manzarayı izlemek için. Hele bir de St. Petri Katedrali ve eski tüccarların evi Schütting’e şöyle bir göz atınca, meydan tam bir açık hava müzesine dönüşüyor. Özellikle Noel zamanı ışıklarla süslenip iyice büyüleyici bir hale geliyor. Bu meydan aynı zamanda Freimarkt zamanı eğlenceler genelde bu meydanda yapılıyor bazen de Bürgerweide'de tercih edilebiliyor. Kısacası Bremen’e yolun düşerse Marktplatz’a uğramadan dönmek olmaz.


2. Bremer Rathaus

Bremer Rathaus
Bremer Rathaus

Bremer Rathaus (Bremen Belediye Binası), sadece Bremen’in değil, tüm Almanya’nın en etkileyici tarihi yapılarından biri. Hani bazı yapılar vardır, önünde durunca insan bir an durup sadece bakmak ister ya, işte tam öyle bir yer.

Bremer Rathaus
Bremer Rathaus

Bu muazzam bina 15. yüzyılda Gotik tarzda inşa edilmiş, 17. yüzyılda ise Weser Rönesansı dokunuşlarıyla süslenmiş. Dış cephesindeki detaylar o kadar ince işlenmiş ki, her köşesinde başka bir hikaye var gibi. Özellikle ön cephesi, işlemeleri ve heykelleriyle tam bir sanat eseri.

İçerisi de en az dışı kadar etkileyici; özellikle “Altın Salon” (Güldener Saal) zarafetiyle akıllarda kalıyor.Belediye binası hala aktif olarak kullanılıyor ama rehberli turlarla içeri girip gezmek mümkün. Turlara buradan göz atabilirsiniz.


UNESCO tarafından korunuyor olması da, ne kadar özel ve değerli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Meydandaki Roland Heykeli’yle birlikte, özgürlük ve adaletin simgesi olarak görülüyor. Eğer tarih, mimari ve şehir dokusuna meraklıysan, Bremer Rathaus seni kesinlikle büyüleyecek.


Ha bu arada unutmadan, Belediye Binası’nın hemen önünde hemen önünde yere bakmayı unutma. Bremen Hole isimli bu rögar kapağına madeni para atarsan eğer, Bremen Mızıkacıları romanındaki hayvanların sesini duyuyorsun. Bazen de kısa bir melodi çalıyor :)


3. Roland Heykeli

Roland Heykeli
Roland Heykeli

Roland Heykeli, Bremen Marktplatz’ın tam ortasında gururla ayakta duran bir özgürlük simgesi. 1404 yılında dikilmiş bu heybetli heykel, elinde kılıcıyla adeta “bu şehir haklarını korur” der gibi duruyor. Roland, efsanevi bir şövalye figürü ve Charlemagne’ın (Şarlman) sadık savaşçısı olarak bilinir. Orta Çağ’da onun heykelinin dikili olduğu şehirlerin özgür ve bağımsız olduğu kabul edilirmiş — yani bu heykel, Bremenliler için sadece bir taş parçası değil, şehrin onur ve özgürlük nişanesi.


Heykelin boyu yaklaşık 5.5 metre, ama kaidesiyle birlikte toplamda 10 metreyi buluyor. O döneme göre devasa sayılabilecek bu yapı, Almanya’daki en büyük Roland heykellerinden biri. UNESCO Dünya Mirası listesine Belediye Binası ile birlikte alınmış olması da, tarihi ve kültürel öneminin altını çiziyor.


4. Bremer Stadtmusikanten (Bremen Mızıkacıları) Heykeli

Bremer Stadtmusikanten (Bremen Mızıkacıları) Heykeli
Bremer Stadtmusikanten (Bremen Mızıkacıları) Heykeli

Çocukken hepimizin dilinde olan Barış Manço’nun o “Arkadaşım Eşek” şarkısı var ya, işte klibinin çekildiği yer burası. Bremen Mızıkacıları Heykeli :)


Bremer Stadtmusikanten (Bremen Mızıkacıları), Bremen’in en sevimli ve en çok fotoğraf çekilen simgesi diyebiliriz. Grimm Kardeşler’in o meşhur masalını hatırlarsın belki: Yaşlandıkları için artık işe yaramadıkları düşünülen bir eşek, köpek, kedi ve horoz yollara düşer ve Bremen’e gidip müzisyen olma hayali kurarlar. Yolda başlarından maceralar geçer, sonunda Bremen’e hiç varamasalar da dostlukları ve dayanışmalarıyla hafızalara kazınırlar.


Bu tatlı masalın bronzdan yapılmış heykeli, Bremen Marktplatz’ın hemen yakınında, Belediye Binası’nın bir köşesinde yer alıyor. Heykelde hayvanlar üst üste çıkmış şekilde gösteriliyor – altta eşek, üstünde köpek, onun üstünde kedi ve en tepede horoz. Geleneksel olarak, heykelin ön ayaklarına iki elinle dokunursan dileklerin gerçekleşirmiş. Ama unutma, tek elle dokunmak sayılmazmış :)


5. Bremer Dom (St. Petri Katedrali)

Bremer Dom (St. Petri Katedrali)
Bremer Dom (St. Petri Katedrali)

Bremer Dom, yani tam adıyla St. Petri Dom (Aziz Petrus Katedrali), Bremen Marktplatz’ın hemen yanında yükselen heybetli ve tarihi bir katedral. Yaklaşık 1200 yıllık bir geçmişe sahip bu yapı, sadece dini değil, mimari ve kültürel açıdan da şehrin en önemli simgelerinden biri.

Bremer Dom (St. Petri Katedrali)
Bremer Dom (St. Petri Katedrali)

Katedralin mimarisi tam bir zaman yolculuğu gibi: Romanesk tarzla başlanmış, Gotik detaylarla devam etmiş ve yüzyıllar boyunca birçok kez restore edilmiş. Özellikle iki büyük kulesiyle uzaktan bile kendini belli ediyor. İçeri girdiğinde ise taş sütunlar, vitray pencereler ve yüksek tavanlar insanı gerçekten etkiliyor. Sessizliği ve mistik havası huzur verici.


Bir de krypta (yer altı mezarlığı) var — Bremen’in ilk piskoposu olan Willehad’ın mezarı burada bulunuyor. Dilersen kulelere çıkıp şehri yukarıdan izleyebilirsin, manzara nefis. Ayrıca katedralin hemen yanında Dom-Museum (Katedral Müzesi) de var; tarihi eserleri görmek istersen uğrayabilirsin. Müze ve yer altı mezarlığına giriş ücretsiz.


6. Böttcherstrasse

Böttcherstrasse
Böttcherstrasse

Böttcherstrasse, Bremen’de mutlaka görmen gereken, şehirde adeta bir sanat ve tarih cümbüşü yaşatan dar ve büyüleyici bir sokak. İsmi “fıçıcılara” (Böttcher) dayanıyor, çünkü eskiden burası fıçı üreticilerinin ve ticaretle uğraşanların merkeziymiş.


Sokağa adım attığında, tarih ve modern mimarinin birbirine karıştığını hemen hissediyorsun. Burası zamanında alt sınıfın yaşadığı gir bölgeymiş. II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın diğer yerlerine nazaran daha az hasar görmiş. 1920’lerde ünlü iş insanı Ludwig Roselius tarafından başlatılan bir restorasyon ve yenileme projesiyle, geleneksel Alman mimarisi ile ekspresyonist ve gotik öğeler bir araya getirilmiş. Bu nedenle binalar hem renkli hem de detaylı süslemelerle dolu; el yapımı mozaikler, tuğla işçiliği ve ahşap detaylar göz alıyor.

Böttcherstrasse
Böttcherstrasse

Böttcherstrasse’de gezince sanat galerileri, küçük müzeler, kafeler ve butik dükkanlar buluyorsun. En bilinen yapılar arasında, Paula Modersohn-Becker Müzesi ve Haus Atlantis yer alıyor. Ayrıca, sokağın sonunda yer alan Carillon (Çan Kulesi) her saat başı melodiler çalıyor ve bu da sokağa ayrı bir büyü katıyor.


7. Schnoorviertel

Schnoorviertel
Schnoorviertel

Schnoorviertel, Bremen’in en sevimli ve tarih kokan mahallesi diyebiliriz. Adı “Schnoor” yani “ip” anlamına geliyor, çünkü burası Orta Çağ’da küçük el işi dükkânlarının, özellikle ip ve halatçılık yapanların yoğun olduğu bir bölgeymiş.


Bugün ise Schnoorviertel, dar ve kıvrımlı sokakları, ahşap çatılı rengarenk eski evleriyle tam bir zaman tüneli gibi. Burada yürürken kendini yüzyıllar öncesinde bir Avrupa kasabasında hissediyorsun. Evler o kadar iyi korunmuş ki, her köşe başı fotoğraf karesi gibi. Küçük sanat galerileri, antika dükkanları, şirin kafeler ve butik mağazalarla dolu; sakin ama bir o kadar da canlı bir atmosferi var.


Bremen’de gezerken mutlaka Schnoor’u ziyaret etmeni öneririm. Özellikle akşamları sokak lambalarının altında yürümek, bölgenin romantik havasını hissetmek için harika. Ayrıca burada yerel el işi ürünler ve Bremen’e özgü hediyelikler bulmak da mümkün.

Seufzerbrücke
Seufzerbrücke

Schnoorviertel‘de gizli bir köşe gibi duran Seufzerbrücke, aslında şehirde pek bilinmeyen ama hikayesiyle dikkat çeken küçük bir köprü. İsmi “İç Çekme Köprüsü” anlamına geliyor çünkü eskiden buradan mahkumlar geçerken son bir kez dışarı bakıp iç çekerlermiş. Hani biraz hüzünlü, biraz dramatik bir an. Bu köprü, eski hapishane ile mahkeme binasını birbirine bağlıyor ve Gotik Revival tarzıyla oldukça etkileyici. Şehri gezerken yolun buraya düşerse mutlaka biraz durup hem mimarisine hayran kal hem de o eski zamanların duygusunu hisset derim.


8. Universum Bremen

Universum Bremen
Universum Bremen

Bremen’de bilimle eğlenceli bir yolculuğa çıkmak istersen, Universum Bremen tam sana göre! 2000 yılında açılan bu bilim merkezi, özellikle çocuklar ve gençler için harika bir keşif alanı sunuyor. Görkemli, balina şeklindeki binasıyla bile dikkatleri üzerine çekiyor.

Universum Bremen
Universum Bremen

İnsan, doğa ve teknoloji temalı üç büyük bölümde yaklaşık 300 tane dokunup deneyebileceğin sergi var. Küçük yaştakiler için özel oyun alanları, günlük eğlenceli bilim gösterileri derken, burası hem çocuklar hem yetişkinler için oldukça eğlenceli. Üstelik dışarıda da büyük bir açık hava parkı var, rüzgar kuleleri, tırmanma duvarlarıyla dolu, dışarıda da hareket etmek mümkün. Bremen’de biraz kafa dağıtmak, eğlenirken öğrenmek istersen buraya mutlaka uğra derim.


Online bilet için resmi web sitesi burası.


9. Bürgerpark Bremen

Bürgerpark Bremen
Bürgerpark Bremen

Bremen’de doğayla iç içe, huzur dolu birkaç saat geçirmek istersen, rotanı kesinlikle Bürgerpark’a çevirmelisin. Şehrin tam ortasında, ama sanki şehirden çok uzaktaymışsın gibi hissettiren kocaman bir yeşil alan burası. 1800’lü yılların sonunda halkın katkılarıyla kurulmuş ve o günden beri Bremenlilerin adeta ikinci evi olmuş.


Park öyle büyük ki, ister gölet kenarında ördekleri izleyerek dolan, ister bisikletini kap gel gez, ya da sadece bir ağacın gölgesine yayılıp kitabını oku — herkes için bir köşe var. Çocuklar için oyun alanları var, hatta küçük bir hayvanat bahçesi bile mevcut; keçiler, tavşanlar, minik poniler… Özellikle aileler için çok keyifli bir durak.


Parkın tam ortasında, gölet kenarına kurulmuş Emma am See adında bir kafe var. Manzara eşliğinde kahveni yudumlayabilir, ev yapımı tatlılardan bir dilim kapıp keyfine keyif katabilirsin. Her köşede tarihi bir yapı ya da heykel karşına çıkabiliyor; yani hem doğayla baş başasın, hem de hafif bir kültür turu havası da var.


10. Mühle am Wall (Rüzgar Değirmeni)

Mühle am Wall (Rüzgar Değirmeni)
Mühle am Wall (Rüzgar Değirmeni)

Bremen’de şöyle masalsı bir atmosfer yaşamak istersen, kesinlikle Mühle am Wall’a uğramalısın. Şehrin tam göbeğinde, yemyeşil Wallanlagen parkının içinde yer alan bu sevimli rüzgar değirmeni, adeta Bremen’in kartpostallık yüzü. İlk hali 1600’lü yıllarda inşa edilmiş, zamanla birkaç kez yıkılmış ama her defasında yeniden yapılmış. Şimdiki haliyle 1898’den beri dimdik ayakta duruyor. Düşünsene, bir zamanlar burada gerçekten un öğütülüyormuş!


Bugün bu güzel yapı, nostaljisini kaybetmeden harika bir restorana ev sahipliği yapıyor: Beck’s Mühle. İçeri girince hem tarih kokan bir atmosferle karşılaşıyorsun hem de sıcacık bir kafe/restoran ortamıyla. Bremen mutfağından geleneksel lezzetler bulabilirsin — mesela “Knipp” gibi yerel tatlar ya da bol çeşitli bir kahvaltı büfesi. Özellikle hafta sonu brunch’ları çok popüler. Hem lezzetli hem manzaralı bir keyif seni bekliyor.


Üstelik bu değirmen, sadece karnını doyurmak için değil, gözünü de şenlendirmek için birebir. Bahar ve yaz aylarında çevresi rengarenk çiçeklerle süsleniyor, fotoğraf çekmek için harika bir nokta oluyor. Çevresinde dolaşmak, çimlere yayılmak, değirmenin gölgesinde kahveni yudumlamak… Hepsi burada mümkün.


11. Ostertorsteinweg

Ostertorsteinweg
Ostertorsteinweg

Bremen’in en canlı, en renkli sokaklarından biri olan Ostertorsteinweg, şehrin ruhunu en iyi hissedebileceğin yerlerden biri. Burası “Das Viertel” diye bilinen, Ostertor ve Steintor mahallelerini kapsayan bohem bir bölgenin ana caddesi ve diyebilirim ki Bremen’in en “cool” köşesi. Hani bir sokağa girersin, hem tarih hem de modern hayat bir arada akar ya, işte tam öyle bir yer burası.


Cadde boyunca sıra sıra dizilmiş kafeler, bağımsız plakçılar, vintage kıyafet dükkanları, küçük sanat galerileri, ikinci el kitapçılar… Her adımda başka bir detay yakalıyorsun. Bir yerde bir sokak müzisyeni çalıyor, diğer köşede retro bir bisiklet dükkanı seni vitrinine çağırıyor. Dışarıdan sakin gibi görünse de içi capcanlı bir dünya.


Yaz aylarında burası tam bir açık hava festival alanına dönüşüyor. “Viertelfest” gibi etkinlikler oluyor; müzik, dans, sokak yemekleri… Cadde bir anda bir kutlamaya dönüşüyor gibi. Burada sadece gezmekle kalmıyorsun, Bremen’in enerjisini, ritmini tam anlamıyla içine çekiyorsun.


12. Übersee-Museum Bremen

Übersee-Museum Bremen
Übersee-Museum Bremen

Eğer Bremen’deyken dünyanın dört bir yanına kısa ama etkileyici bir yolculuk yapmak istersen, mutlaka Übersee-Museuma uğramalısın. Şehrin merkezinde, tren istasyonunun hemen yanı başında yer alan bu müze, tam anlamıyla “tek çatı altında dünya turu” sunuyor. 1896 yılından beri açık olan bu güzel yapı, seni Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Okyanusya’ya kadar pek çok farklı kültürle tanıştırıyor.

Übersee-Museum Bremen
Übersee-Museum Bremen

İçeri girince klasik bir müze gezisinden çok daha fazlasını yaşıyorsun. Asya salonunda Çin ipeğinden Japon bahçelerine kadar uzanan detaylar var. Afrika bölümünde ise kıtanın doğal zenginlikleri ve kültürel çeşitliliği seni içine çekiyor. Amerika kısmında yerli halklardan günümüze uzanan bir yolculuk var. Okyanusya alanı ise gerçekten çok özel – palmiyeler, tropik bitkiler ve hatta dijital bir şelale ile resmen adalarda yürüyormuş gibi hissediyorsun!


Özellikle 2025’te açılan “Der blaue Kontinent – Inseln im Pazifik” adlı sergi gerçekten çok etkileyici. Sekiz metre yüksekliğinde tropik bir ada kurulmuş ve etrafında gezdikçe adaların kültürü, yaşam tarzı ve iklim değişikliği gibi konular çok etkileyici bir şekilde anlatılıyor.


Müzenin bir diğer dikkat çeken köşesi ise “Übermaxx” bölümü. Burada 30.000’den fazla obje sergileniyor ve sinema salonu gibi interaktif alanlarla birleşiyor. Yani sadece bakıp geçmiyorsun; deneyimliyorsun, keşfediyorsun, içine giriyorsun.


Giriş bileti, rehberli tur ücretleri ve ziyaret saatleri gibi detaylar burada.


13. Kunsthalle Bremen

Kunsthalle Bremen
Kunsthalle Bremen

Sanata azıcık bile ilgin varsa, Bremen’de kesinlikle uğraman gereken yerlerden biri Kunsthalle Bremen. Şehrin tam merkezinde, bu kültürle yoğrulmuş müze seni adeta zaman içinde bir sanat yolculuğuna çıkarıyor. 1823’te Bremenli sanatseverlerin kurduğu bir dernek sayesinde açılmış ve hala bu dernek tarafından işletiliyor — bu da onu Almanya’da oldukça özel kılıyor.

Kunsthalle Bremen
Kunsthalle Bremen

İçeri adımını attığında seni 700 yıla yayılan bir sanat koleksiyonu karşılıyor. Düşünsene; 14. yüzyıldan bugüne kadar gelen eserler, hepsi bir arada. Dürer, Monet, Cézanne, Manet ve hatta Bremen’in gururu Paula Modersohn-Becker gibi dev isimlerin tablolarını yakından görebiliyorsun. Sadece resim değil, heykeller, grafik çizimler ve çağdaş medya işleri de müzeyi oldukça zengin kılıyor.

Kunsthalle Bremen
Kunsthalle Bremen

Özellikle grafik koleksiyonu gerçekten etkileyici. 220 binden fazla çizim ve baskı çalışması var. Hani klasik bir tabloya bakarken hayran kalırsın ya, burada o hissi defalarca yaşıyorsun. Hem eski ustaların elinden çıkmış işler hem de modern sanatçılardan sürprizler seni bekliyor.


Müzenin binası da tam bir görsel şölen. Dışarıdan baktığında tarihi bir yapı gibi görünse de içeri girdiğinde modern dokunuşlarla genişletilmiş bir alanla karşılaşıyorsun. Eski ve yeninin bu uyumu da ayrı bir keyif katıyor.


Geçici sergilerle de oldukça hareketli bir yer. Her gittiğinde farklı bir tema ya da sanatçı ile karşılaşman mümkün. Kimi zaman Pasifik Adaları’nın kültürü, kimi zaman modern dijital sanatlar — her sergi seni farklı bir dünyaya taşıyor.


Giriş bileti, rehberli tur ücretleri ve ziyaret saatleri gibi detaylar burada.


14. Weserpromenade Schlachte

Weserpromenade Schlachte
Weserpromenade Schlachte

Burası Weser Nehri boyunca uzanan, adeta şehrin en canlı ve en güzel sahil şeridi diyebilirim. Yaz kış demeden burada bir hareketlilik var; yürüyüş yapanlar, bisiklet sürenler, kafelerde oturup sohbet edenler… Nehir manzarası eşliğinde tüm şehrin enerjisini hissediyorsun.


15. Weserburg Museum Of Modern Art

Weserburg Museum Of Modern Art
Weserburg Museum Of Modern Art

Weser Nehri kıyısındaki Teerhof Yarımadası'nda yer alan bu etkileyici müze, eski kahve depolarının restore edilmesiyle hayat bulmuş. 1991 yılında açılan Weserburg, Avrupa’nın ilk “koleksiyoncu müzesi” olma özelliğine sahip; yani sabit bir koleksiyonu yok, bunun yerine dünyanın dört bir yanından özel koleksiyonlardan ödünç alınan eserlerle sürekli değişen sergiler sunuyor. Minimalizmden kavramsal sanata, Fluxus’tan ses sanatına kadar pek çok farklı akımı bir araya getiren sergileriyle sanatseverleri sürekli şaşırtmayı başarıyor. Müze aynı zamanda Sanatçı Yayınları Merkezi’ne de ev sahipliği yapıyor ve burada 300 binden fazla sanatçı kitabı, video, plak ve multimedya eser bulunuyor. Eğer Bremen'deyseniz ve modern sanata ilginiz varsa, Weserburg kesinlikle uğramanız gereken yerlerden biri.


Unutmadan, müze pazartesi hariç her gün 11:00 - 18:00 saatleri arasında açık ve giriş ücreti yetişkinler için 8 Euro civarında. Daha fazla bilgi için resmi web sitesinden detaylara göz atabilirsiniz.


16. Schütting Bremen

Schütting Bremen
Schütting Bremen

Bremen’in tarihi Marktplatz meydanında yer alan Schütting, şehrin ticaret geçmişine tanıklık eden en etkileyici yapılardan biri. 1537-38 yıllarında Flaman mimar Johann den Buschener tarafından inşa edilen bu zarif bina, ilk başta tüccarların lonca evi olarak kullanılmış. Zamanla Bremen Ticaret Odası’nın (Handelskammer Bremen) merkezi haline gelmiş ve bu işlevini hala sürdürüyor. Binanın cephesi oldukça dikkat çekici; özellikle de kapısının üstünde yer alan “Buten un binnen – wagen un winnen” yazısı… Türkçesiyle “Dışarıda ve içeride – cesaret et ve kazan” anlamına gelen bu motto, Bremenli tüccarların girişimci ruhunu özetliyor adeta.


Schütting’in mimarisi Gotik ve Rönesans tarzlarının hoş bir karışımı ve yıllar içinde yapılan eklemelerle daha da zenginleşmiş. Ne yazık ki bina II. Dünya Savaşı sırasında tamamen yanmış, ama 1950’lerde aslına uygun şekilde yeniden inşa edilerek bugün gördüğümüz haline kavuşmuş. Marktplatz’da dolaşırken bu tarihi yapıya mutlaka bir göz atın; sadece mimarisiyle değil, temsil ettiği ticaret kültürüyle de gerçekten etkileyici.


17. Kleiner Weser

Kleiner Weser
Kleiner Weser

Kleiner Weser, Bremen’in biraz daha sakin, sakinlerin ve doğaseverlerin buluştuğu küçük bir kaçış noktası gibi. Eğer şehir kalabalığından biraz uzaklaşıp nefes almak istersen, burası tam sana göre. Hem şehrin içinde ama aynı zamanda doğayla iç içe huzurlu bir mola yeri.


Özellikle yaz aylarında, açık havada oturup serin bir şeyler içmek ya da deniz havası almak için harika bir yer. Burada yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilir veya sadece banklarda oturup etrafı izleyebilirsin.


18. Spuckstein

Spuckstein
Spuckstein

Yere tüküren kişileri görürseniz bilin ki, Spuckstein‘dasınız. Bremen Katedrali’nin hemen karşısında yerde koyu renkli üzerinde haç işareti olan bir taş var. Bu taş bize Bremen’in farklı bir yüzünü gösteriyor.


Bremen’de tarihte unutulmaz bir kadın var: Gesche Gottfried. Başta etrafındakilere çok iyi, yardımsever biri olarak görünüyordu; hatta “Bremen’in Meleği” diye anılıyordu. Ama arka planda bambaşka bir hayat yaşıyordu. 1800’lerin başında, yıllar boyunca ailesinden ve yakın çevresinden tam 15 kişiyi zehirleyerek öldürmüş! Tabii ki herkesin bu durumdan haberi yoktu. Onun kullandığı zehirli karışım “fare yağı” diye anılan, içinde arsenik olan korkunç bir şeydi.


Ama gerçekler ortaya çıkınca işler değişti. Gesche’nin bu karanlık sırrı açığa çıktı, mahkemeye çıktı ve 1831’de Bremen’de giyotinle idam edildi. Bu, Bremen’deki son halka açık idam olması nedeniyle de ayrı bir önemi var. Hatta hikayeye göre, idam edildiğinde kesilen başı yere düştü ve orada kaldı.


İşte tam o yerde, Bremen Katedrali’nin karşısında, üzerinde haç işareti olan bir taş var: Tükürme Taşı (Almanca adıyla Spuckstein). Zamanında insanlar, bu kötü olayın anısına o taşa tükürürmüş. Hem korkunç hikayenin hem de adaletin simgesi gibi… Ama tabii artık bu gelenek pek yapılmıyor, çünkü bu taş aslında geçmişin bir hatırlatıcısı ve saygıyla yaklaşmak gerekiyor.


19. Beck’s Bira Fabrikası

Beck’s Bira Fabrikası

Bira tutkunuysan ya da sadece farklı ve eğlenceli bir şeyler denemek istiyorsan, Bremen’deki Beck’s Bira Fabrikası Turu kesinlikle tam sana göre! 1873’ten beri burada üretilen bu ünlü biranın nasıl yapıldığını görmek inanılmaz keyifli ve öğretici bir deneyim.


Tura başladığında önce bira yapımının tarihini anlatan kısa ve eğlenceli bir film izliyorsun. Sonra, devasa kazanların, ham maddelerin saklandığı siloların ve fermantasyon tanklarının arasında dolaşıyorsun. Bira üretimi o kadar detaylı ve titizlikle yapılıyor ki, bunu yakından görmek insanı büyülüyor. Hani derler ya “bira bir sanat” diye, işte orada bunu gerçekten hissediyorsun!


En güzel kısmı ise turun sonunda oluyor: fabrikada üretilen üç farklı birayı tadıyorsun. Alkol tüketmiyorsan dert değil, alkolsüz seçenekler de var. Tadı damağında kalacak cinsten! Üstelik rehberler çok bilgili ve samimi; bira dünyasının sırlarını, nasıl içilmesi gerektiğini, çeşitlerin farklarını anlatıyorlar. Sen de hem öğreniyorsun hem de keyif yapıyorsun.


Tur yaklaşık 3 saat sürüyor, dolu dolu ve bol sohbetli. Almanca ve İngilizce dillerinde rehberlik var, yani yabancıysan da rahatça katılabilirsin. Bremen şehir merkezine de çok yakın, yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsin.


Tur satın almak için buraya göz atabilirsiniz.


20. Bürgerweide

Bürgerweide
Bürgerweide

Bremen’in tam kalbinde, tren garının hemen arkasında, kocaman ve canlı bir alan var: Bürgerweide. Burası aslında şehrin en hareketli köşelerinden biri diyebilirim. Yıl boyunca ne ararsan var burada; festivaller, konserler, açık hava etkinlikleri… Kısacası, şehrin nabzını tutan bir yer.


En meşhuru tabii ki Freimarkt festivali. Eğer Ekim’de Bremen’deysen, bu eğlence dolu festivali mutlaka görmelisin. Almanya’nın en eski halk festivallerinden biri olan Freimarkt’ta eğlence, müzik, yiyecekler ve rengarenk tezgahlar seni bekliyor. Ama Bürgerweide’nin eğlencesi sadece bununla sınırlı değil; bahar geldiğinde Osterwiese gibi başka festivaller de düzenleniyor, açık hava konserleri var, sirk gösterileri var… Kısacası burada her daim bir hareket var.


Müzik severler için de harika haberler var. Yaz aylarında ünlü sanatçılar Bürgerweide sahnesinde performans sergiliyor. Mesela 2025 yazında Paul Kalkbrenner, Iron Maiden ve Sido gibi isimler burada sahne alacak. Müziği canlı yaşamak, kalabalık içinde coşmak istiyorsan Bürgerweide tam doğru adres.

Freimarkt zamanı Bremen Markplatz
Freimarkt zamanı Bremen Markplatz

Bremen, büyük şehirlerin kalabalığından uzak ama bir o kadar da dolu dolu bir rota arayanlar için harika bir seçenek. Tarihi atmosferi, huzurlu sokakları, sürprizlerle dolu müzeleri ve sıcakkanlı insanlarıyla insanı hem dinlendiren hem de zenginleştiren bir şehir. İster günübirlik uğrayın ister birkaç gün kalın, Bremen mutlaka aklınızın bir köşesinde iz bırakacak. Umarım bu rehber, geziniz öncesinde size ilham verir ve şehri keşfederken elinizin altında faydalı bir kaynak olur. Bremen’e yolunuz düşerse, sokak aralarına dalmayı, bir kafede oturup şehri izlemeyi ve elbette Bremen Mızıkacıları'na bir selam vermeyi unutmayın :) Şimdiden iyi yolculuklar!


Bremen İşaretli Gezilecek Yerler Haritası, Telefonunuza Kaydedin!



Haritaya ulaşmak için buraya tıklayınız.

Comments


bottom of page